19 Ekim 2014 Pazar

                       BİR DİSLEKTİKİN ANNESİNDEN-DİSLEXİ NEDİR
                       Okulların sınav haftasına girmeye başladığı bu günlerde biraz DİSLEXİ hakkında konuşalım.Ne yazık ki;çok sık görülmesine rağmen,anne-babaların,öğretmenlerin ve malesef çoğu zaman biz doktorların bile cahil olduğu bir durum Dislexi.Bir çoğunuzun ilk kez duyduğunu,bazılarınızın da kulağına aşina geldiğini ancak ne olduğunu anımsayamadığınızı duyar gibiyim.Dislexi, bir tür özel öğreme güçlüğüdür.Dislexik çocuklar çevreleri tarafından sıklıkla,tembel,aptal,yaramaz,ilgisiz gibi sıfatlarla değerlendirilirler.Hekime başvuran ebeveynlerin çoğu da hiperaktivite,dikkat dağınıklığı gibi aslında çocuğun durumuyla ilgisiz tanılar alırlar,hatta gereksiz yere ilaç kullanırlar.Dislexik çocuklar yaşıtlarına oranla,ya normal ya da ileri zekeya sahiptirler.Mekanizması ve neden olan şartlar tam olarak anlaşılamamış olmakla birlikte,beyin yarım küreleri arasındaki elektrik iletisinde bir hata olduğu düşünülmektedir.Bir çocuğa Dislexik diyebilmek için öncelikle zeka testi yapılması şarttır.Test sonucu normal ya da ileri çıkan çocuklar Dislexik kabul edilirler,Daha sonra yapılan ileri testlerle de Dislexinin türü belirlenir.Dislexi okuma,hesap yapma,ifade etme gibi değişik alanlarda olabilir.Zaman zaman ileri sınıflarda olduğu halde okuyup yazamayan çocuklar hakkında konuşulduğunu duymuşsunuzdur.Dislexikler normal yollarla öğrenemedikleri için,kendilerince öğrenme yolları bulurlar,çoğu zaman durumlarının farkında olmadan öğrenim hayatlarını tamamlarlar.Eğer çocuğunuzun zeki,yaratıcı,pratik zekalı olduğunu düşünüyorsanız ama okulda  başarısız oluyorsa, Dislexi yönünden araştırılması yoluna gitmelisiniz.Dislexikler çoğunlukla dağınık,organize olamayan,aynı anda verilen çoklu direktifleri yerine getiremeyen,unutkan,dalgın tiplerdir.Hayal dünyaları zengindir,olaylara bakış açıları farklı olduğundan verdikleri tepkiler de farklıdır.Avrupa'nın bir çok ülkesinde şirketlerin Ar-Ge (araştırma-geliştirme) departmanlarında işe alımlar sırasında Dislexik olmanız tercih sebebidir.Yani Dislexik bir çocuğunuz varsa ,bu üzülecek bir durum değil aslında bir lütuftur.Peki tedavi nedir?İşte bu noktada malesef elimiz kolumuz bağlanmaktadır.Bu çocukların özel tekniklerle eğitilmesi gerekir ancak Türkiye'de bu eğitimi verebilecek kişi sayısı yok denecek kadar azdır.Genelde bu eğitimi vermek psikologlara kalır ancak yetkin olmadıkları için,çocuk ve aile, sadece oyalanmış olur.Psikiyatristler ise eğitim kısmına hiç karışmayıp ilaca yönelirler,sonuç yine fiyasko olur.Bu durumda esas iş ebeveynlere düşmektedir.Çocuğunuz Dislexi tanısı aldığı andan itibaren onun öğretmeni artık sizsiniz.Beraber ders çalışarak hangi alanda problem yaşadığını anlamaya çalışın.Problemi anladıktan sonra aslında çocuğun kendi kendine geliştirmekte olduğu öğrenme yöntemi üzerinde çalışmaya başlayın.Kitap okumak en etkili yollardan biridir.Kelimeleri tek tek parmağınızla göstererek yavaş ve tane tane yüksek sesle beraber okuma yapın.Sabırlı olursanız bir süre sonra yüz güldürücü sonuçlar aldığınızı göreceksiniz.En sıkıntılı Dislexi türlerinden biri de Diskalkulidir;burada çocuk rakam simgeleriyle gerçeklik arasında sıkışır ve rakamlar ona bir şey ifade etmez.Burada iş iyice zorlaşır,hesap yaparken somut nesneleri kullanmanız gerekir,fasulye,nohut,fındık,küçük oyuncaklar,şekerler kullanılabilir.Çocuğunuzun yatkın olduğu alan neyse ona yönelmesini desteklemeniz ileride iş yaşamında başarılı olmasını sağlayacaktır.Bu çocuklar;dil,resim,müzik,edebiyat,tiyatro,moda gibi alanlarda çok başarılı olurlar.Ayrıca bilim adamı olarak da ciddi başarılara sahip olurlar.En ünlü Dislexiklerden bazıları;Albert Einstein,Thomas Edison,Leonardo Da Vinci,Churchill,Tom Cruise,Cher ve daha niceleri.Teşhis için araştırma hastaneleri ve tıp fakültesi hastanelerinin Çocuk Psikiyatrisi bölümlerine başvurmanız yeterlidir.Hepinize sağlıklı günler dilerim.Dr. Sevda Coşkun Şahin

