9 Mart 2016 Çarşamba

GİZLİ CEP NASIL DİKİLİR

                            Öyle,ben mantonun cebini beğenmedim,gizli cep yaptım,deyip geçmek olmaz tabi ki.Gizli cep nasıl yapılır anlatmak lazım ki,yeni dikiş severler bizim yaşadığımız zorlukları yaşamasınlar.
                             Öncelikle dört adet cep torbası kesiyoruz.İsterseniz hepsini astardan,isterseniz yarısını astardan yarısını ana kumaştan kesebilirsiniz.Genelde yan ceplerde ,cep ağzında açıklık varsa yarısı ana kumaştan yarısı astardan kesilir.Amaç cep açıklığından görünecek parçanın ana kumaş olmasıdır.Yani cep ağzında açıklık yoksa tüm parçalar astardan kesilebilir.Benim kalıbımda gizli cep olmadığı için ben göz kararı bir çizim yaparak diktim cep torbalarını.Bunun için elinizdeki dergilerdeki herhangi bir gizli cep kalıbını da kullanabilirsiniz.Ben alışkın olduğum için elle çizdim.Şekil aşağıdaki gibi olacak,cebi ters çekmişim üstte görünen kenar dikilirken alta gelecek.Yani kısa kenar altta kalacak.




Cep torbalarını diktikten sonra,mantomuzdaki cep yerini belirliyoruz,bunu kalıpta gösterilen cep hizasını kullanarak ya da üzerimize giydiğimizde elimizi rahat sokabildiğimiz cep hizasını işaretleyerek yapabiliriz.Cep torbamızın açıklığı kadar bir yeri manto üzerinde işaretliyoruz.Ben sonradan bu cebe karar verdiğim için o kadar  kısmı söktüm.


cep torbasını yerleştirmenin en kolay yolu bu açıklıktan torbayı sokup iğnelemek





dikiş payları birbirine bakacak şekilde iğneliyoruz.Sonra da teyelliyoruz.Bu yüzden teyellemek çok kolay oluyor,iğne ardı şeklinde bir o taraftan bir bu taraftan teyelleyip tersini çevirdik mi dikişe hazır hale geliyor.Bence bu cep yerleştirmenin en kolay yolu,mantoyu ters çevirip içten yerleştirmeye çalışırken bayağı uğraşmak gerekiyor.Bu yöntemle şip şak cebi dikiveriyorsunuz.


fotoyu büyütüp bakarsanız teyeli nasıl yaptığımı anlayacaksınız,ay acemiler için söylüyorum hemen kızma ayol :)) Bir bu taraftan batıyoruz dikiş çizgisi boyunca iğneyi ilerletip dışarı çıkarıyoruz,tam karşısına gelen yerden tekrar batırıyoruz.


en son olarak da makineye çekiyoruz.Köşe birleşmeleri ilk seferlerde çok düzgün olmayacaktır,canımızı sıkmıyoruz,köşeleri el dikişiyle düzeltiyoruz.Sonuç işte şöyle oluyor;


bir önceki yayınıma bakarsanız,bu şekilde düzgün durması için dikiş paylarını textil yapıştırıcısıyla nasıl yapıştırdığımı da anlatmıştım.
E,hadi kolay gelsin,kalın sağlıcakla.



















7 Mart 2016 Pazartesi

KABAN ETKİNLİĞİ İKİNCİ PERDE-İKİNCİ KISIM ( AY HELE ŞÜKÜR,NİHAYET )

                                    Efendim,ikinci kabanımın ön gösterimini yapmış ve tamamlayınca ayrıntılarını yazacağımı belirtmiştim.Her şeyi hazır kabanı hele nihayet bitirebildim.Üzerimdeki tembellik hat safhada.Yok yok,tembellik değil aslında,eşim güneşimi özledim çok,neyse ki bir iki güne geliyor,gene manik faza geçerim artık.
                                    Kabanın modeli bu yılın burda vintage dergisinden.



