18 Aralık 2020 Cuma

KİMSİN SEN KİMSİİN, ATIN BUNU DIŞARI !!!!!

                     Bir iki gün önce, sevgili Büşra Bayram-Ivır Zıvır Enstitüsü bloguna geri döndü. Ben de çok severim, takibimdeki blogculardandır. Fakat o kadar uzun zaman olmuş ki bloglarımızdan ayrı kalalı, Büşra anne olmuş, akademik kariyere başlamış falan, hiç haberim yok, birçok ayrıntıyı da hatırlamıyorum onun hayatına dair. Kendisine yazdım, bir özet geçsen diye, o da yazdı sağolsun. Derken aklıma geldi; ulen, sen millete diyorsun da, bakalım millet seni hatırlıyor mu dedim kendime. Dahası aramıza yeni katılan arkadaşlar beni tanımak için bütün bir bloğu nasıl okusunlar değil mi ama? Neticede, kısa bir otobiyografi yazayım dedim. 




         Efenim,bu ben oluyorum. 1969 yılının sıcak bir Haziran gününde, sabah 09:30 da Siirt’ de, ailemin üç kız çocuğunun 2. numarası olarak doğmuşum. Babam ordu mensubu olduğu için hayatımın başlangıcı ve ilk iki yılı bu güzel şehrimize denk gelmiş. Ardından pek çok başka ilimizde yaşadım, büyüdüm. Annem ve babam Karadeniz’in incilerinden Ordu şehrinin bir köyünde doğmuş ve büyümüş iki komşu çocuğu. Babam asker okulundan mezun olunca evlenmişler ve başlamışlar Anadolu’yu gezmeye. Yani anlayacağınız, karışıksız Karadeniz kızıyım. Orada doğmadım, yaşamadım, büyümedim ama nerelisin sorusuna cevabım, tereddütsüz ‘ Ordulu’yum ‘ şeklindedir. Çocukluğumun neredeyse tüm yaz tatilleri köyümüzde geçmiştir ve ben o günleri masal tadında anımsarım her zaman. 


 

Sol baştaki ufaklık ben oluyorum.
 
          Babamın görevi dolayısıyla, ilk okula Ankara’da başlayıp, Bitlis’te bitirdim. Ardından ortaokula Bitlis’te başlayıp, Bursa’da bitirdim. Bu sıralarda babam emekli olduğu için geri kalan hayatım Bursa'da geçti. Bursa Kız Lisesi, ardından Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, derken mecburi hizmet geldi. Düzce Devlet Hastanesi Acil Servis hekimi olarak geçen iki yılın ardından tekrar Bursa’ya döndüm. Bu arada acil serviste yaşadıklarımla ilgili pek çok anımı; bloğumun sağ alt köşesinde göreceğiniz ANILARIM başlığı altında okuyabilirsiniz. Merak edenlere dip not olsun.

            Bursa’da çalıştığım dönemde, bir yaz tatili sırasında eşimle tanıştım. İlginçtir, kendisinin teyzesi annemin alt komşusu olduğu halde, daha önce hiç karşılaşmamıştık. Bunu da bir yerlerde anlatmıştım, bulursam eklerim buraya. 1996 yılında evlendik, 1998’de anne ve baba olduk. Torpilli bir şekilde bir kızımız, bir de oğlumuz oldu. Şimdilerde 22 yaşındalar, Allah herkesin yavrusuna sağlıklı, uzun ömürler versin, her isteyene de evlat hazzını tattırsın inşallah.













           Daha sonraları hayat bizi İstanbul'a savurdu.Ardından emeklilik ve ' hadi bir maceraya atılalım, çocuklarımız dünya vatandaşı olmayı öğrensinler ' diyerek tası tarağı toplayıp Almanya'ya göçtük. Şimdilik buradayız ama sonrasında dönüp köye yerleşme planımız sırasını bekliyor.

       Hayatımın kısa özeti bu. Kalemime Sıkışanlar başlığı altında daha bir sürü anekdot, ayrıntı okuyabilirsiniz.





      Bu tüylü çocuk da, 2013 yılında evlat edindiğimiz kedi oğlumuz Çapi. Kendisi pek çok dikiş yayınımda baş rolde yer alır. 

Kalın sağlıkla, mutlulukla.