22 yorum:

sakibekılıç dedi ki...

Bu yazı için çok teşekkür ediyorum anlatım açıklayıcı ve anlaşılır uzun suredir araştırmak istediğim bir konuydu ve yetişkinlerde de raslanilan bir durum

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

ben teşekkür ederim,yetişkinler için de bir test yayınlamıştım,ona da bir göz atın dilerseniz.

bücürükveben dedi ki...

Duyardım ama ne olduğunu bilmezdim, Einstein gibi bir fizik dehası disleksi olduğuna göre bu bir hastalık bile değil yahu boşver hiç üzülmesin kızın da, sen de..yani sen doktorsun daha iyi anlarsın, üzülecek bir şey olmaması gerekir, herkes farklı farklı mesela test vardı ya benim erkek yeğenimin yazısı hiç okunmaz çok kötüdür ama kitap okumaktan hiç sıkılmıyor...ben de teyzesi olarak ilkokuldan itibaren toplama-çıkarma akıldan hesap yapma of mazallah yani!!!! Allah dünyaya getirirken "bu kız matematikten bir halt anlamasın" diye özel olarak okumuş üflemiş göndermiş sanki:))hatta ilkokul karnemde öğretmen not düşmüştü matematiğe yardımcı olun diye:))valla üzülme...herkesin yeteneğinin ayrı olduğuna inanırım ben bu dünyada bak sen nasıl güzel dikiş dikiyorsun mesela....ben bir mantomun düğmelerini bir yıl süründürdüm dikmeye üşendim:))geçenlerde diktim:)elime batıra batıra:)))kimi insan resim çizemez, kimi benim gibi toplama çıkarma yapamaz, kiminin müzik kulağı yoktur, kimi de bir şarkıyı iki kere dinlesin yeter...hiç takmasın kızın hiç üzülmesin sen de üzülme..

