13 Nisan 2016 Çarşamba

İNANIYORUM-İNANIYORSUN-İNANIYOR/İNANMIYORUM-İNANMIYORSUN-İNANMIYOR

                           Din nedir diye hepimiz açıktan ya da gizli gizli düşünürüz.Din,benim gözümde,tek başına gelip,tek başına ayrıldığımız dünyada,bize hainlik etmeyeceğine koşulsuz inandığımız, sığınabildiğimiz tek kavramdır.Bizi bizden çok seven ve kollayan bir varlık olduğuna inanmak ,korkularımızı,yaşadığımız zorlukları,felaketleri ona havale edip çözüm beklemek yaşamaya devam etme çabasındaki en büyük sığınağımız olur çoğu zaman.Tek başına kaldığımızı hissettiğimiz anlarda iç sesimizle içimizdeki varlığıyla konuşup destek isteriz yaratıcıdan.Tam bu noktada,peki ateistler ne yapıyor dediğinizi duyar gibiyim.Öncelikle şu " ateist " terimine bir açıklık getirelim.Ateist,toplumda sıklıkla yanlış bilindiği üzere,ateşe tapan şahıs anlamına gelmez.Ateistler herhangi bir şeye tapmazlar zaten,onlar her türlü inanç sistemini reddederler.Teizm dinle ilgili ,inanmakla ilgili kavramları temsil eden bir terimdir,inanmayı savunur.A teizm ise,inancın karşısında durur ve dini reddeder.Teizm sözcüğünün başındaki "a" harfi ona olumsuzluk anlamı katan bir harftir.Tıpkı, mevcut-namevcut gibi.
                         Konumuza geri dönelim,ateistler ne yapıyor demiştik.Ben ateist olmadığım için bu konuda tam bir bilgiye sahip değilim ancak tanıdığım ateistlerden yola çıkarak ,onların inananlara oranla daha güçlü olmak zorunda kaldıklarını söyleyebilirim.Sıkıntınızı yansıtabileceğiniz bir varlığa sahip değilseniz ve ölseniz bile gideceğiniz daha güzel bir yeriniz olduğuna inanmıyorsanız,tüm gücünüzle bu dünyadaki yaşama tutunmaya ve hayatta kalmaya çalışıyorsunuz.Öte yandan,eğer inanan bir insansanız;inanmanın,arkanızda o gücü hissetmenin de bir bedeli var.Verilen görevleri yapmazsanız gideceğiniz yer bu dünyadaki acılarla kıyaslanmayacak kadar kötü bir yer.İşte bu aşamada karşımıza Deizm çıkıyor.Deistler,din olgusunu reddediyorler fakat bir tanrının var olduğuna ve tüm evreni yarattığına inanıyorlar.Ancak evreni yarattıktan sonra onunla işinin bittiğine ve artık evrenle ilgilenmediğine inanıyorlar.Bu durumda,ceza süreci işlemeden ,rahatça inanma lüksüne sahip olunuyor bir nevi.Ama burada da ne kadar dua etseniz de karşılık alabilme olasılığınızı yok etmiş oluyorsunuz zihninizde.Öyleyse panteist olalım,doğa işini normal akışında yürütsün ve biz doğaya uyalım,böylece sıkıntıya düşmeden rahat yaşayalım derseniz,bir şey beklemediğiniz ve sizden bir şey beklenilmeyen bir inancınız oluyor.Burada tanrı,doğanın kendisidir,siz doğayı bozmadıkça yaşamınız yolunda gider,olabilecek kötü hadiseler,doğanın yok edip yeniden yaratma sürecini işlettiği için ve doğada hiçbir şey öylesine yok olmayıp geri döndüğü için ,kötü olarak algılanamaz,sadece yeniden var oluşu temsil eder.Yok ben bunların hiç birinden tatmin olmadım derseniz,agnostik olursunuz.Kendinizi inanan ya da inanmayanlardan;inanmak ya da inanmamak kavramlarından soyutlar ve " tanrı,ne vardır ne de yoktur diyemem " diyerek kendinizi olayın tamamen dışında tutup,yaşayıp göreceğiz halinin keyfini çıkarabilirsiniz.
