2 Eylül 2016 Cuma

ÇÜRÜMÜŞ AĞAÇ KOKUSU

                  Eğer Karadenizli'ysen ya da yolun o taraflara düşmüşse;çürümüş ağaç kokusunu bilirsin.Çürümüş deyince kötü bir koku gelmesin aklına sakın.Çürümüş ağaç ,mis gibi kokar,tap taze kokar,hayat kokar,umut kokar.Öyle bir kokudur ki,içini temizler,ruhunu dinlendirir,acılarını söker alır.Fark etmeden umutla dolarsın,bulunduğun yerden başka yerde bir dünya olduğunu unutursun.Çürümüş ağaç kokusu sana bereketi hatırlatır,yeniden ve yeniden doğuşu çağrıştırır da ,işte bu yüzden tüm bu güzel hisleri yaşarsın.Vücudunda bulunan mutluluk hormonları,bu kokuyla harekete geçer,o yüzdendir ki ormana gittiğinde kendini cennette hissedersin.
                   Her ormanda olmaz bu koku,bol yağış alan bir diyardaysan duyarsın ancak.O yüzden Karadeniz dedim zaten.Ben Karadeniz'de büyümedim ama Ordulu'yum.Genlerime yazılmış bu koku.Çocukken sık sık gittiğim köyüme,yaş aldığımda da gittim bir kaç sefer.O koku hiç değişmedi.Sabahın ayazında,derin derin içime çektiğim koku hep aynı kaldı.Her sefer beni tazeledi,yeniledi,umutla doldurdu.Şimdi burada,Almanya'da,her sabah o kokuyu içime çekiyorum.Evet,buralar çürümüş ağaç kokuyor,evet aynı koku...Büyük şehir merkezleri böyle kokuyor mu bilmem ama benim bulunduğum şehir küçük ve neredeyse hiç apartman yok olanlar da üç dört katlı ve şehir dışında.İnsanlar tek tek ya da bitişik nizamda dizilmiş müstakil evlerde yaşıyorlar.Tüm evlerin ama tüm evlerin kendine ait bahçesi var.Şehrin her yerinde parklar var ve bu parklarda yıllanmış ağaçlar...Almanya tüm yıl boyunca yağış alan bir ülke.Hal böyle olunca ,tüm şehir çürümüş ağaç kokuyor.Sadece sabah değil hem de,bütün gün o kokuyu doya doya içine çekebiliyor insan.


Burası yapay bir göl ve etrafında evler dizilmiş,masal diyarı değil,şehrin içinde bir yer.Şimdi söyle bana ;burada yaşayan insanın stresi olur mu?Sabah bu manzaraya uyanıyorsun ve akşam bu manzarayı görmek üzere işten dönüyorsun.

  

Şehrin içinde bir park,zaten her yer yürüme mesafesinde.Yürümek istemezsen bisiklete biniyorsun çünkü şehrin tamamında bisiklet yolları var,hatta şehirleri birbirine bağlayan küçük yollarda bile bisiklet yolu var.