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

müjdeciğim biz zaten olaya bir hediye olarak bakmayı öğrendik.Teşhisi koydurana kadarki süreç çok üzücüydü.Öğretmenleri ve arkadaşları tembel olduğunu düşünüyordu,psikiyatrist ise dikkat dağınıklığı olduğunu.Ama ben bunların hiçbirisi olmadığını biliyordum.O dönemde kendi çabalarımla testlerini falan yaptırıp koymuştum herkesin önüne.Böyle durumlarda elinde zeka testi sonucu olması hem çocuğu rahatlatıyor hem de arkadaşları ve öğretmenlerinde farkındalık yaratıyor.Kızım ileri zekaya sahip bir çocuk,belgeyi gören arkadaşları o dönem saygıyla karışık bir ilgi duymuşlardı kızıma ve çocuk bir anda popüler olmuştu,kendine güveni geri gelmişti.Dislexide en önemli durum bu,kendine güven.Şimdi takdir belgesiyle eve gelmiş bir öğrenci benim kızım ama çok zorlu bir süreçten geçerek geldik bugünlere.Sınıfındaki normal öğrenen çocuklardan çok daha başarılı,deneme sınavlarında genelde sınıf birincisi oluyor.Yani aslında biz bir armağanla yaşıyoruz ve başardıklarımızla ikimiz de gurur duyuyoruz :))

Handan dedi ki...

Neyse ki sen yakalamışsın ne olduğunu. Zor olsa da güzel bir sonuca ulaşmışsınız.

Taare Zameen Par'ı seyretmiş miydin. Aamir Khan filmi. Bu konuyu çok güzel anlatıyor.

bücürükveben dedi ki...

Maşallah diyorum, gerçekten de öyle, birçok kez televizyonda yüksek zekaya sahip çocukların normal okullarda anlaşılamayıp, üstüne üstlük 'tembel' sanıldığını duymuştum. Neyse ki, senin gibi bir anneye sahip, zor da olsa en güzel şekilde olayı çözmüşsün onlar da utanmışlardır eminim. Sonu iyi bitmiş, gurur duymalısınız ikiniz de. :)

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

:)))

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Aamir Khan bizim adamımız zaten.Bulduğumuz her filmini izliyoruz.Bu konulara da takıntılı,ol iz vell....Harika bir insan,harika bir sanatçı....

Nuray dedi ki...

Günaydın (yeni uyanmadım tabii) ben de o film sayesinde öğrenmiştim bu konuyu,göz yaşları içinde izlemekten bir hal olmuştuk,sonra Aamir Khan bizim de adamımız olmuştu,son favorim de PK filmi ve dine bakışı...Sevdacığım sağol bilgilendirme için canım,Allahtan sen bilinçli bir annesin de güzelce çözümlemişsin ,ve eminim meslek hayatın boyunca da bu durumları daha kolay tespit edip uyarmışsın insanları...Ümit ediyorum ki nerde böyle bir çocuk varsa onu anlayacak olanlar da olsun ,lütfenn....Ben karşılaşmadım öğretmenliğimde ,sınıf öğretmeni bir arkadaşımın sınıfında vardı böyle bir çocuk,önceki öğretmeni onu hiç anlamamış ve üzücü şeyler yaşanmıştı.Benim de bir çalışmam vardı,oyunlarla hikaye okuyordum,okumayı sevdirmek için,bir yıl boyunca gittim o sınıfa ,o zaman tanıdım o güzel çocuğu,yerlere yatıyordu,dinlemiyor sanıyorsun ama o her şeyi biliyordu....al is velllll