                           Gördüğünüz gibi ,inanmak da,inanmamak da bu kadar karışık ve zorken;inanıyorken tanrıyla ilgili zihnimizde beliren ama düşünmemizin bile yasak olduğu sorulara cevap verebilmek ya da alabilmek hepten zor.Şu anda dünya üzerinde inanılan pek çok din var olmakla beraber,üç büyük din tüm dünyayı şekillendiriyor.Musevilik,Hıristiyanlık ve Müslümanlık.Bilmem dikkatinizi çekti mi,yazdığım ilk iki dinin adı inandıkları peygamberin adından kaynaklanır.Musa-Musevi,Christ-Christian (İsa-İsevi).Müslümanlık ise tek bir peygamber üzerinden değil,tüm peygamberlerin kutsallığı üzerinden inanılan bir dindir.Yani,Yahudiler ve Hıristiyanlar diğer peygamberleri ve dinleri reddederken,Müslümanlar bu iki dinin de peygamberini kutsal kabul edip,her iki dini de hak din ilan eder.İslamiyet'e göre Hıristiyanlık da,Musevilik de Allah tarafından yollanmış hak dinlerdir ancak geçerliliklerini yitirmişlerdir.Musevilik,Hıristiyanlık'ın gelmesiyle ve Hıristiyanlık da Müslümanlık'ın gelmesiyle geçersiz kılınmıştır.En azından Müslüman inancına göre bu böyle ifade edilmektedir.Neticede İslam inancına göre, bu üç büyük dinin tamamı aynı tanrı tarafından indirilmiştir.Kuralları neredeyse aynıdır,ibadet şekilleri farklıdır.Üç büyük kitabın üçünde de temel kural iyi insan olmaktır.Her üç dinde de iyi insandan kast edilen ve beklenenler kutsal kitapları yoluyla anlatılmıştır.Şekilsel ibadet dışındaki neredeyse tüm kurallar aynıdır.Ve her üç dinde de koşulsuz teslimiyet ön görülür.Soru sormak yasaktır,hele tanrının varlığını veya kurallarını sorgulamak kişiyi dinden çıkarır.Tüm dünya yaşamı öteki dünyayı kazanmak üzerine şekillendirilmelidir,dünya bir sınav yeridir.Yüzyıllardır bu üç dinin yetkili ağızları inananlarına bunları dikte etmektedir.Oysa ki dinlerin gönderiliş amacının az bir kısmı öteki dünyayla ilgilidir.Dinlerin asıl amacı,dünya düzenini sağlamak,insanların eşit koşullarda dünya nimetlerinden faydalanmalarını ve aynı haklara sahip olmalarını garanti altında tutmaktır.Dinler ,hükümdarlıkları,zümre egemenliklerini,üstün ya da aşağı insan kavramlarını yani özetle günümüzdeki kapitalist zihniyeti reddeder.Yani dinlerin dünyaya getirdiği kurallara göre,krallar,imparatorlar,kölelik,hükümdarlık,diktatörlük,şeyhlik gibi kavramlar yasaktır.Tek bir hükümdar vardır o da tanrıdır.Tüm kullar eşittir,biri diğerinden üstün veya daha yetkili olamaz.Yetki tanrınındır.Hal böyle olunca,bu aşırı sosyal düzen insanların çıkarlarına ters düşmüş ve dinin bu dünya yaşamıyla ilgili kısımları en az seviyede anılırken,neredeyse tüm söylemler öteki dünyaya yönelik olmuştur.ne yazık ki bu üç büyük dinin üçünde de böyle olmuştur.Din,güzellikleri ve mutluluğu sağlaması gereken bir kavram olmaktan çıkıp,insanların sürekli öteki dünya ile tehdit edilip,korkutulduğu,birilerinin çıkarına hizmet eden bir kavram haline gelmiştir.
                         Bunların ışığında,kendi inandığım dinle ilgili biraz yazayım şimdi.Küçüklüğümüzden itibaren bize dikte edilen şey,asla soru sormamamız gerektiği ve bizim aklımızın bazı şeyleri algılamakta zorluk çekeceği için bize açıklama yapılmadığıydı.Yani Allah'ın yaptıklarıyla ya da varlığıyla ilgili soru sormak zinhar yasaktı.Bu şekilde öğretildik ve büyütüldük,bizler Allah'ı sevmekle görevliydik ama o bizi belli başlı şeyleri yapmazsak sevmeyecekti.Mesela,gece sakız çiğnemek ve tırnak kesmek en büyük günahlardandı.Domuz eti yemek,erkek kıyafetleri giymek,vücut hatlarını belli eden kıyafetler giymek,erkeklerle konuşmak acayip günahtı.Kadının saç tellerinin özel bir durumu vardı,eğer başını örtmezsen,görünen her bir tel ahirette yılana dönüşecekti.Namaz kılmayan ve oruç tutmayan zaten dinsizdi.Çocukluğumda dinle ilgili bildiğim ana kurallar bunlardı.Bunlara dikkat ettiğim sürece benden iyi Müslüman yoktu.Gerçi bu temel kurallardan bazıları kafamı karıştırıyordu,gece yemek yiyebiliyordum ama sakız çiğneyemiyordum,bu kural kitaba nasıl girmişti.