Burası bir alt geçit,tren istasyonunun dibinde,üstte görünen ağaçlar da öylesine varlar işte,park mark değil burası,öyle alelade bir yol.
                       Benim ülkemde ancak köylerde kalan bu manzara burada tüm şehirlerde böyle.Çok büyük şehirlerde yapılaşma daha fazla ama ağaçlar daha az değil.Böylesi bir doğayla yaşayan insanlar da haliyle stressiz ve yavaş yaşıyorlar.Bizde ancak köylerde ya da kasabalarda ya da küçük şehirlerde kalan;sakin ve telaşsız iş görme hali burada neredeyse tüm ülkeye yayılmış,bir de mis gibi çürümüş ağaç kokusu...
                       Bulduğu her yeşilliğe inşaat diken güzel ülkemin,çirkin yöneticilerine nasıl kızmayayım ben şimdi???Ben çocukken apartmanda oturur ama iki adım ötede ağaçlıkta oynardık.Benim çocuklarım sokakta oynamak nedir,bilmeden büyüdüler.Çook eskiden,müstakil evlerden apartmana çıkmak moda olduğunda,( evet bir zaman böyle bir moda başlamış,insanlar villalarını,müstakil evlerini satıp satıp apartman yaptırmışlar ,özellikle İstanbul'da çok modaymış,bir çok şehrimizin çehresi bu şekilde değişmiş mütahitler ve bu modaya hevesli ev sahipleri yüzünden ),bir zaman sonra apartman dairesine sıkışıp yaşamanın,ayağını attığında bahçeye çıkamamanın nasıl iç daraltıcı bir şey olduğunu anlamışlar ama iş işten geçmiş.1950-1970 arası yazılmış pek çok yerli romanda bu konuya az ya da çok değinir yazarlar.Tarihlerde hafif sapma olabilir,bu benim bildiğim.
                       Burada bulunmamın en büyük tesellisi işte bu çürümüş ağaç kokusu dostlarım.Henüz dilini bilmediğim,saat yediden sonra açık dükkan bulamadığım,pazar günleri her yerin kapalı olduğu bu ülkede şu anlık tesellim ,alabildiğine yeşillik ve bu koku.İnsan her ortama,her koşula uyabilir,buna göre programlıdır zaten.Uyum süreci uzun ya da kısa,zor ya da kolay olabilir ama sonunda uyum sağlar.Ben de İstanbul'un hızlı temposunu,yirmi dört saat canlı ve açık olmasını unutup bulunduğum şehre göre yaşamayı öğreneceğim.Ha soruyorsan özler misin diye,zerre kadar özlemeyeceğim o hayatı.Zaten yaşarken de nefret ettiğim, zamanla yarışılan,stres dolu o hayatı özlemeyeceğim.Ben yavaş ve sindire sindire yaşamayı tercih ediyorum ve o çürümüş ağaç kokusunu doya doya içime çekmeyi.....
                        Sana da bol yeşillikli,ağaç kokulu bir yaşam diliyorum,kal sağlıcakla.





40 yorum:

Virginia Kuşu dedi ki...

Çürümüş ağaç, rutubet, küf, yosun ve ıslak beton kokularına aşık olduğumu söylemiş miydim :) ❤

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Söylememiştin ama senin seveceğini tahmin etmiltim 😍

*mehtap dedi ki...

Gıpta ile okudum oradaki yaşam şartlarını.Çok iyi bir seçim yapmışsınız, yeni yaşamınızda bol şanslar..

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Hoş geldiniz,mis gibi çilek kokuları getirdiniz.Çok teşekkür ederim,inşallah her şey güzel olacak.Darısı memleketimizin başına.

Meltem sert dedi ki...

keşke diyorum içimden kocaman bir keşke hem de, huzurlu olmanıza çok sevindim, cesaretiniz ve aileniz yanınızda umarım her anınız dolu dolu geçer

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Amin inşallah,huzur ve mutluluk hepimizin olsun ayrıca.

Handan dedi ki...

Köylerimizde bile apartman sevdası var. Niye ama niye, anlayamıyorum ki ben. Kırk yaşımda ilk defa yurt dışına çıktım ben. Toulous'da kaldım br hafta. İlk defa o zaman içim acıdı. Sakin insanlar, yemyeşil bir ortam, insana ve birbirine saygılı arabalar. Nasıl kıskandım anlatamam. Ah ah..

O kokuyu benim yerime de çek içine, memleketimin kokusu, sen der demez geldi burnuma :)

Calimero dedi ki...

Bu kadar güzel bir anlatımla Almanya'nın nüfusunu patlatacaksın doktorum. Tası tarağı toplayıp oraya gelmek için yarışır olacağız. Bizim memleket yapılaşma yönünde zıvanadan çıktı çünkü :( Haa, orada huzurlu bir mutluluk yakaladığına da ayrıca sevindim :D

Yurdagül Çelik dedi ki...