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Nurayım,ben eminim ki sen bu konuyu bilmeden önce de böyle bir çocukla karşılaşsan,bu çocukta farklı bir şeyler var diye düşünürdün.Senin tarzın çocukları anlamak üzere kurulmuş çünkü.Hayran olup yıllarca unutamadığımız öğretmenlerimizden birisin işte.Sınıfta kalmak üzere olan bir çocuğuna yaptırdığın ödevi ve kazandığın başarıyı paylaşmıştın geçen sene.Çoğu meslekdaşın,aman bana ne derdi o çocuğa..Tıpkı bizde olduğu gibi sizin meslekte de iyiler hızla tükeniyor ne yazık ki.Dislexisi olan o yavrucağa önceki öğretmeninin davranışı gibi.Bizim sınıf öğretmenimiz hem çok iyi bir öğretmen hem de çok iyi bir insandı.Kızıma teşhisi 6. sınıfta koydum ama ilk okulda aynen anlattığın gibi sıra altlarından topluyordu öğretmeni.Ama bir anne şevkatiyle.Benim pes etmeye yüz tuttuğum zamanlarda o bana moral veriyordu,sadece kitap okutun Sevda hanım,kendiliğinden toparlayacak benim kızım diyordu.Oysa ki dislexinin ne olduğunu ,ben kızıma teşhis koyduktan sonta öğrendi,o sırada kızım artık onun öğrencisi değildi.Sevgili Suna Yıldırım,orta okul boyunca da kızımı yakından takip etti,öğretmen arkadaşlarına durumu anlatmamda destek oldu.Çoğu öğretmen ,hikaye uydurduğumu düşünürken,o öğretmenler odasında yavrumu anlatmaya çalıştı.Ben de inanmayan öğretmenlerimize ,sınav kağıtları üzerinde anlatıyordum neler olduğunu.Hiç unutmam,matematik sınavında bir problem çözümü var ve üç sayının çarpılması gerekiyor.Beliz hepsini alt alta yazmış,öğretmeni üç sayıyı da alt alta görünce toplama yaptığını düşünüp direkt çizmiş çözümün üzerini.Bu arada ,sınav kağıdını incelerken sınıf arkadaşları da yanımızda,hep birlikte bakıyoruz kağıdaçDedim ya,Beliz'in ileri zekalı olduğunu öğrendikten sonra arkadaşları koruyup kollar oldular kızımı.Neyse,çocuklardan biri telaşla bağırdı;'örtmenim öretmenim,Beliz doğru yapmış soruyu ama siz çizmişsiniz,niye çizdiniz kiii'.Baktık gerçekten de o üç sayıyı kafadan çarpmış,sonuç doğru.Sadece yazılışı hatalı.Öğretmenimiz çok üzülüp hemen notunu düzeltmişti ve bundan sonraki her kağıdı büyük bir dikkat ve özenle incelendi Beliz'in.Hem de her dersinin öğretmeni tarafından.Yılmadan her yazılı kağıdını inceledim öğretmenleriyle birlikte,neyi nasıl yapabildiğini,neyi nasıl anlayabildiğini öğrenmek için.Ben bu kadar çabaladıkça tüm öğretmenlerimiz bize destek oldu,mesela daha çok sözlü yaptılar Beliz'e.Sınav kağıtlarını geniş geniş,aralıklı aralıklı,sade görünümlü hazırladılar.Aynı soruları sıkışık düzende yazdıklarında yapamazken,aralıklı ve her kağıda 3-4 soru şeklinde yazdıklarında yapabildiğini farketmiştim çünkü.Anlayacağın yeni bir okula başladığımız her seferinde ,her şeyi baştan anlatıp,her öğretmenini bu durumun bir hikayeden ibaret olmadığına,Beliz'in üstün zekalı ama farklı yollardan öğrenebilen bir çocuk olduğuna ikna etmek için yeniden ve yeniden uğraştım.Bu uğraşı sırasında bir öğretmenin çıkıp da,'aaa Beliz dislektik mi,hiç fark etmemiştim,benim de vardı dislektik bir öğrencim,harikadır onlar.Onlarla çalışmaya bayılırım,Beliz benim gözetimimde artık' demesi nasıl bir armağandır sizlere tarif edemem....

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

ol iz vell derken göğüsünü yumruklar ya,aslında göğüs yumruklamak vücuda mutluluk hormonu salgılamanın yoludur.Yumruklanan bölgede Timus bezi vardır ve yumruklandıkça salgıladığı hormon insanı sakinleştirir ve mutlu eder...

oytunla hayat dedi ki...

Sen güzel bir annesin ♥ O kitabı yazacaksın eminim....
Dislexinin aşağı yukarı ne olduğunu biliyordum, ama bu kadar detayını bilmiyordum...
Bu konuda özellikle öğretmenler özel bir eğitim almalılar bence, fark edebilmek adına...
Her anne senin kadar bilgili ve inceleyici olmayabilir çünkü...

