23 Eylül 2016 Cuma

PASİF AGRESİF IRKÇILIK

                    Ev arama serüvenimiz azami yavaşlığıyla sürüyor dostlar.Süreç şöyle işliyor;internet üzerinden bir evi beğenip randevu isteği yolluyorsunuz,onlar da size evin ayrıntılarını yolluyorlar.Sonra siz telefon edip evi görmek için randevu istiyorsunuz.En erken bir hafta sonraya randevu alabiliyorsunuz.Bu arada evin başkasına satılmaması ya da kiralanmaması için dua etmeye başlıyorsunuz.Şansınıza ev duruyor olursa,randevu zamanınızda evi görüyorsunuz.Yok anacığım evi görüp beğenseniz de sizin olamıyor henüz , acele etmeyin.Burada işler dediğim gibi ,azami yavaşlıkta yürüyor.Beğendiğiniz evi kiralayabilmek için aday oluyorsunuz ve diğer beğenenlerle yarışa giriyorsunuz.Ayrıntılı bir döküman doldurup,secerenizi verdikten sonra ev sahibiyle mülakata giriyorsunuz.Artık,mülakatı kim geçerse evi o tutuyor.Biz henüz mülakat aşamasını göremedik.Çünkü evler biz görene kadar gitmiş oluyor.Kiralık ev sayısı,tam anlamıyla ,bir elin parmaklarını geçmiyor. Hadi satın alalım diyorsun,zaten az sayıda olan evlere ulaşma şansın olmuyor çoğunlukla.Şimdiye kadar dört ev görebildik,üçü çok eskiydi ve okula uzaktı.Son gördüğümüz ev için de ,aday adayı pozisyonunda,mülakata kabul edilmeyi bekliyoruz.İşte tam bu noktada ,pasif agresif ırkçılığa nasıl uğradığımızı anlatmak istiyorum.Bir kere internet sitesi sadece Almanca,bir elimde sözlük,ne yazdığını anlamaya çalışarak ev arıyorum.Sonra telefon aşaması geliyor,karşı taraf İngilizce biliyorsa iletişim sağlayıp randevu alabiliyorum.Ancak Almanca konuşmayan birinin uygun zamana randevu alıp ,evi kaçırmama şansının çok düşük olduğunu söyleyebilirim.Genelde nazik davranıyorlar fakat geçen gün konuştuğum emlakçı kadın suratıma telefonu kapattı mesela.Bizim asla yapmayacağımız bir davranış şekli bu.Türkiye'ye gelen hiç bir yabancı misafirimize,Türkçe bilmek zorundaymış gibi davranmayız biz.Hangi dili konuşuyorsa o dili bilen birini arar buluruz ve mutlaka yardımcı oluruz.Hangi ülkeden geldiğine bakmaksızın,misafirimizi baş tacı ederiz.Bu kişi politik olarak aramızın iyi olmadığı bir ülkeden de gelse,biz onu insan olarak değerlendiririz,ülkesine değil kendisine bakarız.Türkiye'nin her köşesinde bu böyledir,yabancıya yardımcı olmak bizim geleneğimizdir.
                      Devam edeyim,sizin İngilizce olarak istek gönderdiğiniz mail 'e ,cevap Almanca olarak geliyor.Be mübarek,İngilizce yazdığıma göre,demek ki Almanca bilmiyorum,leylekle tilki hikayesindeki gibi,ne halt etmeye bana Almanca yazıyorsun?Yok,Almanya'da olduğuma göre Almanca bilmek zorundayım,yahu ben zaten senden çok istiyorum Almanca öğrenmeyi.Bir kere senin dilini ,sana olan saygımdan dolayı öğrenmek istiyorum zaten.Ama bu peşin hüküm vermeler,sorgusuz infazlar bir Avrupa ülkesine hiç