38 yorum:

deeptone dedi ki...

aaaaay biricik gurbetçiiii dikiş doktorumuuz :) torpilli çocuklara da maşillih maşillih :)

Kaystros Tyrha dedi ki...

Sevda Hanım, otobiyografik yaşam öykünüzü paylaştığınız için teşekkürler:) Bence iki kutsal meslekten biri öğretmenlikse diğeri doktorluk. Her iki mesleği de, zor ve keyifli yanlarını da yakinen biliyorum. Biri eşim, diğeri kızım:) Anılarınızdan bir kısmını geçmiş zaman içinde ilgiyle okuduğumu hatırlıyorum. Benim için sürpriz olan Almanya'da yaşıyor olmanız. Başınızda Merkel gibi birinin olması sizin büyük şansınız sanırım:) Kızım Aile Hekimi Uzmanı, şu anda İzmir'de çalışıyor. Her gün ayrı bir hikaye dinliyoruz kendisinden. Zor bir süreçten geçiyor bütün sağlıkçılar pandemiden dolayı. Aile Hekimliğine Almanya'da büyük önem veriyorlarmış. Bu düşünceyle Almanca derslerine başladı, belki o da kaçıp kurtaracak kendini:) Kendinize iyi bakın.

Büşra Bayram dedi ki...

Yaaa Sevdaaa, okuyunca inanılmaz mutlu oldum :) bloguna benimle başlaman ve kendin hakkında böyle bir özet geçmen, beni çok mutlu etti. :) Çoook genç gözüküyorsun ve genç yazıyorsun :) ben seni benim yaşlarda sanıyordum oysa, ha bir de fotoğrafından böyle bir çıkarım yapmıştım. Çok genç gösteriyosun :) tıp hikayelerini merakla okuyacağım :)

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Derin çocuğuumm, sana da maşallaaahh 😘😘😘

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Evet ya,tam unumuzu eleyip, eleği duvara asacak zamanımızda yeni bir maceraya başladık. Burada yaşamanın en güzel tarafı, bizdeki türden bir mahalle baskısının olmaması. Kızınız burada çalışmak istiyorsa öncelikle B2 Goethe sertifikası alsın. Ancak buraya geldiğinde C1 düzeyinde tıbbi Almanca kursuna gitmesi ve tıbbi uygulamalar kursuna gitmesi gerekecek, ardından da tıpkı bizdeki uzmanlık sınavında olduğu gibi bir uygulama sınavına girmesi gerekecek. Türkiye AB ülkesi olmadığı için diplomalarımız kabul edilmiyor maalesef. Ben başlangıçta niyetlendim bu aşamalardan geçmeye ancak kurslar için istenen rakamlar 15000-20000 € arasında oynuyor ve bu süreç iki ila üç yıl sürüyor. Anlayacağınız Almanya bu durumu kendisi için kazanç kapısına çevirmiş. Ben zaten geri dönmeyi planladığım için bu işin peşini bıraktım. Kızınız şansını deneyebilir isterse, çok genç daha. İki yıl kadar ben de yaptım Aile Hekimliği ve çok iyi anlıyorum meslektaşımın yaşadıklarını. Yazmayı unuttum; burada özellikle küçük kasabalarda ve köylerde doktor açığı var. Ancak süreç dediğim gibi işliyor. Bu arada, eğer uzmanlık alanındaki eğitim şartları birbirine eş değilse, eşitlik sağlanana kadar hastanede asistanlık yapması da gerekebilir kızınızın. Aile Hekimliği’nde durum nedir bilmiyorum. Sağlıklı kalın, selamlar bay Kaplan.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Eheheheh, çok tatlısın Büşra. Şaşırdım vallahi, neredeyse altı yıldır yazışıyoruz, bu sürede birbirimizi az çok tanıdığımızı sanıyoruz ama insan kafasında bir şablon oluşturuyor ve onun üzerinden düşünmeye devam ediyor değil mi 😂. Çok teşekkür ederim, sabah sabah moral oldu bana yazdıkların. Son zamanlarda bayağı bir çöktüğümü düşünüyordum 😂😂😂. Evde oturmak ihtiyarlatıyor insanı 😂. Aslında blogunun linkini de eklemeye çalıştım ama lanet makina benimle inatlaştı, şimdi tekrar deneyeceğim 🤗. Bloguma seninle başlamam konusuna gelince, ama sen bilinmesi, okunması gereken bir insansın ve de bu yayınıma sen ilham oldun, haliyle senden söz etmem gerekliydi 🤗. Aslında pek çok yayınımda bu tür öykünmelerim olur benim. Hayata değer katan, değerli insanları severim 😍. Çoook teşekkürler tekrar tekrar Büşracığım, sen beni eskisi gibi düşünmeye devam et ehehehehehe, otuzlu yaşlarda olduğumu düşünmek bir harika dostum 😁😂😘😘😘

Ra55 dedi ki...