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

sana sonuna kadar katılıyorum,ben hekim olduğum halde çok çaresiz kaldım,çok üzüldüm,çocuğum hırpalandı.Sanırım o kitabı yazmak zorundayım zaten.Ben hekimlik hayatım boyunca başıma gelen hastalıklara hiç gocunmadım,benim ve çocuklarımın yaşadığı her sorunun,benim daha iyi bir hekim olmamı sağlamak için bana gönderildiğini düşündüm.Mesela çocuk astımı ve alerjisinin tedavisi konusunda bir çok uzmana taş çıkarırım,çünkü çocuklarım astımlıydılar ve tedavilerini ben yaptım.Şeker hastalığı ve tansiyon tedavisinde çok başarılıydım ,çünkü ailemde vardı,yine çocuk şekeri konusunda canavar gibiydim çünkü kızımda vardı,böyle bir dolu örnek verebilirim.Ben kendi işini kendi halletmeyi seven,başka hekimlere benim bilgimden fazla bir şey ifade demezlerse güvenmeyen bir tipim.Hiç unutmam,kadın doğumcu arkadaşım şöyle demişti arkamdan;'becerebilse kendi kendini doğurtacaktı ya ,Allah'tan bu işe kalkışmadı '.Zor bir hayat tabii,her şeyi kontrol etmeye çalışmak yıpratıyor insanı.Ama çoğu şey geride kaldı ve bana kattıkları için minnettarım.Neticede o kitabı yazmak zorundayım,hehehehe...

Nuray dedi ki...

Sevdacığım ,can arkadaşım ,canım arkadaşım sen nasıl müthiş bir kadınsın,savaşçısın sen savaşçı...Nasıl etkilendim şu satırları okurken, o yolculuğu mutlaka yazmalısın bence ve eminim bu durumda olanlar için bir rehber niteliğinde olacak yazdıkların ve iyi ki blog açmışsın ve iyi ki tanıştık :))) deniz yıldızlarının hikayesi gibi bir kişiye bile ulaşılsa ve o kurtulsa tamamdır ve o bir kişiyle kalmayacaktır....

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

kendi çocuğumun sorununun ne olduğunu anladıktan sonra pek çok çocuğa ve ailesine yardımcı oldum zaten.Şebnem'e yazdığım gibi bunlar benim daha iyi bir hekim olmamı sağladı.Anne gözüyle yapacağım paylaşım sa çok daha değerli olacaktır diğer annelerin gözünde.İnşallah Beliz üniversiteyi kazansın,yazılacak o kitap :))

EQ dedi ki...

Sevda'cim, kitap yazma fikrini cok sevdim. Dislexik cocuk sahibi, doktor bir annenin yazmis oldugu bir kitap kadar inandirici ve okunmaya deger bir kitap olabilir mi? Kolay olmayacak ve cokk zamanini alacak tabii ki ama bitince cok güzel olacak. Özellikle de kizinin da kendi gözünden birseyler yazacagini belirtmissin, bayildim bu fikre!

Ben cocuk psikiyatrisinde 20 küsür yildir calisan biri olarak, böyle cocuklar da cok gördüm tabii ki. Gerci bizim calistigimiz bölüm 'agir psikolojik travmalar' yasamis cocuklarla ilgili oldugundan,öncelik onlarin bu travmalarinin tedavisi oldugu icin, bu gibi seylerin tedavisine agirlik vermiyoruz.

Öyle bir kitap yazdiginda ilk alip okuyacak kisilerden olacagim kesin.

Ebeveynler icin zaten en önemlisi cocugunun 'rahatsizligi' ya da 'hastaligi'yla ilgili (genel anlamda diyorum) bilinclenmek, dogru bilgi edinmek. Önce bu. Sonra tabii uzmanlardan da yardim alip, dogru davranmak, cocugu dogru yönlendirmek.