yakışmıyor ve çok sakil duruyor.Tam bu noktada dil kursuna kayıt olurken yaşadığım bir olayı yazayım.Yarı yaşımdaki kızcağız ,güzel bir İngilizceyle konuşuyor ancak Alman aksanı yüzünden onu takip etmekte biraz zorlanıyorum.E,normal hayatımda da sürekli İngilizce kullanmadığım için akıcılığım paslanmış.Yazışmalarda rahatım ama konuşurken özellikle Alman aksanı beni zaman zaman zorluyor.Neyse,geldiğimiz ülke falan konuşuldu,evrak dolduruyoruz,gene tüm evraklar sadece Almanca basılmış,kız bana sordu;ülkenizde hiç okula gittiniz mi,diye.Laann,bu sorunun normal hali;hangi okulu bitirdiniz,olmalı.Güldüm,ben doktorum dedim.Türkiye'nin gözlerindeki hali nasılsa artık,okul okudun mu diye sorabiliyor çocuk bana.Ama kızmıyorum,kızamıyorum,haklılar,dışarıdan görüntümüz tas tamam böyle.Tanıdıkları Türkler'in çoğu eğitimsiz,kılık kıyafet Arabik,hatta artık bizim kırsalımızda bile olmayan tarzada giyinen bir sürü Türk var burada.Asla hor görmüyorum ancak yaşadığın yere uymak zorundasın.İnsanların alışkın olduğu bir yaşam tarzı var ve sen onların gözüne soka soka,ben böyle yapacağım ,diyorsun.Elbette kızıp,dışlarlar.
                        Mezun olduğumdan beri ,iş dışında hiç kullanmadığım ünvanımı ,burada her yazışmada ve her görüşmede kullanmak zorunda kalıyorum,Mesela,suratıma telefonu kapatan kadıncağızla Almanca bilen bir dostumuz görüştü randevu almak için;bu yaştan sonra İngilizce mi öğreneceğim,uğraşamam demiş önce.Yüzüne telefonu kapattığınız hanım bir doktordur denilince de çark etmiş,işte şöyle oldu,böyle oldu falan filan,şu tarihte randevu vereyim,bilmem ne...Anlayacağınız,Türk olduğumuz için bize randevu bile vermeyen,pasif agresif bir şekilde ırkçılık yapan bu hanım,doktor olduğumu öğrenince randevuya layık görüyor bizi.
                        Tekrar söylüyorum,bir açıdan bakınca kızamıyorum haksızca uğradığım bu pasif agresif ırkçılığa.Ancak diğer yandan,insan haklarının,demokrasinin beşiği olan,öyle olduğunu iddia eden bir ülkede;insanların öncelikle nereden geldiğinize değil,kim olduğunuza bakacaklarını düşünüyorsunuz.Aslında resmi makamlardaki tüm işlemlerimizde,tam da son ifademdeki şekilde muamele gördük.Herkes son derece nazikti ve yardımcı olmak için çaba gösterdiler.Sanırım eğitim seviyesi yükseldikçe ,demokratik olma seviyesi de artıyor,tıpkı bizde olduğu gibi.
                          Şimdilik bende durumlar böyle,kedimi özledim,çocuklarımdan birini geride bırakmışım gibi hissediyorum,evcil hayvanı olanlar beni anlarlar.Kuru şeyler yemekten içimiz kurudu,domuz yemekten korktuğumuz için ( keşke hak yemekten de bu kadar korksak ! ),hazır tavuk şinitzel yemekten artık aramızda gıdaklayarak anlaşıyoruz,sözün özü;biraz bunalmış durumdayım.
                           Kalın sağlıcakla....
                          