Merhabalar.
Okuduğum otobiyografide Ordu'lu güçlü bir kzı çocuğu, başarılı bir öğrenci, çocuklarına anne ve hastalarına doktor olan dikiş sevdalısı bir blogcu gördüm. Size otobiyografinizin kalan kısmında tüm sevenleriniz ve sevdiklerinizle birlikte sağlıklı, huzurlu ve mutlu yıllar dilerim. Otobiyografinizi okurken inanın huzur buldum ve çok mutlu oldum. Kaleminize ve yüreğinize sağlıklar dilerim. Almanya'ya neden taşındığınızı merak ettim doğrusu. Eşinizin mesleği ya da göreviyle ilgili bir neden mi sizi Almanya'ya götürdü? Ben de 1971-1975 yıllarımı Almanya'da işçi olarak geçirmiştim. O yıllarda bana göre Almanya çok iyiydi. Şimdilerde aynı iyiliği ve güzelliği Almanya'da bulacağımı sanmıyorum doğrusu. Çünkü, dünyanın her yeri çok değiştiği için elbette bu değişim Almanya'da da olmuştur.
Keyifli ve güzel bir paylaşımdı. Kaleminize ve emeğinize sağlıklar dilerim. Selam ve saygılarımla.

*mehtap dedi ki...

Uzun süredir takipteyim blogunuzu ama bu kadar çok ortak şeyimiz olduğunu okuyunca farkettim. Ben de bir asker kızıyım,ve memleketin pek çok yerinde pek çok farklı okulda okudum.Gerçi İstanbul'a yerleştik babam emekli olunca ama baba tarafım Bursa'lı ,Bursa'yı çok severim. Aynı yıl evlenmişiz ve benimde bir kerede oluvermiş bir kızım ve bir oğlum var.23 oldular:) Mesleğiniz çok kutsal,hayatımda her zaman minnetar olduğum ,hep dua ettiğim ,yaşamımı borçlu olduğumu düşündüğüm doktorlar var. Allah tüm sağlık çalışanlarına yardım etsin.
Kediniz de çok sevimli:)

ASLANIN GÖZÜNDEN dedi ki...

Günaydın ne kadar dolu ve tatlısınız maaşallah samimiyetiniz yazılarınızdan biz okuyanlara ulaşıyor çok güzel iletiyorsunuz her şey gönlünüzce olsun Sevda hanım sevgilerle.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Recep bey, hoş geldiniz öncelikle. Evet eşime gelen bir iş teklifi sonrasında, neden olmasın diyerek taşındık buraya. Hayatımızda tüm olasılıkların birbiriyle uyuştuğu bir noktadaydık. Ben emekli olmuştum, çocuklar liseyi bitirmiş ve üniversite sınavlarını kazanmışlardı, eşim iş değişikliği düşünüyordu vs vs. Yukarıda da yazdığım gibi, en çok da, çocuklarımız dünya vatandaşı olmayı öğrensinler istedik. Bana göre Almanya’ın en güzel tarafı her yerin yeşil olması ve kişisel özgürlüklerin çok ciddiye alınması. Bir de insanların lüxten uzak, basit yaşamaları. Onun dışında, bizim gibi aceleci ve hızlı yaşamaya alışmış bir toplum için, Almanya’da yaşamak gerçekten biraz zor. Bizden de selamlar ve saygılar, sağlıklı kalın inşallah.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Çoktandır yorum yazmamıştınız bana Mehtap, çok mutlu oldum. Evet gerçekten ne çok ortak paydamız varmış. Vakti zamanı gelmeden bir noktada buluşulmuyor işte. Güzel sözleriniz için çok teşekkür ederim. Allah hepimize sağlık versin inşallah, selamlar.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Hoş geldiniz, çok teşekkür ederim güzel sözleriniz için. Sevgiler ve saygılar benden de. Sağlıklı kalın inşallah.