İslamiyet geldiğinde sakız henüz icat edilmemişti ki....Erkeklerle konuşmak günahtıysa alış-veriş,okul,misafirlik vs gibi şeyler nasıl yürüyecekti??Kadının saçları niye çok önemliydi,erkeğin de saçı vardı,madem bu kadar kötü bir şeydi,neden kadınların saçı vardı??Büyüyüp din kurallarının bunlardan ibaret olmadığını,çok daha ciddi ve yapılması zor kurallar içerdiğini öğrenene kadar aklım pek karışıktı.Büyüyüp ana kuralın iyi insan olmakla ilgili olduğunu kavradığımda din esas anlamını bulmuş oldu bende.Dinin şekilsel kuralların yerine getirmek çok zor görünmüyordu,esas zor olan kalben yapılan ibadetlerdi.Hak yememek,yalan söylememek,haram paradan uzak durmak,dedikodu yapmamak,iftira atmamak,büyüklenmemek,herkesi eşit görmek,herkese eşit davranmak,tarafsız olmak,böbürlenmemek,alçak gönüllü olmak.....Allahım,bu görevler çok zorlu görevlerdi.Ama iyi bir Müslüman olabilmek için bunları yapmalıydım ve zaten hepsi de inandığım değerlerdi.Ancak dinin şekilsel kısımlarının büyük bölümü kafamı kurcalamaya devam ediyordu.Mümkün olduğunca şekilsel ibadeti de yapıyordum.Koşulsuz teslimiyeti kabul etmiştim ancak kafama yatmayan şeylere de cevap arıyordum.Ne yazık ki kaynak sıkıntısı vardı,cevaplara ulaşmak mümkün değildi.Bir çoğumuzun çocukluğu ve ilk gençlik yılları böyle geçmiştir eminim.
                          Bundan on -on beş yıl öncesine kadar inancımdan ve kurallardan neredeyse emindim.Aklımdaki soruları, daha sonra gittiğim yerde sormak üzere saklıyordum.Ancak son yıllarda ülkemde ve dünyada Müslümanlar'ın çizdiği tablo,inandığım dinin kurallarına o kadar  aykırı görünüyor ki,ciddi olarak inanç sorgulaması içindeyim.Dinin emrettiği her türlü yasağın,üstelik de din adına çiğnenmesi beni dehşete düşürüyor.Allah'ın adıyla bağıra bağıra,Allah için,Allah'a inanan insanları öldürenler bu yetkiyi nereden alıyorlar diye soruyorum.Dini korumak adına yaptıkları için yetkili olduklarını söylüyorlar,yahu öldürdüğün adam da Müslüman,senin dinine karşı bir tehdit yok ki,üstelik insan öldürmeye sadece savaş halinde izin vermiş Allah.Tek bir izin hali var,vatanını korumak.Dinine doğrudan bir saldırı olmazsa yani seni dininden vazgeçip başka bir şeye inanmaya zorlamadıkları sürece din adına da insan öldürmeni yasaklamış.Sonra,yalan söylemek,iftira atmak her halükarda büyük günahlardan sayılıyorken dört bir yanım yalan.Hırsızlık,açlık halinde bile yasakken dört bir yanım hırsızlık,vs vs.Hal böyle olunca inancım ciddi yara almış durumda.Tam bu noktada,Müjdeciğimin sorularına bağlıyorum yazımı.Allah bunca kötülüğün yaşanmasına nasıl müsaade ediyor?Allah miniminnak bebeğin tecavüzden ölmesine nasıl seyirci kalıyor?Allah kötü insanların cezasını vermek için neden öteki dünyayı bekliyor?Allah iyi insanların acı çekmesine neden izin veriyor???Bu sorular aslında bir çoğumuzun ortak soruları.Cevap vermekte ve almakta başarısız olduğumuz sorular.Din yetkilisi birine sorduğunuzda verilen cevap,bizim külli irademizin bu olayları kavramaya yetmeyeceği,şeklinde oluyor.Cevap veremedikleri yerde,sus kafir olursuna bağlıyorlar işi.Yahu ben kafir olmak istemiyorum ki,kafir olmak böyle acı içinde yaşamaktan kolay.İnanman olur biter,kafam rahat olur.Oysa ki ben inanmayı seçiyorum ama anlamak da istiyorum.Çocuğum bu soruları sorduğunda dinimi savunmak,sebeplerini anlatmak istiyorum.Kendimi ve onu ikna etmeye ihtiyacım var.Fakat bu sorular o kadar zor sorular ki, hali hazırdaki bilgilerimle altından kalkabileceğimi sanmıyorum.Bundan da gocunmuyorum çünkü bu işin ilmini-bilmini yapmış kişiler de bu sorulara cevap veremiyorlar.
