25 Aralık 2020 Cuma

AY, BU DA BURADA KALMIŞ !

                       Eşim güneşime bir süveter daha ördüm. Eskiden yalvarsam giymezdi, yaşlandı mı nedir , şimdi kendisi istiyor süveter örmemi. Çok oldu biteli, unutmuşum yayınlamayı. Yayına başlık düşünürken, rahmetli Ayşegül Atik’in “ ay, bu da burada kalmış”  repliği geldi aklıma. Allah gani gani rahmet eylesin, çok başarılı bir oyuncu, çok hanımefendi bir insandı, nurlarda uyusun. 

                      Genç arkadaşlar arasında neden bahsettiğimi bilen pek fazla kişi yoktur, o yüzden Ayşegül Hanım’ın oynadığı o ünlü reklamı koyacağım buraya. Ancak önce bu reklamın neden çekildiğini kısaca anlatayım. O dönemlerde, devlet vergi kaçağının önüne geçmek için olduğunu ileri sürdüğü bir uygulama başlatmıştı. KDV adı altında yeni bir vergilendirme yapıyordu. Katma Değer Vergisi denen bu parayı müşteriler alışveriş sırasında ödüyorlardı. Şimdilerde sıradan  bir şey olan, alışveriş sonrası aldığımız yazar kasa fişleri ile, bu KDV uygulaması sonrası tanışmıştı Türkiye. Her alışverişten sonra, mutlaka bu fişleri almamız isteniyordu. Böyle bir şeye alışkın olmayan halka, bu alışkanlığı kazandırmak için, devlet tarafından çeşitli bilgilendirme spotları, reklamlar falan yayınlanıyordu. İşte Ayşegül Atik ve Ali Atik’in birlikte hazırlayıp oynadığı bu reklam da konuya dikkat çekmek için yayınlananlardan biriydi. 

                       Gene genç arkadaşlar pek bilmezler, o dönemlerde, ‘ fişini almazsan şu kadara olur ‘ diye bir kavram vardı. Bizim millete kural mı dayanır ?! Uyanık esnaf hemen bir yolunu bulmuştu fiş vermemenin, dolayısıyla vergi kaçırmanın. Hoş, asıl vergiyi koca koca şirketler kaçırıyordu, devlet küçük esnaf ve halktan vergi topluyordu her zamanki gibi ama o, şu anki konumuz dışında. Neyse efendim, uygulanan KDV tutarını malın satış tutarından düşüp, müşteriye, görece indirim yapmış gibi yapan esnaf, alışveriş sonrası fiş vermiyordu, böylece müşteri daha ucuza bir mal almış oluyor, esnaf da vergi kaçırmış oluyordu. Tabii bunu tespit eden hükümet, karşı atağa geçerek, topladığı fişleri ay sonunda kurumunun muhasebesine teslim eden herkese belli bir miktar parayı geri iade etmeye başladı. Vergi İadesi denilen bu uygulamada, halk fiş topluyor, ay sonunda her bir fiş , özel bir zarfa tek tek kaydediliyor ve muhasebeye veriliyordu. Tam bir çileydi. Hele emekliler üç aylık fişi tek seferde hazırlıyorlardı ki,  bu da tam bir işkenceydi. 

                        Sözün kısası bu reklam, vatandaşa, fişli alışveriş bilincini yerleştirmek için hazırlanmıştı. Buyurunuz;




                         Bu reklamın sonlarına doğru, Ayşegül Hanım, yakasında kalan bir paketi fark  eder ve “ay, bu da burada kalmış” der. Zamanında bu replik çok moda olmuş ve biz gençler arasında, espiri amaçlı sıkça kullanılmıştı. Hoş, bu reklamın pek çok kısmı dilimize pelesenk olmuştu o dönem. 

                            Bu uzun girizgahtan sonra, gelelim süvetere. O da söyle bir şey oldu;











                       Süveterin kol ağızları ve yakasının yapılışında sürekli yararlandığım bir video var. Kendime göre değişiklikler yapıyorum ama genel olarak bu videodaki prensipleri kullanıyorum. Yararlanmak isteyenler için onu da buraya ekliyorum. Hanımefendinin ellerine sağlık, bilgilerini bizimle paylaştığı için teşekkür ediyorum. Buyurun;




Hadi kalın sağlıkla.





30 yorum:

*mehtap dedi ki...

Aman o vergi aide fişleri zamanı neydi, bak hatırladım şimdi. Bankaya girdiğim ilk yıllarda ,emekliler paralarını alabilmek için o vergi iade zarflarını hazırlayıp ,şubelere teslim ederdi. Çuvallar dolusu zarfı tek tek ekrana girerdik. Kabus gibi.Gece yarılarına kadar zarf girdiğimizi bilirim. Ayşegül Atik, allah rahmet eylesin.
Süveter çok şık ,elinize sağlık.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Hazırlayana da, kontrol edene de ızdıraptı vallahi. Sizi düşünemiyorum, o zamanki bilgisayarlarla ne çile çekmişsinizdir. Üstüne yazılacak çok şey var da, içim darlandı, daha çok yazmak istemiyorum 😂😂. Ayşegül Atik, evet ya, nurlarda yatsın, sağlıkla 😍

Adsız dedi ki...

valla mağazadan aldım desen inanırım o derece orjinal duruyor :)

Handan dedi ki...