Camgüzeli dedi ki...

Kedi çocuunuza(!) bayıldım :)) Aile fotoğrafınızda kardeşlerinizle taş bebek gibi çıkmışsınız. Hele de ortada oturan ufaklık :))
Ne güzel,farklı yönleri olan insanları severim :)) Dikiş benim de hobilerimden. Gerçi bu aralar biraz ihmal ettim. Yeni dikiş makinesi gerekiyor. Ona da sıra gelmedi :)

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Hoş geldiniz, o ortada duran ufaklık en küçük numara öz, bugün 49 yaşında 😂😂. Hakikaten oyuncak bebek gibiydi küçükken. Dikiş dikmek tam bir terapi ancak ben de artık pek bir şey dikmiyorum. Burada giyecek yer yok çünkü 🤗. En kısa sürede istediğiniz makine sizin olsun inşallah. Sağlıklı kalın.

bücürükveben dedi ki...

Sevdacığım, ne güzel olmuş bu paylaşım. Benden tam on yaş küçük olamazsın! Çünkü maşallah hiç kırışıklık yok, nasıl başarıyorsun? Ben 40'ında kırış kırış oldum. :( ay n'oluuur sırrını yaz, krem mi? Neyim?:)))Büşra'yı ve Ivırzıvır Enstitüsü'nü hatırladım, geri dönmesine sevindim:) Çapi'cim oy çok tatlış:) Sevgiler♥

kisiseldiskom dedi ki...

bu otobiyografi benim için iyi oldu :) Beybileriniz ve eşinizle güzel güzel yıllarınız olsun

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Ay Müjdem, aslında var ya, iyi ki sordun bunu. Çünkü kulağıma dedikodular geliyor, yok estetikli, yok botoxlu vs vs. Yok kız, kırışmadım henüz ama sarkmalar başladı. Hiçbir şekilde, hiçbir estetik müdahale geçirmedim Müjdem. Yirmili yaşlarımdan bu yana yüz kremleri, göz kremleri, doğal yağlar kullanıyorum. Krem o sıra bütçem neye uygunsa onu alıyorum. Becerebilirsem bol su içiyorum ama şu sıra yapamıyorum mesela. Anlayacağın, özel bir durum yok. Biraz genetik, annem de pek kırışmadı ama sarktı, bana da öyle olacak galiba. Dur kız, büyük harflerle yazayım da, bazıları da görsün 😁. HİÇBİR YERİMDE ESTETİK, BOTOKS, DOLGU VS YOOOOOKKKK. 😂😂😂😂😂. Meraklı bazı hanımlara sayende cevap vermiş oldum Müjdem, onlar kendilerini bilirler 😁😂😂. Seni ve Bücürük beyi çok öpüyorum, sağlıklı kalın inşallah 😍

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Sizin de küçük adamla bol gezmeli, başka küçük adamlar ve kadınlarla bol oynamalı, eşinizle başbaşalı, sağlıklı, mutlu yıllarınız olsun 😀

Evde Yazar dedi ki...

Lüksten uzak, sade yaşamak, yeşillik, kişisel özgürlükler...
Keşke kendi ülkemizde de bunlar olabilse.
Ne iyi etmişsiniz Almanya'ya gitmekle, bu farklılıkları deneyimlemek isterdim ben de.
Sevgiler

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Hoş geldiniz, evet keşke bizde de özellikle kişisel özgürlükler konusunda, buradaki hassasiyet oluşabilse ama o konuda umut yok. Kültürel yapımız buna uygun değil. Bizde akrabalık da, komşuluk da, arkadaşlık da, hatta ve hatta müşteri-hizmet sunucu ilişkileri bile vıcık vıcık. Kişisel çabalarla bir yere kadar koruyabiliyorsunuz kendinizi. Ben burada yaşıyorum diye bundan kurtulabildim mi, tabii ki hayır. Neticede telefonda, tatillerde yine beraberim bu durumla. Bunu kabul edip, sindirmeye çalışmak en iyisi 🤗. Aslında herkesin bir süreliğine yurtdışında yaşamayı deneyimlemesini isterdim. İnsanın ufku genişliyor. Biz çok içine kapalı bir toplummuşuz, buraya gelince anladım bunu. Şansımız varmış ki, bunu deneyimleyebildik. Siz bizden daha iyisini yaşayın inşallah. Benden yana da sevgiler, selamlar.

minikmini dedi ki...