Size öyle bir imrendim ki :( Biz büyük şehirlerde robotik yaşamaya devam ediyoruz :(

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Handan,eskiden Türkiye'de bir Avrupa sevdası varmış ya; " Aahh,Evropa " dermiş yazarlar çizerler,insan buraya gelince anlıyor.Amerika böyle değil mesela,aynı bizim gibi.Ben de ilk otuzlarımın sonunda Almanya'ya gelmiştim,ben ayağımı yola attığımda arabalar duruverince şaşırmıştım.Burada her şey insanlar için düşünülüp planlanmış.Az sonra yağmur yapacak,pencereyi açıp senin için derin derin içime çekeceğim kokuyu 😍

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Kız Calimero,buraya kaçamıyorsanız Karadeniz'e kaçın ama doğusuna,en azından doğası buradaki gibi.Hem senin eşin de Gürcü'ymüş aynı benim gibi.Türkiye'ye gelip yerleştiğimiz yer Karadeniz,kan çeker ne de olsa.Sağol güzel sözlerin için 😍

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Ya,aslında özendirmek değil amacım ama üç beş ağaç için neden tantana kopardığımız anlaşılsın istedim.O robotik yaşamın nelere mal olduğunu en iyi bilecek kişilerdensiniz siz.İçimizde ne depremler yaratıp bizi nasıl tükettiğini yazsanıza bir yazınızda,Tükenmişlik Sendromu dediğimiz şeyin moda bir hastalık değil ciddi bir sorun olduğunu anlatsanıza.Kalpten selamlarımı yolluyorum size 😍

Merih'in Atmosferinde dedi ki...

Çokkk güzel işte bu,arkadaşım dilerim her günün,hep böyle mutlu ve zinde olur.
Mutluluğunuzdan radikal verilen kararın doğru bir adım olduğu şimdiden gözleniyor.
Sevgilerimle.İşiniz rastgelsin.

siyah kuğu dedi ki...

Her ortamda kendini mutlu edecek şeyler bulan insanlara hep hayran olmuşumdur ne güzel daim olur inşAllah. her zaman en güzeli bulmak gayemiz güzellikler diliyorum , sevgilerimle.

Adsız dedi ki...

tam böyle bir yerde büyüdüm.
kokuyu hemen tanıdım.
çocukluğuma gittim, geldim.
gönlüne, kalemine sağlık...

Aytül Laçin - aynahikayesi.blogspot.com dedi ki...

Tek bir bitki bile olmasa etrafta, nasıl duyulur mis gibi yeşilin kokusu umut ve yaşama sevinciyle diye hissettirdiniz.Hem de yeşilin her tonuyla...Teşekkürler.

BirTatlıHuzur dedi ki...

Darısı mahzun,dertli ve alabildiğine güzel memleketimin başına. Artık tabiat kıymeti bilen insanlarımız ve dahi yöneticilerimiz olması dileğiyle.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Amim Merihciğim,çok sağol.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Çok teşekkür ederim kuğu,elimiz ayağımız tutuyor,nefesimizi zahmetsizce alıp veriyorsak daha büyük zenginlik mi var?Gerisi dünya işleri,elbet hallolur.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Teşekkür ederim 😀

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Asıl ben teşekkür ederim anlatmak istediğimi hissederek okuduğunuz için,sağolun.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Amin ki,ne amin.Üç beş ağacın peşinde koparılan tantanalar bu yüzdendi,belki birileri okuyup da yeşile özenir 😞

EQ dedi ki...

Eneemmm! Demek buradasiniz, sahane! Benim misafirim hic dönmek istemedi TR'ye...

Ben su izine gidip geleyim de mutlaka görüselim Sevda'cim. Bu arada hangi sehirdesiniz merak ettim.

Mevlude Turk Topal dedi ki...

Manzaralar yesillikler tamam, ama 10 yildir yagmur ve yosun tutmus agaclardan gelen kokulara aliskin biri olarak hicde cazip degil:))

deeptone dedi ki...

aaaa, bu hafta blog okuyamamıştım, istanbuldan gitcem diyodun, karadeniz sandım, almanya mı, nerden nasıl bu karar çıktı ki ya. yani, alman vatandaşı mısınız ki. bu fotolar elbette çok güzel. ne hoş bi gelişme. hepimiz bu ülkeden ayrılsak diyoruz, siz gittiniz he :)

Nuray dedi ki...