42 yorum:

oytunla hayat dedi ki...

Bozma moralini hiç arkadaşım. Çok güzel bir ev seni bekliyor bir yerlerde ben buna eminim.

O kadını bana gönder, surata telefon nasıl kapatılırmış gösteriyim ahahahaaa :)) Ya da dur biz ona bir Türkiye tatil paketi gönderelim, görsün alasın bizi azıcık...

Önyargılarımızı kırmaya başladığımız an herşey daha güzel olacak ♥
Öpüyorum seni doktorcum, çok özledik seni...

bücürükveben dedi ki...

Ah be kızım, kendinize bu yaştan sonra eziyet ettiniz :((( hani yeminle dönüp gelseler keşke diyorum:( ne çekeceksiniz bunların kahrını? :( kendi başıma gelmiş gibi empati yapıp, üzüldüm ve ben olsam geri dönerdim o yüzden duygularımı saklamadan, sansürlemeden yazdım. Moralini bozmak için değil asla...:(
Kolay gelsin eğer hala orada yaşamakta ısrarlıysanız:)

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Şebom,ben de özledim sizi çk,Ama kafa rahat olmayınca yırum falan yapamıyorum,Şöyle başlıklara bakıp kaçıyorum.Kusura bakma olur mu?Moralimi bozmuyorum da,kedimi çok özledim bir tek.Şu Almanca kursuna başlayaım hele,üç ay sonra görecek onlar beni.Altı ay sonra ortalama bir Alman seviyesine gelirim,bir yıl sonra üst düzey eğitim elmış Almanlar'la sidik yatıltırıyor olurum.Nihahahahaa,daha tanımıyorlar beni 😜😜😜

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Müjdem,hayatım boyunca zor işler çekti hep beni.Bunları yaşadıkça daha da çok istiyorum başarmayı.Bir yola çıkınca dönmek yok bizde,lastik patlarsa yürüyerek gideriz.Eşimin işi burada,en önemlisi çocuklar gerçek bir üniversitede,gerçek bilim adamlarından ders alacaklar.Yaşadıklarımız abartılacak şeyler değil aslında.Bir tek Çapi'den bu kadar ayrı kalmak zor geliyor bana.Gerçi onu daha önce getirme şansımız yoktu,Türkiye'den çıkabilmesi için ayın 20'sini beklememiz gerekiyordu.Bir hafta kadar gecikmiş olacağız eğer bu hafta ev bulursak.Bakma sen bana,kedimi getiremediğim için bu kadar sıkıntılıyım,diğer şeyler çok önemli değil.

Gökçe dedi ki...

Bu kadar beklemenin sonu çook güzel olacak ama, eminim. Bozma moralini. Çapi hissetmiştir geride bırakılmadığını, kediler dehşet!
Sen bir seneye kalmadan yereli olursun oranın, sonra bak bakalım yapabiliyorlar mı sana ırkçılık falan. Ve dediğin gibi, oralarda almanca bilmeden bilmem kaç yıldır yaşıyo olmakla övünen insanlar varken, önyargıları anlayışla karşılayabiliyorum:))

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Aynen Garficiğim,kızamıyorum insanlara,haklılar.Ve inşallah Çapi hissetmiştir dediğin gibi 😘

Handan dedi ki...

Bizim gibi her kuralın esnediği bir ülkeden tüm kuralların titizlikle uygulandığı bir yere gitmek zaten insanı çarpar, üzerine bir de abukluklar. Ama ben eminim sen hepsine gününü göstereceksin. Ve harika bir eviniz olacak. Az kaldı. Tez olsun kolay olsun demiyosun baaak :)

DARK_BLUE dedi ki...

Almanların ırkçı olduğunu duymuştum ama bu zamanda hala böyle bir durum yaşanması kulağa tuhaf geliyor.. Gerçekten kolay gelsin..

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Aslında en çok da kuralcılıklqrını seviyorum Handan,ben kurallar konusunda takıntılı bir tipim,o konuda sorun yaşamıyoruz.Biliyorum ki kurallar herkes için aynı,içim rahat.Ama işler inanılmaz yavaş yürüyor,geleli bir ay oldu ,gelir gelmez baş vurduğum halde hala banka kartı gelecek.Biz Türkiye'de acele yaşamaya alışmışız,insan hayatını hiçe saymışız bunu görüyorum burada.Mesai sati bitti mi iş bitiyor.Çok doğru ve yerinde bir davranış biçimi aslında.Buna da alışacağım ve tez olsun,kolay olsun Handancığım,eğer de ben Sevda'ysam te buraya yazıyorum,üç ayda konuşup anlaşmaya başlamazsam namerdim,hihihihi

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Ya,aslında kızmıyorum,kızmamak da lazım,adamların ülkesinde yaşayıp kafana göre hareket edersen,senden sonra gelenlere düşman edersin.Dış politikamız da malum,herkesle düşman olduk,Türkiye'yi Afrika'da ya da Arabistan'da sanan insan sayısı o kadar çok ki.Balık baştan kokmuş,dışarıda bizi temsil edenlerin çizdiği tabloya göre muamele görüyoruz,

Merih'in Atmosferinde dedi ki...