Yeşillikler içinde sade bir hayat mükemmel olmalı. Huzurlu yaşar insan, şanslısınız bence 👍 Rabbim daha fazla huzur ve mutluluk versin size ve ailenize. Ben de son zamanlarda Kanada filmleri izleyince orada yaşamak geliyor içimden. Sadece bir hayal işte. Çapi çok şirin 🤗 Sizin de maşallahıniz var. Mutlu bir hayat diliyorum, sevgiler.

Merih'in Atmosferinde dedi ki...

Canım arkadaşım.
Umarım köyünüze dönmeye karar verdiğinizde,buralarda köyler kalır,ve oralarda buluşuruz.
Yolunuz hep açık olsun.
Sevgiyle.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Güzel sözleriniz için çok sağolun. Kanada bana da hep çok cazip görünürdü ancak oğlumun Kanadalılar arkadaşından öğrendiğimiz kadarıyla içinde yaşanması pek de mutluluk vermeyen bir ülkeymiş. Biraz Amerika gibiymiş yani. Aslında Karadeniz yaşanacak en güzel yer bence, sadece zihniyetin değişmesi lazım, ne çare ki o da olası değil 😞. Sağlıklı kalın.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Kalır kalır, bizim Karadeniz’in dağ köylerine avm, site falan kuramazlar. Coğrafik olarak uygun değil Allah tarafından 😁. Bir gidip yerleşeyim, beraber fındık da toplarız, bostan da dikeriz pamuğum. Sağlıklı kal canım.

uzmanamator dedi ki...

tekrar memnun oldum ,böyle bir yazı ben de yazayım belki ben de anımsarım kendimi şöyle bir silkinirim kendim değilim şu aralar evin kahyası , anne öğretmen , çalışan ve dahi biri birisi ama ben değil...

Bigudili Anne Blogger dedi ki...

Ah güzel ablacığım🎈 Ben böyle hayat hikayelerini okumayı çok seviyorum. Bence bir insanı tanımanın en güzel yollarından biri de bu. Hayat hikayesini dinlemek... Bir yandan birlikte seyahate çıkmak, aynı evde yaşamak, toplum içinde gözlemlemek ve tabi yemek yemek. İlk aklıma gelenler bunlardi🤣 konuyu nasil buraya getirmeyi basardim o da ayrı konu. Almanyada olmanız güzel şimdilik, çünkü sanki bıraksalar hepimiz bir yerlere kacacagiz, öyle bunaldık. Bu arada dikkatimi çekti, o donem için gelinliğiniz bence çok zamansız duruyor... sanki birkaç rötuş yapılsa şimdiye uyarlanabilecek kadar.. Ben cok begendim. Huzurunuz mutlulugunuz hep olsun, daim olsun. Bu arada evet deprem sonrası dede evinden döndük. 15 günün sonunda. Herkesin kendi evi en rahat ettiği yer, kendi konfor alanini ariyor insan. Ve tahmininiz doğru, bu 15 günlük süreçte gokalp çıldırmış gibiydi. Ama şimdi evimizde kendi düzeni içinde çıldırıyor ki bu çok daha makul benim icin. Cok sevgiler.💟

Manxcat / KuyruksuzKedi dedi ki...

Ne kadar güzel anlatmışsınız :) Almanya maceralarınızı merak ettim. Karadeniz'in en ucu Hopa'dan, İzmirli bir öğretmenden selamlar :)

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Sevgili hemşerim, bugünlerde kimse kendisi değil, üzülmemeye çalış. Üzülme demek saçma geliyor çünkü üzülmek bilinçli yapılan bir eylem değil. Yani en azından, normal insanlarda değil 😂. Bir , bilemedin iki yıl sonra; yav böyle de günler geçirdik diye konuşacağız bugünlere dair. Benim zor zamanlardan çıkış yolum hep bu oldu, “iki gün sonra hatırlamayacaksın bile Sevda” diye diye neler atlattım. Bir dene istersen. Sağlıklı kal hemşerim 😍

