25 Temmuz 2016 Pazartesi

HAYDİ DIM TISS,ANILAAARR ANILAAARR

                    Güç bela hastanedeki görevime başlar başlamaz nöbet listesine yazıldım.Tabi herkeste bana karşı bir ön yargı oluşmuş,nedenini bir önceki yayınımda yazmıştım.İki uzman ,bir kaç tane de pratisyen hekim olarak gögüs hastalıkları kliniğini döndürmeye çalışırlarken bir eksik doktor sorun olmuş tabi.Beni gören,benden doktor olamayacağı tezinin en güçlü savunucusu olup çıkıyormuş arkamdan arkamdan.Neyse ilk nöbetimi devraldım,arkadaş uyardı,gece yarısı Ayhan Özdemir kontrole gelir,sakın ortalarda görünme diye.Prof.Dr Ayhan Özdemir o zamanlar Bursa Yüksek İhtisas Hastanesi'nin başhekimiydi.Nur içinde yatsın,o da hakkın rahmetine kavuştu bir kaç yıl önce.Kendisi zamanında kalp damar cerrahisi hocamdı,çok sert görünüşlü,sert konuşan,asan kesen bir hocaydı.Öğrenciliğimde hiç sorun yaşamamıştım kendisiyle,hekim olarak da sorun yaşamayacağıma inanıyordum.Bir noktayı daha açıklayayım,Bursa Yüksek İhtisas Hastanesi binası daha önce bizim okul binamızdı.Yani Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ydi.Çok değil iki üç yıl önce öğrenci olarak nöbet tuttuğum binada bu kez doktor olarak nöbet tutacaktım.Değilik bir hissiyat...
                      Ben nöbeti devraldıktan sonra,diğer hekim arkadaşlar gece geri çağrılma endişesiyle ayrılmışlar hastaneden.Hele uzmanımız Öznur abla,bu kız bu işi hayatta kıvıramaz,diye diye gitmiş.Ne bilsinler tek hekim olarak,personelimle birlikte,bir bayram nöbetinde üç yüze yakın hastanın üstesinden geldiğimi.Nöbet gayet sakin geçiyordu,klinik nöbetinden ne olacak,hastaların teşhisleri belli,tedavileri belli.En fazla bir iki hasta fenalaşır siz de müdahale edersiniz olur biter.Ara da bir de hastane aciline sizinle ilgili bir hasta başvurursa konsültasyona çağrılırsınız,hepsi bu.Ben nöbetlerde uyuyamam,sevmem hazırlıksız yakalanmayı,vücudum nefes alsın diye uzanırım ama uyumam.Uzatmayayım acile gelen bir hasta için konsültasyona çağırdılar.Hastane ihtisas hastanesi olduğu için acilde asistanlar var.Şimdi düşünün,kalp damar cerrahisi ihtisası yapmakta olan bir asistan bir pratisyenden konsültasyon istiyor.Yani ona akıl danışıyor,yani kendisi teşhis koyamadığı için ne  olduğunu pratisyene soruyor.Asistan hekim,bir kaç yıl sonra uzman olacak hekim demek.Statü olarak pratisyenden üstün yani.Ülkemdeki acı gerçektir bu,pratisyen hekimler bir şey olamamış,bir şey bilmeyen hekimler olarak algılanır.Oysa gelişmiş ülkelerde ,özellikle de İngiltere'de pratisyen hekimlik çok önemsenen ve değer verilen bir hekimlik alanıdır.Hatta İngiltere'de pratiyen hekimlik ,uzmanlık alanıdır.Son yıllarda eğitim kalitesindeki düşüş,özel tıp fakültelerinin açılması gibi sebeplerle hekim kalitesinin düştüğü doğrudur.Pratisyen hekimlerin çoğunluğunun kendilerini geliştirmediği de doğrudur.Uzmanlar arasında da yetersiz hekimler çoktur ama pratisyenlerinki kadar göze batmaz.Velhasılı kelam hastanedeki asistan hekimler göğüs hastalıkları sorunu olan hastalarını biz pratisyenlere danışırlardı.Aynı zamanda da,acile gelen her türlü solunum sıkıntısı olan hastayı göğüs kliniğine yatırmak isterlerdi.Acile inip hastayı muayene ettim,hasta Pulmoner Emboli geçirmekte olan bir hastaydı.Pulmoner embolide asıl mesele kalp kaynaklıdır,akciğer damarının emboliyle tıkanması sonucu hasta solunum sıkıntısı yaşar.Hemen gereken tedavisini yaptırıp hastayı kalp damar cerrahisi kliniğine almalarını söyledim.Asistan mırın kırın etti hastayı almak istemedi,ben ısrarla hastanın onların hastası olduğunu ve verdiğim orderla ( tedavi şeması ) tedavi etmelerini söyleyerek acilden ayrıldım.Asistan arkamdan ,"birazdan Ayhan hoca gelecek,ona siz anlatırsınız"diye seslendi.Buyur buradan yak,arkadaşım hocanın gözüne gözükme demişken,şimdi bir de hasta meselesi çıkmıştı ortaya.O zamanlar da,Ayhan hoca göğüs kliniğini istemezmiş hastanesinde.Neyse ben kliniğime geri dönüp gece vizitimi yaptım ve nöbetçi doktor odasına çekildim.O arada da kendi uzmanımıza telefon açıp klinik ve acildeki hastaları rapor ettim.Bir saat falan sonraydı,klinikten koşuşturmaca sesleri geldi,ne oluyor diye koridora çıktım,hemşirem telaşla "Ayhan hoca geliyor,aman doktor hanım odanızdan çıkmayın,çağırırlarsa ben haber veririm,hoca hepimize gıcık" dedi.Ben durur muyum,içimdeki isyankar hemen baş kaldırdı," burası benim kliniğim,benim yetki alanım,hoca geliyorsa buyursun gelsin" dedim,koridorda dikilmeye başladım.Birazdan klabalık bir doktor ordusu en önde rahmetli Ayhan hocamla birlikte koridorun ucundan göründüler.Ben de onlara doğru yürüyüp ," iyi geceler hocam,hoş geldiniz,ben öğrencilerinizden doktor Sevda " dedim.Ayhan hocam sert bir insandı ama öğrencilerini severdi ve hekimlere karşı saygılıydı.Bir süre karşılıklı sohbet ettik,bir ihtiyacım olup olmadığını,klinikteki hastalarımın durumunu falan sordu,sonra "bize bir hasta yatırmışsın,aferin evladım doğru teşhis,güzel tedavi,hadi hayırlı nöbetler " deyip ayrıldı.Ben dahil herkes şaşkın bakışlarla arkasından baka kaldık.Ertesi gün hastanede efsane olmuştum.Bahekimim,uzmanım,pratisyen arkadaşlarım,hemşirelerim , herkes bana başka gözle bakar olmuştu.Nihayet dış görünüşümün onlarda bıraktığı asi kız izlenimi , yerini saygıdeğer,bilgili meslektaş ile yer değiştirmişti.
                          Eveett,bu günlük de bu kadar,kalın sağlıcakla.