Aylık değil yıllık hazırlıyorduk yaa, o nasıl bir çileydi.

Nefis bir süveter olmuş. Bence oralar soğuktur da ondan istiyodur :D Biz hâlâ palto giymeye başlamadık :D

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Hoş geldiniz, çok teşekkür ederim.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Doğru diyorsun, son zamanlarda yıllık hazırlatıyorlardı, babam hep bana yıkardı o işi 😂. Biz Aralık başında kar bile gördük Handan 😁😘

Manxcat / KuyruksuzKedi dedi ki...

Ben çok severdim o reklamın repliklerini "Önce alışveriş, sonra fiş", "Bir alışveriş, bir fiş" :)))) Vergi iadesi için de az zarf doldurmadım küçükken. Anneannemin, dedemin, ciciannemin hatta bazen komşuların fişlerini bile ben hesaplayıp doldururdum o iade zarflarını :D

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Ay yoksa sen de mi anneannene ‘cicianne’ diyorsun Kedi? Kardeşlerim ve benden başka birinin cicianne dediğini hiç duymamıştım şimdiye kadar 🤗. Öldürdü o fişler bizi, bir de; şu geçerli, bu geçersiz tek tek ayıklardın, sonra bir geri gelirdi ki, o olmaz, bu olmaz vs vs. Allah’tan bitti gitti 😂

Konumuz Kitap dedi ki...

Ellerinize sağlık, müthiş görünüyor.! 🤩😍

Manxcat / KuyruksuzKedi dedi ki...

Anneanneme değil de başka bir aile büyümüğümüze diyoruz biz :) Ben çıkmaz sokakta büyüdüm. Sokağın tüm çocukları cicianne derdi bizim ciciannemize :) Aslında annemin dayısının eşi. Annemler ve tüm kuzenleri cicianne demişler zamanında. Onlar öyle diyor diye diğer çocuklar da demiş, sonraki jenerasyon da devam etti aynı şekilde. Şimdi bizim çocuklarımız da yine cicianne diyorlar :) "Yenge" sözcüğünü sevmediği için "cicianne" desin çocuklar bana demiş zamanında. Şimdi o kadar çok kişinin ciciannesi ki saymakla bitiremem :))))

Mavinindenizi dedi ki...

Tekrar bu moda geliyor neyseki ,elinize sağlık :)

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

😍

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Çok teşekkür ederim 🤗

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Hoş geldiniz, çok teşekkür ederim.

Bigudili Anne Blogger dedi ki...

Yaziyi dun okudum, bugun tekrar okuma listemden bulup döndüm. Benim çocukluğuma denk geliyor bu dönem. Cok büyük bir salon masamıza vardi o zamanlar. Ya da ben çok küçüktüm de masa büyüğüme gelirdi bilemiyorum. Masanın üstünde fişler durur babam başını bekler, ben karistirir, rahmetli annecigim cay tazelerdi. Eşinize saygılarımızı iletiniz, güle güle kullansın.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Selamınız baş üstüne Bigudili. Hepimizin hayatında iz bırakmış o fişler işte 🤗. Sağlıkla..

deeptone dedi ki...

güneş süveteriiiii iyimiş :)

Kaystros Tyrha dedi ki...

O iş bendeydi:) Ne günlerdi ya. Reklam da çok başarılıydı ama:) Süveter çok hoş, elinize sağlık. Beyefendi güzel günlerde eskitsin:)

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Eveeett, aşkım güneşime sübeteeerr 😘

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Evet ya, Ayşegül Atik nurlarda yatsın. Çok teşekkür ederim bay Kaplan, selamlar.

Bonheur dedi ki...

Ellerinize sağlık. Örgü çok güzel bir şey ben hiç beceremiyorum ama çok özeniyorum. :) Dediğiniz oyuncuyu isminden tanıyamadım ama reklemı izleyince sesinden tanıdım. En Son Babalar Duyar diye bir dizide oynuyordu sanırım. Küçüklüğümde ailemin fiş topladığını hatırlıyorum ama çok küçüktüm o yüzden amacının bu olduğunu daha yeni öğrendim. Türlü türlü uygulamalar oluyor ama izlenen yol aynı demek ki.

minikmini dedi ki...

Süveter yakıyor valla. Çok beğendim, ellerinize sağlık. Ayşegül Atik oyy çok severdim. " En son babalar duyar" dizisinde de harikaydı. Nurlar içinde uyusun.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Öncelikle hoş geldiniz 😀. Evet izlenen yol aynı ne yazık ki 😞. Ayşegül Atik’in gençlik halini tanıyamamanız normal ama ses hiç değişmiyor değil mi, nurlarda yatsın. Sevgiler, selamlar.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Çok teşekkür ederim Minik. Evet yaa, nurlarda yatsın ❤️🙏. Sağlıkla..

Merih'in Atmosferinde dedi ki...

