31 Aralık 2020 Perşembe

EN KÖTÜ GÜNÜMÜZ BÖYLE OLSUN

                  Yok vallahi, böyle olmasın. Filmlerde izlediğimiz, böyle bir şey bu yüzyılda yaşanmaz sandığımız distopik dünya, neredeyse gerçek olmuşken, en kötü günümüz böyle olmasın. En kötü günümüz şöyle olsun; 






                          Çapi’nin  boynundaki kolyeyi görüyorsunuz ya, onu oraya biz takmadık. Nasıl yapmışsa, koltuğun yanındaki kitaplıkta duran bu kolyeyi boynuna geçirmiş. Biz gördüğümüzde hem çok güldük, hem çok şaşırdık. Hepimiz olay sırasında odadaydık ama nasıl yaptığını görmedik ve anlamadık. Hani olasılıksızmış gibi görünen bu durum bize umut olsun. Hiç olmaz dediğimiz şeylerin, hayallerimizin, bir gün gerçekleşebileceğinden ümidimizi kesmeyelim. Yeni yıl güzelliklerle gelsin, herkes mutlu ve huzurlu yaşasın, sağlıklı uzun ömürler görsün. 
Yeni yılınız kutlu olsun. 
Ich wünsche euch ein gutes, neues  Jahr. 
I wish you a happy New Year. 





25 Aralık 2020 Cuma

AY, BU DA BURADA KALMIŞ !

                       Eşim güneşime bir süveter daha ördüm. Eskiden yalvarsam giymezdi, yaşlandı mı nedir , şimdi kendisi istiyor süveter örmemi. Çok oldu biteli, unutmuşum yayınlamayı. Yayına başlık düşünürken, rahmetli Ayşegül Atik’in “ ay, bu da burada kalmış”  repliği geldi aklıma. Allah gani gani rahmet eylesin, çok başarılı bir oyuncu, çok hanımefendi bir insandı, nurlarda uyusun. 

                      Genç arkadaşlar arasında neden bahsettiğimi bilen pek fazla kişi yoktur, o yüzden Ayşegül Hanım’ın oynadığı o ünlü reklamı koyacağım buraya. Ancak önce bu reklamın neden çekildiğini kısaca anlatayım. O dönemlerde, devlet vergi kaçağının önüne geçmek için olduğunu ileri sürdüğü bir uygulama başlatmıştı. KDV adı altında yeni bir vergilendirme yapıyordu. Katma Değer Vergisi denen bu parayı müşteriler alışveriş sırasında ödüyorlardı. Şimdilerde sıradan  bir şey olan, alışveriş sonrası aldığımız yazar kasa fişleri ile, bu KDV uygulaması sonrası tanışmıştı Türkiye. Her alışverişten sonra, mutlaka bu fişleri almamız isteniyordu. Böyle bir şeye alışkın olmayan halka, bu alışkanlığı kazandırmak için, devlet tarafından çeşitli bilgilendirme spotları, reklamlar falan yayınlanıyordu. İşte Ayşegül Atik ve Ali Atik’in birlikte hazırlayıp oynadığı bu reklam da konuya dikkat çekmek için yayınlananlardan biriydi. 

                       Gene genç arkadaşlar pek bilmezler, o dönemlerde, ‘ fişini almazsan şu kadara olur ‘ diye bir kavram vardı. Bizim millete kural mı dayanır ?! Uyanık esnaf hemen bir yolunu bulmuştu fiş vermemenin, dolayısıyla vergi kaçırmanın. Hoş, asıl vergiyi koca koca şirketler kaçırıyordu, devlet küçük esnaf ve halktan vergi topluyordu her zamanki gibi ama o, şu anki konumuz dışında. Neyse efendim, uygulanan KDV tutarını malın satış tutarından düşüp, müşteriye, görece indirim yapmış gibi yapan esnaf, alışveriş sonrası fiş vermiyordu, böylece müşteri daha ucuza bir mal almış oluyor, esnaf da vergi kaçırmış oluyordu. Tabii bunu tespit eden hükümet, karşı atağa geçerek, topladığı fişleri ay sonunda kurumunun muhasebesine teslim eden herkese belli bir miktar parayı geri iade etmeye başladı. Vergi İadesi denilen bu uygulamada, halk fiş topluyor, ay sonunda her bir fiş , özel bir zarfa tek tek kaydediliyor ve muhasebeye veriliyordu. Tam bir çileydi. Hele emekliler üç aylık fişi tek seferde hazırlıyorlardı ki,  bu da tam bir işkenceydi. 