                          Bu noktadan sonra kendimce yapabildiğim açıklamalardan bahsedeceğim.Doğru bulanlar ya da bulmayanlar olacaktır.Hatta öfke duyanlar da olacaktır.Öfke duyanlara söyleyebileceğim tek şey,kendi akıllarından geçen soruları ben dile getirdiğim için ve bunları sormak yasak olduğu için;kendilerine duydukları öfkeyi bana yansıtıyor olabilecekleri ihtimalini düşünmelerini tavsiye etmektir.İnandığımız din,hoş görüyü ve sevgiyi emreder,o yüzden dinimize göre tepki verelim.Tekrar hatırlatırım ki,yazdıklarım ve yazacaklarım tamamen benim kişisel düşüncelerimdir,doğrulukları başkalarınca tartışılabilir,sadece beni temsil ederler ve genel geçer bir doğrulukları yoktur.O yüzden yok şu yanlış,yok bu yanlış,şurası günah ,burası haram diye tepki vermek isteyenlere diyeceğim o dur ki;hiçbir şey iddia edecek durumda ve bilgide değilim,eğer bilimsel olarak konuyu bana açıklayabilecekseniz dinlerim,ancak külli irade,yasak günah söylemleriyle gelecekseniz,hiç yorulmayın,çünkü bunları zaten hep işitiyorum.
                         İlahiyat pozitif bir bilim dalı değildir,yani kanıta dayandırılabilir verilerle çalışmaz.Ancak bu onun gerçek olma ihtimalini azaltabilecek bir durum değildir.Pozitif olmayan bir çok bilim dalı varken,dini kanıtlayamayız demek acımasızca kolaya kaçmak olur.Psikiyatri de pozitif bir bilim dalı değildir ( ki aksini de iddia edenler vardır ) ancak gerçektir.Parapsikoloji bilim olarak bile kabul edilmezken,günümüzde kürsüsü olan bir bilim dalı olmuştur Amerika'da.Üstelik fiziksel kanıtlar da sunmaya başlamıştır.Parapsikoloji doğa üstü olayları inceler.Belki de ilerleyen yıllarda din bilmi de fiziksel kanıtlara dayanacak bir bilim haline gelecektir.Dünya yuvarlak dendiğinde dinsizlikle suçlanılan adam bugün büyük bir bilim adamı olarak anılmaktadır.Buradan yola çıkarak,evrenin öylesine oluşmuş ve sonrasında da öylesine yok olacağı gibi bir fikir bana çok da inandırıcı gelmiyor.Bu da beni yaşamın bir anlamı olması noktasına ,oradan da Allah'ın bunları belirli bir düzenle yönettiği noktasına kadar getiriyor.Yani tanrının varlığı tartışılmaz benim gözümde.Üç büyük dinin hangisi en kıymetlisidir,hangisi en geçerlisidir noktası biraz karışık bence.Ben tümünün aynı değerde olduğuna ve yapılan tüm duaların aynı noktada buluştuğuna ve aynı derecede kabul gördüğüne inanıyorum.Aksi takdirde dünya yüzünde sadece Müslümanlar'ın ettikleri dualar kabul görürdü diye düşünüyorum.Oysa ki Yahudiler ve Hıristiyanlar da sürekli dua ediyorlar ve onların da duaları kabul ediliyor.Ben Müslüman olmayı seçmişim ama diğer dinler geçersizdir,onlar kafirdir diyemem.Tekrar ediyorum,Müslüman olmayan ülkelerin yitip gitmemesi,refah içinde olmaları,mutlu olmaları gibi kavramları bilimsel veri olarak kabul ediyorum.Haa,hangi dinin daha geçerli ve hak olduğunu tartışmak da benim işim değil zaten.Din bilginleri oturup tartışsın,birbirlerine kanıtlasınlar,öyle uzaktan uzaktan benimkisi en iyisi demek çocukça ve art niyetli geliyor bana.Ortada bir problem varsa,yetkili bilim insanları oturur,kafa patlatır ,çözer.Bilim bunu gerektirir ve din de bir bilimdir.Öyle uhrevi,ulvi,gizemli takılmak insanlığa bir şey kazandırmıyor.Sadece belirli bir zümreye para ve güç kazandırıyor.Tekrar söylüyorum,dinlerin geliş amacı insanlığın refahını sağlamaktır;öncelikle bu dünyada sonrasında öteki dünyada.Bu yüzden kutsal kitaplarda günlük yaşam düzenlemeleri vardır bolca.Ahiretle ilgili kısımlar günlük hayatla ilgili kısımlardan azdır.Ne çare ki,anlamadığı bir dilde kutsal kitabını okuyan insan,muhasebe ya da gusl abdestinin kurallarının anlatıldığı bölümde huşu içinde ağlayacaktır tabii...Sözün özü tüm dinler aynı derecede kıymetli bana göre.Ve yukarıdaki sorular,tüm din inananlarının da ortak soruları bence.