Sevdaaaaa sen gittin mii(Küçük oğlumu Nesin matematik köyüne götürdük yoktum bir haftadır)inanır mısın kendimi birden bire yalnızlaşmış gibi hissettim,belki diyeceksin ki kadın biz seninle zaten hiç görüşmedik ki ne diyorsun sen...İşte sen anlamışsındır beni biliyorum....içime bir hüzün çöktü,ahh Sevdam da mı gitti dedim....Neyse saçmalamayı bırakıp güzellikler diliyorum,ailenle çocuklarınla en en sağlıklı mutlu barış dolu günleriniz olsun canım arkadaşım :))

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Şimdilik Erkelenz'deyiz Ayşem,bir ev bulup yerleşelim de ,görüşeceğiz elbette.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Bacım sizin orası bıktırmış seni,biz geldiğimizden beri bir kez gece yağdı,sürekli güneş var ve sıcak burası.Ama nem yok o yüzden bunaltmıyor.Belçika gerçekten soğuk,o konuda haklısın.Ama ben çocukluğumdan beri yağmuru çok seviyorum,asla dursun demem.Sen güneşe hasret kalmışsın Belçika'da ya o yüzden bıkmışsın.Almanya 'da bayağı uzun süre yaz oluyor,sen buraya gel en iyisi.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Gelmek için vatandaş olmak gerekmiyor ki yavrucuğum.Benim eşim burada çalışıyor,e çocuklar da liseyi bitirip ğniversiteyi kazandılar.x+y=z oldu yani 😜😜

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Oy toprağım benim,bacı olmak için yüz yüze förüşmek gerekmiyor ki!!!Önümüzdeki yaz buluşuruz Türkiye'de inşallah.O güzel kalbinden öperim kadın,sen de aynı şekilde özlendin bikesin 😍

ÖRGÜÇANTAM-Hatice yazıcı dedi ki...

Ne güzel yerler kartpostallar da görüyoruz artık biz.:((( misss gibi kokular sevilmez mi bayılırım ben de.
İnş güzellikleri hep yaşayın ardı ardına diliyorum bir de hep kapı komşum muşsun da ben evde yokken gitmişsin gibi geliyor:))))
fırsatın olursa uğra kuzumun elbiseli resimlerini gör senin kırmızı astarlıya bakıp çalıştım iç kısımlarını. öptüm sevgiler.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

İyi dedin ablacığım,eskiden bizde aynı böyle kartpostallar olurdu ama gerçeği de vardı ülkemizde.Yayın mı yaptın abla,benim kontrol panelimde gözükmüyor çünkü,gelip bakayım hemen.

Adsız dedi ki...

Merhaba,

Fotoğrafları çok beğendim. Çürümüş ağaç kokusu harikadır, burada da dillendirildiğini görmek harika :)

burcu dedi ki...

Nasıl bozuk dokumuzu. Buralarda önceden apartman için belli bir yeşil alan bırakılması ve peyzaj çalışması yerine meyve ağaçları dikilmesi belediyece zorunluymuş lakin işin içine para girince apartmanlar, sitelere bahçe yerleri de havuz alanlarına dönüşmüş. Ne büyük hata.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Hoş geldiniz ve teşekkür ederim :)

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Hem de ne hata ama anlayabilecek kafa lazım.Eskiden her apartmanın,her evin bahçesi vardı,şimdi bahçeli bir eviniz olacaksa milyarlarınız olması gerekiyor.Kapitalizimin sattığı ağaç gölgeleri işte,satamayınca da kesiyor yeniden ekip yeni gölgeleri satıyor bize....

Esin Bozdemir dedi ki...