Senin doktor olman da cok büyük bir arti tabii, zaten bilincli biri olmanin yaninda.

Merakla bekliyorum canim, öptüm ikinizi de:)

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

ilk yıllarda o kadar çaresiz ve yalnız kalmıştım,o kadar üzülmüştüm ki,kızımın bu durumla baş ettiğini gördüğüm gün yaşadıklarımı yazacağıma yemin etmiştim.Beliz şimdi takdir alan,sınıfının birincisi,deneme sınavlarında genelde sınıf birincisi olan bir genç kız.Bu başarısının tamamı da kendisine ait çünkü 9. sınıftan itibaren kendi başına ders çalışıyor,her hangi bir destek ya da yardım almıyor.Hatta yabancı dil,felsefe gibi derslerde arkadaşlarına hocalık yapıyor.Eminim üniversitede çok çok daha başarılı olacak.Ama bugüne gelirken kat ettiğimiz yol çok acılı ve yıpratıcıydı.Ben iki yönden yıprandım,anne olarak çok canım acıdı,doktor olarak çaresiz kaldım ruhum parçalandı.Çocuğumun ileri zekaya sahip olduğunu ama zekasının kafasının içinde hapsolduğunu bilmek,öte yanda aynı şekilde ileri zekalı ama zekasını kullanabilen diğer bir çocuğa sahip olmak...Nerede hata yaptım da çocuğum böyle oldu diye dövünmek...Hani ALS hastaları var ya,zihinleri sapasağlam ama kendi bedenleri içinde tutsaklar,bedensel hiçbir faaliyet gösteremiyorlar ama aslında oradalar.İşte onlara benzetirdim kızımın durumunu.Okuma yazmayı öğretene kadar kendi kollarımı kemirmiştim hep.Ama olayı çözdüğünde sınıfının en düzgün ve hızlı okuyan çocuğu olmuştu,yaşadığımız mutluluğu anlatmak olası değil.Tabi öte yanda ikizi hep başarılarını gizli gizli yaşamak zorunda kaldı sırf Beliz'i üzmeyelim diye.İki ucu reçelli değnek gibiydi.Hepsi geçmişte kaldı ama izleri ruhumda saplı kaldı.Şimdi başarılarıyla gurur duyduğum boyumca bir kızım ve oğlum var.Her şeyden önemlisi çok saygılı ve iyi birer insanlar,daha ne isteyeyim ki :))

EQ dedi ki...

Harika, bravo gercekten. Evet, daha ne isteyebilirsin ki? Maasallah onlara.

O yukarda saydigin ünlülerin yaninda daha dedigin gibi niceleri var da, bunlardan birtanesi de Isvec kraliyet ailesinin, gecen yaz dügünü olan, ailenin en kücük ferdi olan ogullari, Prens Carl Philip oldugunu da biliyor muydun?:)

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

ay kız bilmiyordum tebi de,o kadar çok ünlü var ki,insanın dislektik olası geliyo ,hihihihi

deeptone dedi ki...

ay evet ya yazmalısın böyle bir kitabı bence de. bilmiyodum hiç. kızın için geçmiş olsun demeli de mi o zaman yaa, geçmiş yani oluyo de mi.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

yok geçmiyo derinim,hastalık değil ki,tedavisi falan da yok,farklı yollardan yapmayı ve öğrenmeyi öğreniyorlar ama hep dislektik kalıyorlar.Mesela bir ay kaç gündür,bir yılda kaç hafta var,haritada yön bulma vs. gibi şeyleri unutuyorlar ya da yapamıyorlar.

DARK_BLUE dedi ki...

İlginç oldu yazınızı okumak.. sağlık bilgilerini okumakla gerçek hayatta birebir şahit olmak çok farklı birbirinden.. bunu, yani öğrenme sürecini aşabilmiş olmanız çok güzel eminim çok sancılı bir süreç olmuştur.. klasik olacak ama kitabınızı görmeyi ben de merakla bekliyorum..