Geçecek az kaldı,formaliteler seni bıktırmaz tahmin edebilirim.
Ancak hareket halinde ki otobüs şoförüne kızıp kafasına şemsiye ile zınk diye şoförü tepeleyen,yolcu ile aynı otobüsde de olabilirdin.
Şanslı İstanbul'lulardansın canımmmmm.Öpüldünüz...

Calimero dedi ki...

Gıt gıt gadak gıt gıdak gıdak! Meali, Kız sen neleri başarmışsın, onlara günün mü gösteremeyeceksin? Sen iyisi mi bir kaç kuş, bir kaç böcek daha işle. İğneyi kumaşa batırırken de onlara batırdığını hayal et, bak nasıl rahatlarsın:D

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Heheheh,tutmayın beniiiii

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Kız aslında başladım yeni bir işlemeye ama,ev konusu bir de Çapi aklıma takıldı,işleyemez oldum.Halbuki terapi oluyorsu bana,dur yarın alayım elime gene,iyi dedin.

Ayselce örgüler dedi ki...

Kraliçem Allah yar ve yardımcın olsun çekmeyince erilmezmiş inşallah zorlukların yakında son bulur....aklıma gelmişken yazayım türk elçiliğine baş vurup yardım alma gibi bir şansınız olamaz mı...
Ahh bacım kendi ülkemizde yabancı olduk ki el memleketin de yabancılık çekmek normal aşılmayan zorluk olmaz yeter ki sağlığınız iyi olsun...çapiyi özlemeni anlıyorum çünkü firuze 1haftadır yok kaçtı bir daha da gelmedi diye blogumda Hatice ye yazdım bugün 10dk. olmadı camdan bakarım ki benim kızım geldiiii sevincimi anlatamam meğer yavrularından firar ediyormuş bunu anladım ama 3erkek yavruyu sahiplendirdim bana dişi olan kaldı şimdi bu yavrusuna da uzak durup eve yanaşmıyor nasıl ayıracağım ikisini bilmiyorum ayyy senin derdin sana yetiyorken uzattım seni çok seviyor ve öpüyorum dualarımdasın.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Oy narimiiimm,aklım alındı bir haftadır yok deyince.Hatice abla uğurlu insan,kim bilir içinden ne dedi de Firuze döndü eve.Kendi bebesini biye istemiyor ki acaba?Kardeşimin kedisi yavruladığında iki tanesini vermediydi kimseye,taa bir yaşını geçene kadar analarını emdilersi.Anne de durumdan çok memnundu.Firuze öteki yavrularını aramaya çıkıyor olmasın sakın.

Mevlude Turk Topal dedi ki...

Insallah en kisa zamanda butun sorunlarin biter, rahata erersin. Ama dil ogrenince irkcilik yapmayacaklar sanma. Yapmasalar Nedim'e ve doktor olan kardesine yapmazlardi. Damarlarinda var irkcilik. Okula gittin mi bolumunde, hah dedim ayni burasi. Banada sordulardi ayni soruyu dil kursuna baslarken. Hatta, basin niye acik, korkmuyormusun boyle gezmeye demislerdi. Turkiye'nin imaji Iran'dan bile kotu bunlarin gozunde. Siz simdi benim pazilarimi bile ozlemissinizdir, hatta en cok Baha ozlemistir :)))))

Yurdagül Çelik dedi ki...

Yazınızı okuyunca Almanya'ya doktoraya giden eski sevgilim aklıma geldi.O da ingilizce biliyordu ama ısrarla almanca konuşuyorlardı onunla.Çok sıkıntı yaşamıştı.Dilerim siz de kısa sürede uyumlanırsınız.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Amin Mevlüdem,kızamıyorum ki adamlara,dışarıdan gördükleri Türkiye imajı bu,zaten Türkiye'nin yarıya yakınında böyle,haklılar.Biz en çok seni,sonra Nedim abiyi,sonra da pazıları özledik.Valla burnumda tütüyorsun,akşamları yaptığımız kız partilerini de özledik,her oje sürmede seni anıyoruz Beliz'le.Baha pazısızlıktan iğne ipliğe döndü,bir daha geldiğimizde koltuk falan kırmaz artık 😜😜😜😜 Evimizi bir bulalım,hemen çağıracağım seni,hem de en az bir haftalığına,hiç anlamam,gezcez biz 😘😘😘

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Ekimde dil kursum başlıyor ,bundan sonrasını onlar düşünecekler artık,dil bildikten sonra kimse benimle baş edemez,az biraz çenebazım,haksızlığa hiç gelemem 😜

burcu dedi ki...