                         Gelelim soruların cevaplarına,öyle zor ki bilemediğin bir şeye cevap vermek.Benim düşünceme göre suçu işleyenin seçeneği var ancak suça maruz kalanın seçeneği yok.Yani kötü olana iyi olma şansı sunulurken,suçsuza bundan kaçma şansı sunulmamış.Şimdi bana,gitmeseydi,giymeseydi,yemeseydi,vs vs bir sürü şeyle gelebilirsiniz,o zaman ben de yaradan da onu korusaydı diye yanıt verebilirim.Üç yaşındaki çocuğun da bunlardan kaçınma şansının zaten olamayacağını söyleyebilirim.Ya da,reşit olmayan bir çocuğun,ailesi tarafından yollandığı yere gitmeme gibi bir şansı olamayacağını söyleyebilirim.Bu söylemle, eğer isyan etmiş ve imansız olmuşsam da,Allah'ın beni affedeceğini de iddia edebilirim. Kafamı ne kadar zorlarsam zorlayayım,kötülüğün varlığı için mantıklı bir açıklama bulamıyorum.Evet,kendi başıma gelen ufak tefek kötü olayların sonunda iyi bir sonuca yol açtığına inanırım.İnanırım çünkü defalarca şahit olmuşumdur.Yani,her şerde bir iyilik vardır söylemi, bilimsel olarak kanıtlanmıştır benim gözümde.Ancak ,iyi insanların başına gelen felaketleri,hayvanların ve çocukların çektikleri acıları iyilikle bağdaştıramam.Bu durumda,(aksine inananlardan özür dileyerek),Allah'ın dünya düzenine çok fazla müdahale etmediğine inanırım.Bu aşamada ise duanın gücüyle açıklarım haksızlığı.Yani Allah durduk yerde sizi,çocuğunuzu,hayvanınızı koruyup kollamaz.Ona dua eder ve dilerseniz,yardım alırsınız,aksi takdirde yalnızsınız gibi bir açıklama çıkar ortaya.Bu sefer de,sahipsiz hayvanların,kimsesiz çocukların Allah'ın korumasından mahrum oldukları anlamı çıkıyor ortaya.Teorim burada tökezliyor işte ama buna da bir açıklamam var cebimde;onlar için de diğer inananlar dua ederler diyorum.Ben dua ederken,tüm evren için ediyorum dualarımı.Genelde dualarıma bir şekilde karşılık aldığıma da inanırım.Ancak hala ortada acı çeken canlılar var değil mi??İşte bu noktada da,dualarımızın dünya üzerindeki kötülüğü yenemeyecek seviyede kaldığı gibi bir durum çıkıyor ortaya.Demek ki,insanlık özünü yitirip,toplumsal bilinç halinden bireysel bilinç haline geçtiği günden bu yana kötülük iyilik karşısında çok fazla güç kazanmış.Bu durumda iyi insan olmak yetmiyor,iyi insan sayısını arttırmak gerekiyor,belki o sayede acı azalır dünyada.Peki Allah neden kötülüğü silmiyor dünya üzerinden,nasıl müsaade ediyor olanlara??İşte burada tıkanıyorum,kötülüğün varlığı olmadan iyiliği anlama şansımız yok diye cevap alabilirim.Dünya, dört küsür milyar yaşında.insanlık iki yüz bin yaşında,en eski semavi din olan Yahudilik dört bin yaşında.Yani dinler tarihi insanlık tarihi kadar eski değil,hatta kıyaslandığında çok çok yeni bir kavram din olgusu.Bu durumda,yüz altmış bin yıl boyunca dine gerek duyulmadan dönmüş dünya.Bir noktada bir şeyler olmuş ve yaratıcı insanları din kavramıyla tanıştırmak durumunda kalmış demek ki.Bir din gelmiş,yetmemiş,bir din daha gelmiş, o da yetmemiş bir din daha.Kafa karıştıran bir durumu tam da bu sırada aydınlatmak isterim.Dünyaya inmiş üç adet kutsal din ve dört adet kutsal kitap vardır.Tevrat ve Zebur Musevi dinine,İncil Hıristiyan dinine ve Kuran İslam dinine ait kutsal kitaplardır.Çoğunlukla yanılgı yaşanıp dört büyük din varmış gibi algılanır ancak dördüncü dinin adı bir türlü akla gelmez.Zebur ,Tevrat'a yardımcı kitap olarak indirilmiştir.Hal böyle olduğuna göre,insanlık öğretmenini üzen yaramaz çocuklar gibi dur durak bilmeden yeni kurallara ihtiyaç duymuş gibi görünüyor.Dinlerin başlangıcında kutsal kitaplar,günlük hayatı düzenlemenin en temel kaynaklarıyken;insanlık azgınlığını durduramadığı için,bir takım çıkar düşkünleri tarafından öteki dünyadan haberler veren,ceza odaklı,her okuyanın anlayamayacağı,yorum yapamayacağı gizemli kitaplar haline getirilmiştir.Dinlerin tamamında şu veye bu şekilde,cennetten arsa