17 yorum:

bücürükveben dedi ki...

Önyargılı davrananlar ne güzel mosmor olmuşlar:))))çok hoş Shakespeare'in dediği gibi sonu iyi biten her şey iyidir. :) bayılıyorum anılarına bolbol yaz. Bunlardan ne güzel bir anı kitabı olur aslında. Öptük Bücürük'le:)

Nil dedi ki...

Ne demiş rahmetli Einstein amcamız: " önyargıyı parçalamak , atomu parçalamaktan zordur."
Mekanı cennet olsun.

Kalem Kuklası dedi ki...

Vay be ablama bak sen :)
Harikasın, dış görünüşe göre ön yargılı yaklaşılmamalı bence de insanlara. Bunun en güzel örneğisin :)

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Ben oldum olası ön yargılara maruz kalırım,alıştım artık.Hatta insanları şaşırtmak hoşuma bile gidiyor.Aslında hep hayalimdi kitap,hatta çok sevgili arkadaşım edebiyat öğretmeni ve yazar Sacide Çobanoğlu yaz şu kitabı diyor,bakalım kısmet.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Heheh,amin,bilim adamları gitmeyecekse cennete kimse gidemez zaten 😀

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Sağol kuklamu,günümüz insanları tüm dünyada özellikle de bizim gibi ülkelerde ön yargılarını aşmadıkça dünya iyi bir yer olamayacak.

Calimero dedi ki...

Ön yargılarla mahkum ettiğimiz o kadar çok insan var ki... Ön yargıları kırabilen senin gibileri çok az :)

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Oy teşekkürler,bir zaman feys aleminde dolanan bir paylaşım vardı;el alem diye bir örgüt var,çok tehlikeli diye.İşte o el alemin demeleri kafamızı öyle bir dolduruyor ki,ön yargılarımızın ediri oluyoruz.

oytunla hayat dedi ki...

yine büyük zevkle okudum anılarını asi doktorum benim :)))
Şekilciyiz maalesef, şekilci değilim desem de kendime çimdik atmadığım zamanlarda bende yapıyorum. Farkındayım bunun. Allahtan farkettiğim zaman hemen bilinçaltımı yönlendirebiliyorum kızım Şebo kendine gel diye :))

Daha önce söylemişmiydim hatırlamıyorum ama Feraye Sünev Çokgürses anılarını Bacak arasından Türkiye adlı bir kitaba aktarmış bende zevkle okumuştum. Ki konu olarak kısıtlı bir alandan bahsedince bazen tekrar düştüğü olmuş ama yine de keyifliydi. Senin gibi şenlikli bir kadın bu anılarını kitaba dökecek hoplaya zıplaya okuruz vallahi :)) Sen bu konuyu bir daha düşün bacım :)

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

O kitabı duymuştum ama okumadım.Yazacağım sonunda galiba,ön hazırlık gibi bunlar işte.Calimero'ya yazdığım cevabı okuduysan,o örgüt varya,elalem ne der örgütü,onu yok etmeden kurtulamayacağız ön yargılarımızdan.Hepimiz yapıyoruz,ben de senin gibi kendimi uyarıyorum,hiç yakıştı mı bana diye.

Merih'in Atmosferinde dedi ki...

Önyargı ve en önemlisi de KISKANÇLIK ;
Bu duygudan insanlar arındığı zaman ancak,meslektaş ve hemcinslerinin,başarısından,mutluluğundan gurur duyar.
İçselleştirir,toplumsal mutluluğa ancak dönüştürebilir. (Ütopya da olsa,tek hayalim.)

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Ah ne güzel hayal,benim de hayallerimden biri ama ne çare diploma cahilliği almıyor,kıskançlığın en önemli sebebi de cahillik

deeptone dedi ki...

eveeet sana bir anı roman yakışır artık :)

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Aaa ayol yazdıracaksınız bu gidişle zaten 😍

Adsız dedi ki...

Anılar yazılarınızı keyifle okuyorum. O dönemki dış görünüş konusuna çok atıfta bulunuyorsunuz bir gençlik fotoğrafı da ekleseniz yazıya çok tatlı olur :)

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Evet aklımda foto koymak,yakında yayınlayacağım 😀

Adsız dedi ki...

Fotoğraflar geldi :) Kısa & koyu renk saç çok yakışıyormuş!