Çapi ne zaman gelecek? Bir haftalığına Ankara'ya gittim, aklım hep köpeğimdeydi, nitekim o da hasta olmuş. Epilepsi olduğu için psikolojisini sağlam tutmaya çalışıyorum. Hollanda'da yaşayan kuzenim var orada da ev muhabbeti aynen dediğin gibi. Hatta çıkarken beyaza boyanma şartı varmış. Bir ton formalite, genele baktığımızda bu disiplin işe yarıyor bizde faturasını ödemeden kaçan mı ararsın, evi harap eden mi? Umarım en kısa zamanda yuvadan, kucakta Çapi ile bir yayın yazarsın.

aronpera dedi ki...

bizim okuma yazma bilmeyen köylümüz bile ülkesine gelip ev arayan, hele de bunları eşi ve çocukları için yapan birine sırt çevirmez.. gel biz sana ev bulana kadar evimizde misafir ol bile der.. medeniyetin beşiği doğudur.. bunlar sadece kendini düşünen bencil insanlar.. allah gönlünüze göre versin.. iyi insanlarla karşılaştırsın.. çok kızdım..

Büşra Bayram dedi ki...

Merhabaa :)

Öncelikle yeni hayatınızda başarılar dilerim. Yurt dışına giden her arkadaşım "Ordayken söylenmeden edemiyorduk ama gözünü toprağını seveyim Türkiyem" diyorlar. Ben çıkmadığım için bir şey söyleyemeyeceğim fakat, genel anlamda oradaki insanların başka insanları ayrıştırması, itelemesi ve dışlaması söylenir durulur. Bizde ise bilmeyen, turist, tanımadık bir insan varsa ona yardım etmek için elimizden geleni ardımıza koymayız. tabii öyle yapınca, öyle birşeyler bekliyoruz fakat maalesef istediğimiz gibi olmuyor..

gelelim Alman kültürüne. Almanlar nefret ederler ingilizce den. ingilizce öğrenmezler bile. bildiğiniz öğretilmez ingilizce. öylesine, tamamen gereksiz bir ders gibi okutulur. bizdeki gibi önemli değildir onlarda. zaten hitler psikolojisinin hala hakim olduğunu biliyoruz. almanlar üstün ırk ve sizler de oradaysanız onların dilini konuşmak zorundasınız. bir alman yazarla iletişime geçtiğimde tamamen Türkçe mail atmıştım. Sonuna da ingilizce yazmak istemediğimi, ırkçılıklarından haberdar olduğumu ve benim de aynı hisleri paylaştığımı gösterme adına Türkçe yazmak istediğimi söylemiştim. adam spam atar, cevap vermez bile demiştim fakat gitmiş bir Türk arkadaşına çevirtip, harika bir cevap yazmıştı. Hem almanca, hem türkçe :)

Sanırım iyileri de var bu Almanların. Almanya'nın neresindesiniz bilmiyorum ama Berlin'e gezmeye giden annem tek kelime Almanca bilmeden 3 hafta kalmıştı. Çok da mutluydu, çünkü herkes Türk'tü, Türk olmayanlarla da anlaşabildiğini iddia ediyordu. orada elinizi sallasanız Türk'e çarpar diye bir atasözü bile var :)

gelelim Almanya'da yaşayan içler acısı Türkler'e. Ya da hiç gelmeyim, moralim bozuluyor. :)

Allah size sabır, kolaylık versin. Valla büyük cesaret bunca yıl sonra kalkıp oralarda yaşamaya karar vermek. Keşke benim eşimde eşiniz gibi kalkıp gelse bir yerlere. Hayalim hep finlandiya. bakalım hayırlısı :)

ÖRGÜÇANTAM-Hatice yazıcı dedi ki...

Firuzeye evin yolunu gösteren Rabbim çapi yi de annesine kavuşturacaktır kısa zaman da. Ayselimmm gözün aydın soru yazmıştım cevabı buradan aldım:))))

ÖRGÜÇANTAM-Hatice yazıcı dedi ki...