                        Sözün kısası bu reklam, vatandaşa, fişli alışveriş bilincini yerleştirmek için hazırlanmıştı. Buyurunuz;




                         Bu reklamın sonlarına doğru, Ayşegül Hanım, yakasında kalan bir paketi fark  eder ve “ay, bu da burada kalmış” der. Zamanında bu replik çok moda olmuş ve biz gençler arasında, espiri amaçlı sıkça kullanılmıştı. Hoş, bu reklamın pek çok kısmı dilimize pelesenk olmuştu o dönem. 

                            Bu uzun girizgahtan sonra, gelelim süvetere. O da söyle bir şey oldu;











                       Süveterin kol ağızları ve yakasının yapılışında sürekli yararlandığım bir video var. Kendime göre değişiklikler yapıyorum ama genel olarak bu videodaki prensipleri kullanıyorum. Yararlanmak isteyenler için onu da buraya ekliyorum. Hanımefendinin ellerine sağlık, bilgilerini bizimle paylaştığı için teşekkür ediyorum. Buyurun;




Hadi kalın sağlıkla.





21 Aralık 2020 Pazartesi

NARDUGAN BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN

                 21 Aralık en kısa gündüz ve en uzun gecenin yaşandığı gün. Kadim Türk Halkları bugünü bir bayram olarak kutladılar yüzlerce yıl. Amaç güneşin yeniden doğuşuna şükretmekti. Bu bayrama Nardugan dediler. Yani gün doğuşu. Seyretmek okumaktan daha kolay, buyurun seyredin. 







Hepinizin Nardugan bayramı kutlu olsun. Yeni doğan gün tüm dünyaya esenlik getirsin. Sağlıklı kalın. 

18 Aralık 2020 Cuma

KİMSİN SEN KİMSİİN, ATIN BUNU DIŞARI !!!!!

                     Bir iki gün önce, sevgili Büşra Bayram-Ivır Zıvır Enstitüsü bloguna geri döndü. Ben de çok severim, takibimdeki blogculardandır. Fakat o kadar uzun zaman olmuş ki bloglarımızdan ayrı kalalı, Büşra anne olmuş, akademik kariyere başlamış falan, hiç haberim yok, birçok ayrıntıyı da hatırlamıyorum onun hayatına dair. Kendisine yazdım, bir özet geçsen diye, o da yazdı sağolsun. Derken aklıma geldi; ulen, sen millete diyorsun da, bakalım millet seni hatırlıyor mu dedim kendime. Dahası aramıza yeni katılan arkadaşlar beni tanımak için bütün bir bloğu nasıl okusunlar değil mi ama? Neticede, kısa bir otobiyografi yazayım dedim. 




         Efenim,bu ben oluyorum. 1969 yılının sıcak bir Haziran gününde, sabah 09:30 da Siirt’ de, ailemin üç kız çocuğunun 2. numarası olarak doğmuşum. Babam ordu mensubu olduğu için hayatımın başlangıcı ve ilk iki yılı bu güzel şehrimize denk gelmiş. Ardından pek çok başka ilimizde yaşadım, büyüdüm. Annem ve babam Karadeniz’in incilerinden Ordu şehrinin bir köyünde doğmuş ve büyümüş iki komşu çocuğu. Babam asker okulundan mezun olunca evlenmişler ve başlamışlar Anadolu’yu gezmeye. Yani anlayacağınız, karışıksız Karadeniz kızıyım. Orada doğmadım, yaşamadım, büyümedim ama nerelisin sorusuna cevabım, tereddütsüz ‘ Ordulu’yum ‘ şeklindedir. Çocukluğumun neredeyse tüm yaz tatilleri köyümüzde geçmiştir ve ben o günleri masal tadında anımsarım her zaman. 