bu dergiyi Belçika'ya gittiğimizde  melined Mevlüdem almıştı bana.Bayan Kennedy'nin manto modeli.Ben orjinalindeki gibi dikecektim ama kumaş yetmeyince sağdakini dikmek zorunda kaldım hatırlarsınız.Sağdaki modelde cepler dıştan dikilmiş.Ben de dıştan dikecektim ama mantonun tüm havasını bozduğunu düşündüğüm için gizli cep yapmaya karar verdim.Önceden hazırladığım cep parçalarını gizli cep şeklinde yeniden kestim,aslında manto dikerken tüm cep parçalarını astardan kesebiliriz ama kıyamadım parçalara,pantolon veya etek cebi yapar gibi yarısı astar yarısı ana kumaştan yaptım.Cebi monte ederken de,Mevlüdem'in cep dikimini anlattığı yayınındaki gibi avuç içime ana kumaş gelecek şeklindeki ip ucunu bol bol kullandım.Ayol zor bir şey değil ama niyeyse hep kafa karışıyor.Şimdi,dikenler bilir,gizli cepteki en büyük sorun,kalın kumaşlarda ya da üste oturan modellerde cep ağzının açık kalması ya da astar kısmın dışa sarkmasıdır.Bunu önlemek için cep ağzına incecik makine dikişi geçilir.Bazen de içten bastırma yapılır.İçten bastırmayı sonra göstereceğim,öyle afili bir şey değil de resimsiz anlatamam,anlaşılmaz.Hah işte,mantonun havasını bozmak istemediğim için dıştan dikiş geçmedim.İçten bastırma dikişi geçtim ama yine de istediğim gibi durmadı.Ben de düşündüm düşündüm sonunda bir hinlik buldum.Cebin tüm dikiş paylarını ana parçaya yapıştırdım.Textil yapıştırıcısını icat edenden Allah razı olsun.Bunu da gene Mevlüdem'in blogundan öğrenmiştim galiba.Eskiden kendi kendime dikerken ve bloglardan habersizken bilmiyordum böyle kolaylıklar.




gördüğünüz gibi.Sonuç da şöyle,


Cepler de bitince vatkaları diktim ve astar işine giriştim.Astarı dikmiştim zaten de eklemeye üşeniyordum çünkü bu model klasik manto gibi klapalı değil,yakayla ön patların birleşimi dik açıyla oluyor,insanı deli ediyor birleştirme işi.Neyse ki tam köşe dönüşünü dikmeden az ileriden dikip,aradaki açıklığı sonra birleştirerek işi çözdüm.Bu sefer de etek ucundaki katlama payının olduğu yer bu modelde haliyle çok kalın olduğu için kıvrılmadı içeriye.Ben de üzerine saten biye yapıştırıp işi çözdüm.Sırf bu iki durum yüzünden bitmediydi manto hihihhi.


Nihayetinde bacıma beş liraya aldığım kaşe kumaştan diktiğim manto huzurlarınızdaaaa,









Kalın sağlıcakla.Mevlüdeeee,geçtim mi kız sınıfıı :))