Sadece bir an önce olsun istediğin için (haklı olarak) sana zor gelmiştir bu safha. Keşke bu kuralcılığın yarısı Ülkemizde de olsa sıcak kanlılığımızla birleştirip cennet ederdik şu memleketi:)))
Terör belası da yıldırdı insanları ve yıllardır gerçek anlamda Ülke tanıtımlarımız yapılmıyor bizler hakkın da düşündüklerini kırmak ancak birebir merhabalar başlayınca olacaktır kuzum.
Sen enerjini düşürme ve hep güzeli çağır en güzel ev benim olacak diye düşün mutlaka olur.
İlk kahveni içerken de beni yanın da say:))) kocaman öpüyorum canım benim attığın her adım güzel kapılara açılsın inş

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Ev bulur bulmaz Türkiye'ye gelip alacağız Çapi'yi.Kaldığı yerde hakimiyet kurmuş,kırıp geçiriyormuş diğer kedileri.Normalde inanılmaz sakin ve arkadaş canlısıdır.İlk kez bu kadar uzun süre ayrı kaldık sanırım o yüzden agresifleşti,birilerine söyleyince yadsıyorlar ama hayvanların da psikolojisi bozuluyor,anlatamıyorsun,deli diye bakıyorlar.Umarım köpeğin iyidir.Normalde kendi ülkemizde de 'onlar' kategorisinden işlem gördüğümüz için çok rahatsız olmuyorum davranışlardan ben,kuralcılık en sevdiğim yönü buranın.Biliyorum ki kural hiç kimse için esnemiyor ve haksızlığa uğramıyorum.İnşallah yazacağım o yazıyı kucağımda Çapi ile.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Amin canım,amin.Kültür farklılığı deyip geçiyorum ben,pek kafama takmıyorum.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Sevgili Büşra,ne yalan söyleyeyim,gözünü sevdiğim Türkiyem,lafını eskiden olsa derdim ama şimdiki hali için diyeceğimi sanmıyorum.Adam kayırmacılık,rüşvetçilik,bizdensin-bizden değilsincilik,kadına her türlü şiddet,hayvana eziyet,vs vs.....Bunların yanında eğitimin ve sağlığın ulaşılmazlığı,kuralların hiçe sayılıp sürekli hak yenmesi,bak yazdıkça nefret ettim gene.Hele eğitim ve sağlıktaki uygulamalar.Anladın sen demek istediklerimi.Hiç Almanca bilmeden senelerce yaşayabilirsin bura,gerçekten çok Türk var.Çoğu da İngilizce konuşuyorlar aslında.Genel olarak kibar davranıyorlar ancak o kadar kötü örnek görmüşler ki,ön yargılılar.Kaldı ki,ülke politikamız içler acısı durumda ve tüm Avrupa Türkiye politikasından ve liderlerinden nefret ediyor.Haliyle o nefret bizlere yansıyor.Sen iyice cesur davranıp,Beyaz Zambaklar Ülkesi'ni istiyorsun.O kitabı okumadıysan oku,Beyaz Zambaklar Ülkesinde.Finlendiye yoktan var olmuş bir ülke,hayranlık uyandırıcı yöntemleri var yönetim ,sağlık ve eğitimde.Ancak alıştığımız iklimden çok farklı.Mutlaka bir kaç yıllığına da olsa gitmelisiniz Büşracığım.Biz çok kapalı bir ortamda yaşıyoruz,dünyaya vakıf değiliz.Oysa Avrupa tüm halklarıyla kaynaşmış durumda ve bu onlara eğitim,kültür,sağlık gibi alanlarda pek çok ilerleme sağlıyor.Yani dünya vatandaşı olmak kazım,ülkenin içine tıkılıp kalınca deve kuşu fibi oluyorsun.Damat beye selam söyle,öyle kızımızı alıp,köşeye çekilip oturmak yok 😀

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Amin ablam,inşallah.İlk kahvemi senin için içeceğim,ilk çayımı da Siyah Kuğu'ya söz vermiştim.

destino dedi ki...

Yazınızı okudum ve gerçekten bu zamanda hala böyle şeyler yaşanması beni çok üzdü. Allah yardımcınız olsun, gönlünüzden geçenden daha da güzel bir ev sizin olsun inşallah... Lütfen kendinizi de üzmeyin :)

Türkan dedi ki...