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Çok teşekkür ederim Bigudili. O gelinliğin hikayesini bloğumun sağ alt köşesindeki DİKİŞ başlığı altında bulabilirsin. 50’le Esintili Gelinliğim diye geçiyor. Komşu teyzeyle birlikte dikmiştik gelinliğimi ve şimdi evleniyor olsam yine aynısını giyerdim 🤗. Benim için çok özel anlamlar taşıyor. Biz eşimle evlenirken, her işimizi be her türlü harcamayı kendimiz yaptık. Ailelerimize sadece davetiye verdik. O gelinlik, birçok engele rağmen başarmayı temsil ediyor benim için. Ay bak çenem düştü. Zorlu bir yoldu 🤗. Evinize geri dönmenize sevindim, daha bir normalleşmiştir hayat. Bundan sonrası daha da iyi olsun inşallah 😍

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Blogda gerilere doğru gidersen biraz biraz anlatmışlığım var sevgili Kedi. Sağ alt köşede konu başlıkları varsa, oradan, Kalemime Sıkışanlar/ Oradan Buradan başlıkları altında bulabilirsin bir şeyler. Aslında burada yaşamakta, orada yaşamak arasındaki farkları biraz yazmıştım. Daha geniş bir yazı hazırlığı içindeyim ama daha kalemimden dökülmeyi kabul etmiyor kelimeler. Karadeniz’in en güzel yerlerinden birinde yaşıyorsun sevgili Kedi, kim bilir bir gün birlikte tırmanırız dağlara 😍. Sağlıkla...

oytunla hayat dedi ki...

Cansın, neşesin, iyi ki bloglar sayesinde tanıdım dediğim şahsına münhasır kişisin.
Doktorcuğumu yeni tanıyanlara bu notu da bildiriver sekretercim :))

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Ah Şebom, duygular şelale ❤️❤️❤️ O balkonda o simitler yenecek, o çaylar içilecek Şebo, yaz bunu bir kenara. Üstelik simitleri de kendi ellerimle yapacağım. Zira, burada yokluktan simit ustası da oldum elhamdulillah 😁. Çok seviliyorsun Şebo, bil bunu.
Hişt, kalk kız cadı sekreter, mendil getir. Şebo hanım gözlerime yaş kaçırdı, makyajım akacak 😁 😘😘😘😘😘😘

ÖRGÜÇANTAM-Hatice yazıcı dedi ki...

Maşallah kardeşime çok çok güzelsin. Ben de ayrılığı uzun olanlardanım .İnstagram dan takip ediyorum arkadaşları çok nadir böyle bir dolaşıyorum:)

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Çok teşekkür ederim ablacığım, o senin güzel bakışın. Ben sevemedim o instagram işini. Blogun sıcaklığı,samimiyeti yok orada. Ara ara kopsam bile, hep bloğa geri dönüyorum, zaten başka da sosyal medya kullanmıyorum. Özlüyoruz seni abla 😍

Uyuşuk Hayalperest dedi ki...

Iyi bir seçim yapmışım yorum yapmak için. Hakkınızda çok şey öğrenmiş oldum. Yaşınızı tahmin ediyordum yorumlardan gördüğüm kadarıyla.
Gurbette olmak bence yinede zor oluyordur. Misal herkese uzaksınız en başta.
Dikiş merakımda var. Bir ara uğrarım bunun için.
:)

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Hoş geldiniz, ailenizden uzak olduğunuz her yer gurbet aslında. Çok selamlar 😀

Suna Yağcı dedi ki...

Canım doktorcugum, hosgeldiniz. Bayadır görememiştim sizi, malum pandemi sonrasında da çok takılamadım buralarda. Gece gece aklıma düştünüz bir bakayım paylaşımı var mı diye, iyi ki de bakmışım. Çok sevindim paylaşımlarınızı görünce. Özlemişim çok. 4 yıl demişsiniz, zaman nasıl da acımasız. Neler yaşadık bu 4 yıl içinde. Anlatsam roman olur. Ama o gülen yüzünüzü görünce içim açıldı. Seviyorum sizi. İnşallah görüşebiliriz.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Canım benim, sen de hoş geldin. Allah’ın izniyle görüşeceğiz elbet. Zaman hızla akmak konusunda gerçekten çok acımasız. İnşallah senin için de her şey yolundadır, çok öpüyorum 😍