 

Sol baştaki ufaklık ben oluyorum.
 
          Babamın görevi dolayısıyla, ilk okula Ankara’da başlayıp, Bitlis’te bitirdim. Ardından ortaokula Bitlis’te başlayıp, Bursa’da bitirdim. Bu sıralarda babam emekli olduğu için geri kalan hayatım Bursa'da geçti. Bursa Kız Lisesi, ardından Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, derken mecburi hizmet geldi. Düzce Devlet Hastanesi Acil Servis hekimi olarak geçen iki yılın ardından tekrar Bursa’ya döndüm. Bu arada acil serviste yaşadıklarımla ilgili pek çok anımı; bloğumun sağ alt köşesinde göreceğiniz ANILARIM başlığı altında okuyabilirsiniz. Merak edenlere dip not olsun.

            Bursa’da çalıştığım dönemde, bir yaz tatili sırasında eşimle tanıştım. İlginçtir, kendisinin teyzesi annemin alt komşusu olduğu halde, daha önce hiç karşılaşmamıştık. Bunu da bir yerlerde anlatmıştım, bulursam eklerim buraya. 1996 yılında evlendik, 1998’de anne ve baba olduk. Torpilli bir şekilde bir kızımız, bir de oğlumuz oldu. Şimdilerde 22 yaşındalar, Allah herkesin yavrusuna sağlıklı, uzun ömürler versin, her isteyene de evlat hazzını tattırsın inşallah.













           Daha sonraları hayat bizi İstanbul'a savurdu.Ardından emeklilik ve ' hadi bir maceraya atılalım, çocuklarımız dünya vatandaşı olmayı öğrensinler ' diyerek tası tarağı toplayıp Almanya'ya göçtük. Şimdilik buradayız ama sonrasında dönüp köye yerleşme planımız sırasını bekliyor.

       Hayatımın kısa özeti bu. Kalemime Sıkışanlar başlığı altında daha bir sürü anekdot, ayrıntı okuyabilirsiniz.





      Bu tüylü çocuk da, 2013 yılında evlat edindiğimiz kedi oğlumuz Çapi. Kendisi pek çok dikiş yayınımda baş rolde yer alır. 

Kalın sağlıkla, mutlulukla.






11 Aralık 2020 Cuma

YENİ YIL MENİ YIL - YILBAŞI MILBAŞI

                      Bu seneki yılbaşı yayınını yapmadan önce şu eskiyi bir hatırlayalım istedim, buyurun;