Farklı kültür , farklı dil işinizi zorlaştırıyor elbette , Mesleğin ve ülkene göre itibar artabiliyor ama ülkemizde de öyle . Eskidenmiş yardımseverlik , koşullara göre ülkemizde de ev bulamayan doktorlar var ,nasıl mı? İlçemizin kaymakamı fetodan tutuklanınca lojmandan çıkmakta kalan doktor eşi çok zor bulmuş. Kimse evi kiraya vermek istememiş . Ondan öncede Süriyelilere karşı olaylar olmuştu . İş yerleri evleri taşlanmıştı . Her ülkenin iyisi kötüsü vardır , inşallah iyi insanlarla karşılaşırsınız.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Çok teşekkür ederim güzel dileklerinize 😀

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

İşin içine feto falan girince ev bulamamıştır kadıncağız tabi.Suriyelilere gelince,ben aşı yapmak için sokak sokak gezerken bol bol şahit oldum,mesleği ve geliri olanlar gayet füzel semtlerde ve evlerde oturuyorlardı.İşssiz güçsüz olan kişi nereli olursa olsun ev bulması zor.Burada yaşadığımız şeyse direkt yabancı olduğumuz için ev bulamamamız.Yani burada paranız olsa da işe yaramıyor Türkan hanımcığım 😳😀

destino dedi ki...

Rica ederim :)

siyah kuğu dedi ki...

Her şey güzel olacak sende bu azim bu sabır bu hırs varken sen başarırsın başaramayanlarıda çekeleye çekeleye başarmasını sağlarsın evinide bulacaksın eminim her şey güzel olacak pozitif enerjiler yolluyorum buradan kucak dolusu...

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Sağol kuğu,inşallah olacak,ara ara sabrım azalıyor işte 🤗

DARK_BLUE dedi ki...

Aslında yorum attıktan sonra bu konu kafamı kurcaladı biraz düşündüm okudum savaştan sonra mecburen iş gücü gerektiğinden türkleri almışlar bir nevi kullanmışlar ama verilen ayrıcalıklar kendi ırkından fazla olunca doğal olarak nefret oluşmuş.. yanlışınız şuanki suriye muhabbetinde de.. okullarımıza onlara öncelik veriliyor hastanelere ücretsiz gidiyorlar vs.. bizim birkaç yılda gözümüze batmaya başladı :)

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Şöyle bir fark var,burada vatandaş olarak herkes eşit haklara sahip.Kimse öncelikli veya ayrıcalıklı değil.Türklerin ayrıcalığı veya daha fazla hakkı yok.Vatandaşlık almamış herkes de göçmen statüsünde aynı hakları paylaşıyor.Bizde ise her hangi bir yasaya dayanmadan sadece Suriyeli'lere ayrıcalık veriliyor.Başka hiçbir yabancının böyle hakları yok.Hatta Türkler'in de sağlık ve eğitimde bu tür ayrıcalıkları yok .Haliyle kızıyoruz.Suriye muhabbetindeki yanlışımı anlayamadım.Meslek sahibi,işi gücü,geliri olan Suriyeliler bizim gibi yaşıyorlar.Ancak işssiz olanlar kötü şartlarda yaşıyor.Ne yazık ki üreme hızları da Türkiye ortalamasının çok üzerinde.Üreme hızı,teknik bir terim,yanlış anlaşılmasın,doğum hızı da denir.Bu durumda kendisine zor bakan aile gittikçe büyüyor ve sağlık düzeyi de gittikçe düşüyor.Yıllarca senede iki ya da üç kez,sokak sokak,apartman apartman gezip çocuk felci aşısı yaptık doktorlar ve hemşireler.Yağmur çamur,soğuk,açlık çektik.Cumartesi-oazar dahil çalıştık.Karşılığında fazla mesai ücreti ya da izin de alamadık.Öyle yerlere girip çıktık ki,çoğu erkek tek başına giremez.Köpekler tarafından kovalandık.Kendi araçlarımızı kullandık,zaman zaman araçlarımız zarar gördü.Daha neler neler.Sonunda 2011'di sanırım çocuk felcinden arındırılmış ülke sertifikası aldık.Sonra ne oldu biliyor musun,Suriyeliler kontrolsüzce Türkiye'ye alındı ve hoop,biz yeniden aşı için sokak gezmeye başladık.Ama bu sefer nerede ya da kaç tane olduğunu bilmesiğimiz bir bebek ve çocuk avına çıktık.Dedektif gibi Suriyeli aradık.Ne hikmetse saklanıyorlardı.Belediye,kaymakamlık ,muhtarlar nerede kaç tane Suriyeli olduğunu bilmiyorlardı.Bulduklarımızı aşılıyorduk,bir sonraki aşı için fittiğimizde ya bulamıyorduk,ya da eve yeni bebekler eklenmiş oluyordu.Anlayacağın toplum sağlığı açısından büyük bir risk oluştu.Haliyle bu kontrolsüzce çoğalan ve üretime katkısı olmayıp bir de ,biz başbakanın misafiriyiz deyip otobüse bilet atmak şstemeyen,bakkala para vermek şstemeyen,kavga çıkaran vs vs davranışlarıyla çevrelerini rahatsız eden topluluğa tepki oluştu.Heosi mi böyleydi,hayır tabiki.İşte bu noktada Almanya ile ayrışıyoruz,biz hepsine aynı davranmıyoruz.Üstelik parası pulu olana değil,insan gibi saygılı olana saygılı oluyoruz.Dediğim gibi ben Almanlar'a hak veriyorum,hepsinin aynı olmadığını da söyledim,kızmadığımı da 😀