satılmaktadır günümüzde.Kimi zaman gerçek anlamda para karşılığı cennetten arsa alınırken,kimi zaman da falancanın okuduğu suyu içmek,bilmem kimin şusuna busuna dokunmak suretiyle cennete kapağı atma vaatleri verilmektedir.Bu gibi olaylar özellikle Hıristiyan ve Müslüman ,sözde din adamları tarafından,kolay yoldan cenneti elde etmek isteyen yarım inançlı insanlara pazarlanmaktadır.Yahudiler'de durum nedir fazlaca bilgim yok,çünkü çok kapalı bir toplumlar.Hiç bir kutsal kitapta dinin para karşılığı sunulabileceğine dair bir söylem yoktur.Din gönül işidir,din adamları bu işi para karşılığı yapıyorlarsa o din olmaktan çıkıp,alış veriş aracı olur.Mesela Suudi Arabistan'da imamlar,müezzinler devlet kasasından maaş almazlar,orada yatır-türbe-cemaat-kuran kursu vakfı vs. gibi şeyler yoktur ve yasaktır.Din üzerinden para kazanmak suçtur.
                              Biliyorum konu dağılıp oradan oraya savruluyor ve soruların cevapları tam olarak gelmiyor.Ancak böylesine zorlu bir konuyu da bir takım bilgileri gözden geçirmeden konuşmak lak lak yapmaktan öteye gidemeyeceği için yazıyorum bunları.Dedim ki,kötüye seçim şansı verilmiş ama masuma bu şans tanınmamış.Yani masumun dünya üzerindeki yaşama şansı,kötünün insafına kalmış gibi görünüyor.Allah nasıl bu kadar adaletsiz olabilir diye aklımıza takılıyor.Sanırım ben bu noktada,burada yaşadığımız sürenin kontrol dışı bir süre olduğu ve yaradanın biz dilemediğimiz sürece bize müdahale etmediği görüşündeyim.Yani,kurallar belli,eğer herkes o kurallara uyarsa kimse mutsuz olmayacak,şimdi kendi başımızayız ve zamanı gelene kadar da öyle olacağız.Bakın kendi içimde çelişerek, ta buraya kadar söylemlerimde dalgalanarak geldim.Haklı olarak,hani dualarla yardımcı oluyordu bize diyenler olacaktır.Buna da şu açıklamayla cevap veriyorum kendi içimde,dua da bir yere kadar yanıt alıyor.Sözün özü,yüz altmış bin yıl boyunca din kurallarına ihtiyaç duymadan  yaşamayı başarmış olan insanlık,kendi yaratıcısına bile karşı çıkıp kural ihtiyacı doğurmuş.Dört bin yıldır da bu kurallar içinde hala kötü olmayı başarabilmiş ve gittikçe de kötü oluyor.Tarihe bir göz atarsanız,insanlığın iyice zıvanadan çıktığı her dönemin bir sonu olmuş ve insanlığa her seferinde yeni bir şans verilmiş.Yani aslında Allah,bizi tamamen de başı boş bırakmamış.İlgili olanlar bilirler,gelecek olan bir Altın Çağ'dan bahsedilir.Dünya tarihinde yaşanmış Altın Çağlar,genel olarak insanlığın helak olduğu ve yeni bir dinin doğduğu tarihlere denk geliyor.Bu durumda yeni Altın Çağ'ın gelişi ile ilgili makaleler, bende yeni bir helak olma döneminin yani kıyametin yakınlığı ile ilgili düşünceler oluşturuyor.Ve son olarak benim konu hakkındaki görüşüm,bir yere kadar yalnız ve bir yere kadar kollanıyor olduğumuz inancıyla neticeleniyor.
                                 Efendim,burada yazdığım çizdiğim her şey ,araştırıp okuduklarımdan ve kendimce yorumladıklarımdan ibarettir.Bilimsel bir değeri yoktur,bilimsel geçerlilikleri de yoktur.Çünkü bilimsel bir araştırmaya dayanmamaktadır.Yazdıklarımı kabul edenler de, karşı çıkanlar da olacaktır.Ancak dinsel konuları günümüz şartlarında bilimsel temellerle açıklama şansımız yoktur ve bu da tamamen şahsi görüşümdür.Ve fakat,benim gözümde din ileride pozitif bilimler kategorisine girecektir.İşte o zaman hepimiz sorularımıza mantıklı cevaplar alabileceğiz ve huzura erebileceğiz.Ve yine,ancaaak,din biliminin pozitif bilim olabilmesi ve araştırmaların önünün açılabilmesi ,dinin paranın gölgesinden kurtulmasıyla gerçekleşebileceğinden,insanlık,daha uzuun bir süre bekleyecek demektir.
                                Kalın sağlıcakla.