Emeğine sağlık ❤️
Sevdam gene döktürmüş hamarat ellerin.
Güle güle giysin hemşehrim...
Yakışır.

gazetekazan dedi ki...

Kışın Lise yıllarında okula giderken giydim en son süveteri

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Sağol pamuğum, ileteceğim hemşerine 😘❤️

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

🤗 Doğrudur, eşim de yeni başladı zaten giymeye, ya soğuktan, ya yaştan 🤗.

Ra55 dedi ki...

Merhabalar.
Efendim, eşiniz için ördüğünüz süveteri gördüm; modeliyle, renkleriyle çok güzel olmuş, fabrika örgüsü gibi. Elinize, emeğinize sağlık. Eğer eşiniz el örgüsü ile ilgili bir sorun çıkarmıyorsa, güle güle giysin. Şimdi el örgüsü süveter, kazak, hırka gibi giysilerin örgü ilmekleri ne yaparsanız yapın biraz kalın ve kaba düşüyor. Genç insanlar onun için el örgülerini pek tercih etmezler, ancak biraz yaş kemalini bulunca eski hassasiyetleri ortadan kalkar ve artık el örgüsü süveterleri de giyerler. Ben hala giymiyorum. Ancak tezgahta dokunmuş süveter, hırka ve kazak gibi giysileri giyebiliyorum. Bu bir takıntıdır. Eşim de bu nedenle her zaman bana kızar ve dolayısıyla süveter, hırka, kazak gibi giysileri kendine, çocuklarına ve torunlarına örer.

Rahmetli Ayşegül Atik'i biz de ailece çok sever ve sayardık. Gerçekten mükemmel bir tiyatro sanatçısıydı. Cenab-ı Allah rahmetiyle, merhametiyle, mağfiretiyle ve de cennetiyle muamele eylesin. Nurlar içinde yatsın.
Fişle ilgili reklamına gelince, gerçekten bu reklamı seyretmeye doyamazdık, şimdilerde reklamlardan nefret ediyoruz, ama ailece bu reklamın müdavimiydik. Hatırladığım kadarıyla rahmetlik Özal hükümeti dönemlerinde çıkmıştı fiş olayı. Asıl biz tahakkukta çalışan memurlar çekerdik bu fişlerin sıkıntısını. Maaş bordrosunu yaptığınız 300 personel ve öğretmenin vergi iade zarflarındaki fişleri tek tek inceler, iadeye esas olmayan harcama fişlerini çıkarır, ona göre tahakkuk ettirilecek vergi iadesini tekrar zarfın üzerine hesaplar ve işleme alırdık. Emekli olduktan sonra da devam etmişti. Gerçekten bir çileydi bu vergi iadesi olayı. Kaldırdılar da kurtulduk. Yazınızda bahsettiğiniz gibi alış-veriş esnasında esnafın fiş vermemek için ikinci bir fiyat pazarlığı olurdu. O zamanlar da vergi kaçıran çoktu, şimdi de çok. Bu ülkede sadece biz memurlar ve işçiler vergi kaçıramazdık. Neden olduğunu biliyorsunuzdur. Bizlerin tüm hak edişleri, devletin elinin altındaydı. Nasıl vergi kaçırılabilirdi.

Efendim yazınız, geçmişte kalan güzel anılarımızın da bir hatırası ve hatırlatıcısı olarak çok güzeldi. Paylaştığınız yazıyı büyük bir keyif alarak zevkle okudum. Kaleminize ve yüreğinize sağlıklar dilerim.
Selam ve saygılarımla.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Evet haklısınız Recep Bey. Eşim de aynen saydığınız sebeplerden ötürü, elde örülmüş hiçbir şey giymezdi önceden. Fakat son bir yıldır kendisi istiyor. Bunun iki sebebi olabilir; birincisi, burada el örgüsü giysiler kıymetli ve sıkça giyiliyor. İkincisi, şu anda çalıştığı ortam insanların kılık kıyafetlerinin şıklığına değil, rahatlığına önem verdikleri bir ortam. Sanırım eskisi gibi ‘plaza’ tabir edilen bürolarda çalışıyor olmaydı gene giymezdi. Hoş, zaten ben de giymesini istemezdim. Eşimin titri ‘ üst düzey yönetici ‘ olarak geçiyor. Düşünürsek, şık bir takımın içine giyilmiş, kalın kalın ilmekli, el örgüsü bir süveter pek de ciddi bir görünüm vermez. Hatta takımın içine süveter giyilmez bence 🤗. Yani size hak veriyorum, el örgüsü giysiler her ortama uymuyor.
Ayşegül Atik’i tekrar rahmetle anıyorum ben de. Evet Özal’ın icadıydı vergi iadesi. Valla bence göz boyamaktan başka bir şey değildi. Kepçeyle aldıklarını, çay kaşığı ile geri veriyorlardı. Bir de üstüne çile çekiyorduk. O zarfları kontrol edenlerin, ( sizin de yaşamış olduğunuz üzere ), çektikleri de ızdıraptı yani.
Yorumunuz için çok teşekkür ederim Recep Bey, saygılar efendim.