6 Mart 2016 Pazar

BEBEK VE ÇOCUKLARDA YÜKSEK ATEŞ

                                 Öncelikle belirteyim ki,ateş vücudumuzun savunma mekanizmalarından biridir.Vücut, ısısını yükselterek mikropları yakmaya ve yok etmeye çalışır.Enfeksiyon ne kadar şiddetliyse,ateş de o kadar yükselir.Vücut ısısının bu şekilde artması erişkinlerde bir sorun oluşturmazken,bebekler için tehlikeli olabilir.Bebekler yüksek ateşin beyin üzerindeki etkileri nedeniyle havale-nöbet geçirebilirler.Tek sefer geçirilmiş nöbet çok önemli olmamakla birlikte takibe alınmalıdır,nöbet tekrarı halinde mutlaka hekime baş vurulmalıdır.Üç kez nöbet geçirmiş bir bebek epilepsi-sara hastası gibi kabul edilip o şekilde takibe alınır.Beş yaşını doldurduktan itibaren ise ateşe bağlı havale gelişmez çocuklarda.Ancak zaten epilepsi hastasıysa ateş sırasında nöbet geçirebilirler.Yani çocuğunuz beş yaşını doldurduktan sonra ateşlendiğinde havale geçirir mi diye korkmanıza gerek kalmaz.
                                 İbuprofen ( Pedifen,İbufen,Dolven ) ,1 yaşını doldurmuş çocuklarda güvenle kullanabileceğimiz hatta parasetamollerden daha masum bir etken maddedir.Parasetemolün gerektirdiği kadar sık dozlama istemez ,etkisi daha uzun sürer,bu yüzden de vücuda vereceği hasar daha az olur.Ancak 1 yaş altı için uygun değildir.İbuprofen sekiz saatlik aralıklarla günde üç kez verilebilinir.En erken doz aralığı altı saat olarak uygulanabilir.Bu arada ateş tekrarlarsa ve ılık uygulama işe yaramazsa parasetamol ( Vermidon,Minoset,Tylol,Calpol ) verilebilir.Parasetamol altı saatlik aralıklarla uygulanır.Emniyet marjı düşük bir ilaç olduğu için dozlamaya çok dikkat edilmelidir.Aşırı dozda karaciğer hasarı yapabilir.Aşırı doz derken,altı saatlik aralıklardan daha kısa sürede ve günde dört dozdan daha fazla dozda verilmesini kast ediyorum.
                                 Titremeyle gelen ateş genelde enfeksiyon belirtisidir ve etken çoğunlukla bakteriyeldir.Ancak bazı viral hastalıklarda da olabilir.Çocukta pis bir ağız kokusu varsa bakteri düşünülmelidir.Hekime başvurmada kılavuz olabilir.Titreme vücudun kendisini ısıtma çabasıdır aslında.Yüksek ateşte çocuğun elleri ve ayakları buz gibidir.Vücut bu noktaları ısıtmaya çalışır ve titreme mekanizması harekete geçer.Tıpkı üşüdüğümüzde titrememiz gibi.
Yüksek ateşte soğuk uygulama yapılması bilinenin ve tavsiye edilenin aksine hatalı ve tehlikelidir.Yukarıda anlattığım mekanizma nedeniyle vücut kendini ısıtma çabalarına devam edecektir,bu nedenle siz soğuttukça vücut ısıtmaya çalışacaktır.Yapılacak en doğru şey öncelikle ılık ama sıcağa yakın ılık su ile 15-20 dakikalık bir banyo yaptırmak olacaktır.Banyo sırasında baş da ılık suyla ıslatılmalıdır.Bebek ve çocuklarda en çok ısı kaybı baş bölgesinden olur,bu yüzden ateş sırasında başı  ılık suyla yıkamak ateşin düşmesini hızlandıracaktır.Banyo  sonrası ,hafifçe oğuşturularak  güzel bir kurulama yapılmalıdır,böylelikle cilt altı kanlanması hızlanacak ve vücut ısındığına kanaat getirecektir.Ayaklar mutlaka sıcak tutulmalıdır keza eller de öyle.Ayaklar ve eller ısındıkça ateş düşecektir.Çünkü vücut bu uç noktaları ısıtmaya çalışmaktan vazgeçecektir.Çocuğa hafif bir şeyler giydirilmeli ve asla çıplak bırakılmamalıdır.Nedeni hep aynı,vücuda üşüdüğü uyarısını göndermemek.
Tüm bunları yaparken,ateş 38 derece olduğu anda ateş düşürücümüzü de vermiş olmalıyız.Ancak ateşi nereden ölçtüğünüz de önemli.İlerideki cinsel gelişim basamaklarında problem çıkmaması açısından bir yaşından sonra kesinlikle rektal ( popodan ) ölçüm önermem.Ama mecbur kaldığımızda yapabiliriz tabii.Şimdi;koltuk altı 38,ağız içi 38,5 ,yine rektal 38,5 ,kulak içi 38 ,alın 38 derece olduğunda ateş düşürücüsünü verin.İlacı verdikten sonraki otuz dakika içinde ateşin düşmesini bekleyin,bu arada 39 derecenin üzerinde bir ateş söz konusuysa derhal ılık banyo uygulamasına da başlayın.Yarım saat içinde ateş bir derece kadar düşmüşse korkmayın,ateşle baş etmişsiniz demektir.İlaca ve ılık banyoya rağmen ateşte düşme yoksa derhal bir sağlık kuruluşuna baş vurun.
                            Son olarak ,belirttiğim gibi,aslında ateş bir savunma mekanizmasıdır.Vücudun mikropları yakmak için kullandığı bir savaş yöntemidir.Yani aslında iyi bir şeydir.Ancak çocuklarda tehlikeli boyutlara ulaşıp ,bir nevi kendi kendini yok etmeye dönüşebileceğini düşündüğümüz için telaşlanıyoruz.Öncelikle kendinizi ve çocuğu strese sokmamaya ve sakin olmaya çalışın.Onu rahatlatan ortamı yaratın.Ne bileyim,müzik,mor ışık,kitap okuma falan.İnanın işe yarayacak.O soğuk jel paketlerini de bir yerinizi yaktığınızda ya da çarptığınızda kullanın sadece.
                           Efendim bu tavsiyeler yirmi üç yıllık hekimlik deneyimi ve daha da önemlisi on yedi yıllık ikiz anneliği deneyimlerime dayanarak verdiğim tavsiyelerdir.İnşallah işinize yararlar.Kalın sağlıcakla.