                     Efendim, evet Allah’a şükür ( sevgili okuyucu, ben Allah’a inandığım için ona şükrediyorum ama sen neye inanıyorsan ona da şükür olsun ) bir sene daha yaşamak nasip oldu. İnşallah 2018 in son gününde buna benzer bir yazı daha yazabilirim. Yani umarım ömrüm henüz bitmemiştir 😁. Hee, yani neymiş, ömür her an bitebilirmiş. Bırakın yeni yıldı, Noel’ di, zırttı pırttı, yaşamı kutlayın yahu. Yok Hıristiyan geleneği, yok Ahmet dini, yok Mehmet dini, hiçbiri değil yahu biz bir yıl daha yaşayabilmiş olmayı kutluyoruz. Yeni gelen yılı değil, yaşayabildiğimiz yılı kutluyoruz, onu uğurluyoruz. Bücürük ve Ben sevgili Müjde’ miz, benim taktığım adıyla CESUR YÜREK çok güzel bir yılbaşı yazısı yazdı, gidin okuyun, beni yormayın, aynı şeyleri tekrar yazdırmayın. Aşağıda verdiğim linki de okuyun aydınlanın 😁. Sanki hayatının her anını dinsel kurallara göre yaşayıp tek bir yanlış yapmıyormuşçasına lak lak yapanlar, bu sözüm size, bir tarafınızdan element uydurmayın ( bkz. GORA )   Çocuk da yaparım, kariyer de ; süslerim ağaç da, tutarım oruç da 😂😂😂. Efendim, birbirimizi sevelim sayalım, saygılı olalım, eskiden olduğu gibi hangi dinde ne bayram varsa birlikte kutlayalım, biz böyle yaptığımızda çok güzeldik. Aaa, nedir ayol yılbaşı kutlama,ağaç süsleme, hayır ben kutlamazsam sen daha mı dindar olacaksın, cennet sana garanti mi olacak 😂😂😂. Çok reca ediyorum, beraber kutlayalım, vallahi daha iyi hissedeceksin 😂😂😂. Hayır bu şuna benziyor, kendi diyet yaparken başkasının pasta yemesine kızmak gibi oluyor.  Yapmayınız canım, sakil duruyor, komik oluyor.
                     SEVELİM SEVİLELİM, BU DÜNYA KİMSEYE KALMAZ. Valla ben demiyorum, hayır yani diyorum daa, ilk ben demedim 😁😁 Allah rahmet eylesin, YUNUS EMRE demiş ilk.
                     Eeeyy blog dünyasııı, yüreği dünyaya ve yaşama saygıyla dolu olan her kim varsaaa, geçmiş yılınız kutlu olsuuuunnn. Allah ( ya da siz neye inanıyorsanız ) bir yıl daha yaşamayı nasiibb etsiiinn. Seneye bu yazının yenisini, bana yazabilmeyi size de okumayı nasiibb etsiinn. ( Bu noktada sevgili nohut çocuk Fırat; dinimiz amin, süpaneke amin falan der ). Amiiinnn. Ahan da şu linki okuyun, okumayanın gözünde çapak çıksın

http://blog.milliyet.com.tr/yilbasi-nin-tarihcesi-ve-turklerde-agac-gunes-kultu/Blog/?BlogNo=282307


                   Ay hadi dağılalım, mutlu, sağlıklı, yetecek kadar paralı bir yıl geçirelim hepimiz inşallah 🎉🎉🎉

14 Kasım 2020 Cumartesi

BİR PATİK, BİR DE BERE ÖRDÜM

                             Ay yok, yeterince bere, patik görmüşsünüzdür başka yerlerde de, bende de. Bugün, bakııınn, ben neler yaptııımm, günümde değilim ihihihihi. Evet ha bire bir şeyler örüyorum. Konumuz o değil. Ben size biraz daha orman bırakıp kaçacağım, haa biraz da göl. Bu seferkiler biraz daha büyük sadece. Fotoğraflar hepinize esenlik ve huzur versin, ruhlarınızı dinlendirsin. Buyurun; 
















10 Kasım 2020 Salı

SÖYLENECEK NE VARSA SÖYLENMİŞTİ ZATEN

                                






                                        


EY KAHRAMAN TÜRK ASKERİNİN BAŞ KOMUTANI,RUHUN ŞAD OLSUN,ALLAH MEKANINI CENNET EYLESİN.SENİN VE SİLAH ARKADAŞLARININ VE DE CUMHURİYET SAVAŞINDA YOLDAŞIN OLAN HALKIN YÜZÜ SUYU HÜRMETİNE ALLAH ÜLKEMİZİ KORUSUN!!!! 
                        


8 Kasım 2020 Pazar

SADECE BAKMASI YETER

                               Keşke size kokuyu da yollayabilseydim. Şurada daha önce tarif etmeye çalışmıştım, arzu edenler okuyabilir. Sanırım burada yaşamanın en güzel yanı bozulmamış doğayla iç içe olabilmek. Bugün fazla bir şey yazmama gerek yok, buyurun seyredin. Fotoğrafları düzenleyemeyeceğim çünkü Çapi kucağımda yatıyor şu an, mini IPad’le yayın yapıyorum, yazı belirli bir uzunluğa eriştikten sonra, bu cihazda düzenleme yapılamıyor. İdare edin 🤗