51 yorum:

bücürükveben dedi ki...

Sevda'cığım kalemie sağlık, SÜPER bir makale olmuş. Her satırına da katılıyorum. Sen de belirtmişsin bazı sorulara din alimleri dahi cevap veremiyorlar, ben de, sen de veremiyoruz ve cevabını sanırım hiçbir zaman bulamayacağız. Belki ölünce (ateistler yanılıyorsa, deistler yanılıyorsa gerçekten bir 'öteki dünya' varsa) anlayabileceğiz.

Bu arada yazını okurken deist miyim, agnostik miyim kararsız kaldım. :) Bazen bir tanrı var ama yaratmış, bırakmış, halen de yaratıyor (her 10 saniyede bir yıldız patlıyor, o parçalaan yıldızdan yeni yeni gezegenler vs. türüyor, onlar da soğuyacak ve belki yeni yaşam biçimleri oluşacak, peki o milyarlarca ışık yılı uzaktaki insanlar da bir din kavramı olacak mı? Belki olacak, belki olmayacak, belki bize hiç benzemeyecekler) ama her gezegene anlattığın gibi dinler, peygamberler getiriyor mu bir türlü emin olamıyorum öyle güzel anlatmışsın ki, insanın KALBİ - mantığıyla çelişiyor, ikisi başka başka şeyler söylüyor, kalben başta dediğin gibi bizi seven, koruyan yüce bir varlığa inanma ihtiyacı oluyor. Fena mı olur bizi korusun, kollasın, dualarımız duysun..

Bir de yine söylediğin gibi din adına insanları öldürenler var..yani bu nasıl bir hoşgörüsüzlük böyle, işlerine gelince din hoşgörülüdür ama bir bakarsın saçının teli vs. Kuran'da yok ayrıca saç telinin yılana dönüşeceği filan:) (Türkçe tefsirinde sadece baş örtmek var, tek saç teli, sakız çiğnemek yok...zaten niye günah olsun ki? Sakız çiğnemenin ne zararı var_:)))yani bunları iyi ki, yazmışsın sakız olayını bilmiyorum mesela.

Sanırım tüm bu güzel makaleden sonra ben yine deist / agnostik olmaya devam edeceğim. (Bu arada unutmadan komşumla bir araya gelirsek bu yazını ona mutlaka okuyacağım çok faydalı olacağına eminim hem onun, hem benim için ve yeni yeni şeyler aklımıza gelecek okudukça, tartıştıkça)

ALtın Çağ umarım gerçekten gelir ve gelecekse de çabuk olsun:))di mi ama?:) çok ihtiyacımız var bunu görürüz umarım. Ya da moralini bozmayayım ama altın çağ öncesi bu kötüler yüzünden helak da olabiliriz. :( Dilerim öyle olursa en azından iyi insanlar, masum insanlar ve canlılar acı çekmezler:(

Şu sözüne de yürekten katılıyorum dinler insanlığa mutluluk, huzur getirmek için çıkmış ama sonuçta neredeyse tam tersi olmuş. Hele hele insanın dini sorgulamasının günah olmasına ben asla inanmıyorum, düşünüyorum da tanrı kendi varlığı hakkında düşünülmesini, sorular sorulmasından niye rahatsız olsun? Niye gocunsun? Tam tersine düşüne düşüne bir cevaba ulaşacağız....belki dediğin gibi pozitif bilim olarak tanrının varlığını kanıtlayacağız!?

Hele hele insanı 'ateist' diye öldürenleri hiç anlamıyorum yahu onlara ne? Günahı onlara mı yazılıyor? Allah ile kul arasındaki bir şeye niye karışıyorlar? İsteyen inanır, istemeye inanmaz, kim niye karışıyor? İnanan/namaz kılan/ oruç tutan/ camiye giden herkes çok mu ahlaklı, masum, dürüst? Ya da her ateist / her deist ahlaksız, kötü, şeytan, hırsız, sapık mı? Yok öyle bir şey, ateist biri dünyanın en dürüst, en ahlaklı insanı olabilir. Tersini de çok görüyoruz özellikle siyasi hayatta. Başını örten yaşlı teyze kedi yavrularını çuvala koyup atıyor mesela!! Öte yandan başı açık, mini etekli bir genç kız, onları çöpten çıkartıp, hayatını kurtarıyor, evine götürüp güzelce bakıp büyütüyor. Allah'ın gözünden hangisi iyi?
Neyse çok yazıp da başını ağrıttım. :(
Sevda'cığım tebrik ediyorum ve çok teşekkür ediyorum. Aklımda beni yıllardır meşgul eden bir soruydu bu, sen de üşenmeyip bu konuda uzun uzun yazmışsın ve bu güzel makale ortaya çıkmış. Yüreğine sağlık.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Sabredim okuduğun için ben teşekkür ederim,dediğim gibi din parayı yendiğinde Altın Çağ gelecek.Biz görmeyeceğiz ama öldüğümüzde cevaplar üa da kavuşmuş olacağız.

Nil dedi ki...

