3 Kasım 2020 Salı

DİRENMEK, YALNIZ VE TEK BAŞINA

                             Biliyorum bazen çok zor direnmek, yaşamaya devam etmek, devam etmek için bir sebep bulmak... Felaketler, sıkıntılar üst üste geldikçe, hepten zorlaşıyor devam süreci. Oysa ki, biz ne kadar yaşamdan umudumuzu kessek de, genetik kodumuza işlenmiş kesin ve değişmez bir emir var; yaşamalısın... İşte bu emir sayesinde pek çok güçlüğe, hastalığa, felakete ve benzer duruma rağmen hayatta kalabiliyoruz.

                             Son bir yıldır uğraştığımız pandemi bize az görülmüş olacak ki, ülkemizin değişmez kaderi deprem, pandemiden rol çalıverdi. Öncelikle tüm İzmirliler’e geçmiş olsun ve başınız sağ olsun demek istiyorum. Allah acılarınızı hafifletsin. Sizinle birlikte hepimizin içi yandı. Derdi çeken bilir denir ya, Türkiye’nin neresinde yaşarsa yaşasın, Türkiye Halkı depremle tanışıktır. Ya kendi, ya bir yakını yaşamıştır bu felaketi. O yüzden böyle günlerde aynı acıyı paylaşırız, felaket bölgesindeki insanlarımıza elimizden geleni yapmak isteriz. Heyhat, arada çıkan yüzsüz, gereksiz, ahlaksızlar da şeytanlarından bulsunlar. 

                              İçimizdeki yaşam arzusunu, devam etme dürtüsünü iyice yitirdiğimiz anlarda, öyle şeyler oluverir ki, hayata dört elle sarılmaya teşvik eder bizi. İşte bahçemde gördüğüm şu güzellik de bana aynen böyle hissettirdi. Bakın bakalım fark edebilecek misiniz ?


Biraz daha yakından bakın,


az daha yakından bakın,


öylesine ciddi bir şekilde tutunmuş ki hayata, adeta kendimden utandırıyor beni. Yapayalnız ve tek başına direniyor. Elbet vakti gelince gidecek ama henüz vakti değil demek ki... 

Sonra her şey başa dönecek ve bu çıplak ağaç aynen şöyle görünecek;


tıpkı yaşam gibi; yeniden ve yenilenerek, sonsuz döngüsüyle...

GEÇMİŞ OLSUN İZMİR, GEÇMİŞ OLSUN TÜRKİYE......