Nuray dedi ki...

Valla Sevdacığım,burdaki görüşlerine katılıyorum,ülkemizdeki haksızlığı,hukuksuzluğu,yobazlığı,bağnazlığı,okumamayı,insana,insan sağlığına önem vermemeyi,insan eğitimine önem vermemeyi ve daha neler neleri hatırladıkça sinir oluyorum,bu sene o kadar mutsuzum ki,ve de umutsuzum şu yaşananlar of off offf...Valla Almanlara da hiç kızmıyorum,kızamıyorum köyde kentte ne kadar işsiz parasız eğitimsiz insan varsa gitmiş Almanyaya,okuma yok eğitim yok,cehalet tavan ,,nasıl tahammül edilir yaaa...Komşularım da orda yaşıyorlar ve neler ne hileler yaptıklarını anlatıyorlar,ve ordaki yaşam kalitesinden o kadar memnunlar ki,her laflarının başı Almayada şöyle Almanyada böyle..Ben de isterdim yaşamayı valla,en çok istediğim devletin halkını düşündüğü,önemsediği bir ülkede yaşamak...

Nuray dedi ki...

Sevdacığımm kolaylıklar diliyorum canım :)

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Ahh Atatürk diyeceğim,sen anlarsın zaten Nurayım.Sosyal devlet böyle bir şey işte.Yalnız burada yaşayan Türkler'in yaptıkları hileleri,çevirdikleri dolapları görsen .....Bir de marifetmiş gibi anlatıyorlar değil mi?Yahu,bir yerde yaşıyorsan,oranın kurallarına uymak zorundasın değil mi?Yok,illa kuralları delip geçecekler.Eğitilemez hayvanlar gibiler.Sürü psikolojisi içinde,baştaki koyun nereye fiderse oraya doğru koşuyorlar.Buradaki en büyük sıkıntı,Türk toplumu içindeki eğitim seviyesinin düşüklüğü dedi bir Tğrk emlakçı.O yğzden,yeni nesil okusun istiyoruz,gelenlerin de sizin gibi eğitimli insanlar olmalarını şstiyoruz,dedi.Anlayacağın,yavaş yavaş eğitimli bir halk olmanın önemini kavramaya başlamışlar ama çoğunluğu bir cemaate üye ve klanlar halinde yaşıyorlar.Haliyle bu tür ayrışmış bir yaşama alışkın olmayan Almanlar'a tuhaf ve ğrkütücü geliyorlar.Yine de burada olmak güzel çünkü bikiyorum ki;kimse sıramı kapmaya çalışmayacak,kimse trafikte beni tacşz etmeyecek,devlet dairesinde torpil olmayacak,sınavda kayırmacılık yapılmayacak,vs vs.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Çok sağol Nurayım,çoğu gitti azı kaldı.