Sizi, çok yakında çıkacağımız D.Karadeniz gezisi için internette sörf yaparken buldum :) doğa-sever bir insan olarak yazınızın başlığı dikkatimi çekti 'çürümüş ağaç kokusu' .. nasıl severim o kokuyu!.. coğrafyanın bütün renklerini içinde barındıran o faunayı..Okudukça yazınızı ne çok ortak yanımız olduğunu gördüm, sonra bir de baktım ki takip ettiğim blog dostlarımın pek çoğu burada:) sayfanız içime ferahlık verdi. İst.da yaşayan, İst. u çok seven ama artık yaşamanın bir hüner olduğu, o cinnet halindeki kaotik durumundan dolayı ruhum öylesine bunalmış ki, D.Karadeniz'e çıkacak olmanın beynimdeki kıvılcımı dahi yüreğime su serpmeye yetti..bir de Almanya'da yaşamaya başladığınızı duyunca...üstelik gezi duraklarımız arasında Ordu'da var..Ordu'lu olduğunuzu da öğrenince, doğru adresteyim dedim ve tebessüm ettim :) Çocukluk yıllarımın ana okul çağlarındaki birkaç yılı ve ardından liseyi bitirinceye kadar sadece tatillerde Almanya'ya gittiğim..sonrasında İngiltere'de eğitim ve iş hayatı vs. derken.. o ülkelerin doğasını, insanını tanıma fırsatım oldu. Tabi, her insanın penceresinden hayata bakışı farklı olabilir ama bir de gerçek olan şeyler var. O da bu ülkelerin tarihe ve doğaya verdikleri önem.Oysa kendi ülkemiz coğrafyası ile ve aslında az da olsa özünü koruyabilen insanıyla çok daha güzeldir..ama bir ülke bu kadar mı yanlışlar içinde olur! :( hep bildiğimiz şeyler işte.. artık öyle bir noktadayız ki, yaşadığımız stresli hayat bizi sağlığımızdan etti.. canımızdan bezdirdi..zaten ölümlerin arkası da kesilmiyor :(( can güvenliğimiz desen ona keza!. bu yüzden sizin adınıza sevindim..sakinlik ve huzur ve güven ortamı dilerim bir gün kendi ülkemize de gelir. Ülkemiz bilinçli ellerde böylesine beton yığını içinde, harabeye değil de kendi doğasına yeniden kavuşur. İlk ziyaretim mektup gibi oldu..sanırım sözlerimi çok uzattım..affınız ola:) Almanya'daki yeni yaşamınızın size ve ailenize mutluluk getirmesini diliyorum. Gezi sonrası notlarımı dilerim bloğumda paylaşırım..öyle ya, her an başımıza bir taş düşebilir,karşımıza hiç ummadığımız bir yerde (') çıkabilir :)) Esenlikle...

Çocukluğumun masal kentine belki bakmak istersiniz;
http://izlerveyansimalar.blogspot.com.tr/2011/05/cocuklugumun-masal-kenti-aschaffenburg.html

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Hoş geldiniz,hiç uzatmadınız,dilediğiniz kadar yazın siz,ben okurum.Karadeniz size Almanya'yı hatırlatacak,özellikle doğusu.Rize ve Artvin de varsa gezinizde,hayran kalacaksınız.Ben şimdi size geliyorum,masal kente bir bakayım .

Ayselce örgüler dedi ki...

Oyy bacım sen benim o miss kokuyla büyüdüğümü bilmezsin ama o kokuyu tadanları ben çok iyi anlarım.Sağım solum önüm arkam ağaç ayol ben yeşillikler içinde olan bir batı karadenizliyim :) orta anadolu tarafına yolculuğa gittiğimde o dağlarda gözüm hep ormanı arar bana hep cıplak gelir oraların dağları ovaları ve üzülürüm nasıl eksikler diye.
Canısı hepininzin yayınlarına geç kalabiliyorum ya da kaçırabiliyorum ev buldunuz mu bu sorun halloldu mu inşallah rahatınız iyidir..seni miss gibi çürümüş ağaç kokusu misali öpüyorum.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Ben de seni öpüyorum narinim.Daha bulamadık.Ben Çapi'yi almaya geldim Tğrkiye'ye.Dönüşte Allah kerim.