Hiç bir din öldürmeyi emretmez. Dini tacirlerine ne kadar yaklaşırsan, gerçek dine o kadar uzaklaşırsın.
Her insanın içindeki vicdandır din. Yaradanı kabul etmek, yalan söylememek, çalıp çırpmamak, haram yememek, merhametli olmak benim dinimin temel kuralladır bana göre. Kızlarıma da bunu öğreteceğim.

BenBirHexe dedi ki...

Sevda hanım sizi yürekten tebrik ediyorum.Din olgusunu kelimelere döküp eğrisiyle doğrusuyla ve çok kolay anlaşılır şekilde yazmış olmanızı çok takdir ettim.Daha iyisini kimse yazamaz diye düşünüyorum.Sadece ekleme yapılabilir.Şöyle ki;Ülkemizde Hanefi,Sünni diye bir ayırım var Aleviliği de unutmayayım.Müslümanın tek Kitabı Kuran-ı Kerim ise niye bu Meshebler var? Bana sen Sünni'sin dediklerinde neden diye sordum? Cevap tabii ki yok(!) Sünni ne demek ayrıca?Kocaman soru işaretleri.Dinimi sorguladığım şu son yıllarda çocuklarımın sorularına da cevap veremiyorken sadece İYİ İNSAN olun AHLAK'lı olun diyorum.Bu konuları herkesin yanında konuşmayın diyorum çünkü malum toplumun belli kesmi hemen cephe alıyor.

Müslüman bir ailede doğmayı ben seçmedim.Hırıstian'da olabilirdim Yahudi'de veya daha başka dinlerden dinsizlerden.Dediğiniz gibi pozitif bilim olabilmesi kanıtların olabilmesine bağlı.Almanya'da doğdum büyüdüm az çok Hıristian'ları tanıdım.Din konusunda bizim gibi saplantılı değiller.İyi insan olabilmek ahlaklı olabilmek onlarda da geçerli olgu.Eski bir Amerikan dizisi vardı 911 bilmem izlemişmiydiniz.Amerika'daki Acil Servis vakalarını anlatıyordu.İlginç olanları, mucizeleri ve hep Tanrıya şükrediyorlardı dua ediyorlardı.Sadece Müslümanlar Cennete gidecekse Hıristianlar hep Cehennemde olacaksa o mucizevi olaylarda Kahraman olanlar ne olacak?

Bir de şöyle bir şey duydum çalıştığım iş yerinde Müdür olan ve Yükseklisans yapmış birinden ''Hıristian mezarına gömülür inşallah''(Fettullah Gülen için söylemişti ve koyu AKP'li).Yani ölünce beden toprağa gömülüyor da ha oraya ha buraya ne fark var.Hıristianlar ,Yahudiler ,Deistler,Ateistler,Budistler ve daha nice dinlere inananlar hep cehenneme gidecekse...Nasıl olacak hiç mi İYİ İNSAN olmayacak AHLAKLI olmayacak?

Tekrar yazınız için sizi tebrik ediyorum,kafamdakilere tercüman oldunuz,çok beğendim.Ellerinize sağlık.Çok sevgilerimle,hoşçakalın...

oytunla hayat dedi ki...

Ben itiraf ediyorum yazının sonuna kadar okuyamadım...
İşyerinde olduğum için ciddi ciddi ilgelenemedim ve yarıda bıraktım... Akşam evde devam edeceğim kalanına...
Şimdilik sadece ses vermek istedim, öpüyorum seni ♥

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Tastamam budur bence de,

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Çok teşekkür ederim Nur hanım,tüm dinler aynı kaynaktan köken alıyor,kimin ne derecede kıymetli insan olduğuna ancak yaradan karar verir.Mezhep konularına hiç girmedim çünkü kabul etmiyorum,sonradan dine eklenmiş eklentileri reddediyorum ben.Benim gözümde Müslüman Müslüman'dır.Nasıl ibadet ettiği Sadece Allah'la kul arasındadır.Oraya hiç kimse müdahale edemez.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Eh yani oldukça uzun oldu,ne zaman istersen oku Şeboşum,yazılı yapmayacağım söz 😜

Makbule Abalı dedi ki...

Başlık çok uygun olmuş. Açıklamalı, örneklerle zenginleştirilmiş, detaylı ve ölçülü yazınızı iki kez okudum.Elinize sağlık. Dindeki dogmalar değişmez kurallar olunca her zaman, her yerde, herkesle tartışılması da pek mümkün olmuyor.
Zorlamalar ve korkutmalar olmadan büyüdüğümüz için belki, hangi dinden olursa olsun, insanların dinine saygılı olmayı benimsedim.Manevi olarak zor zamanlarda dualara inanıyorum. Ölüm yıldönümlerinde ölmüşlerimizin ardından onları anarak yiyecek bir şeyler yapmak beni rahatlatıyor.
Ancak inanç ve din kisvesi altında çok yanlış işler yapılmasından çok rahatsızlık duyuyorum. Okullara çok ihtiyaç varken okuldan çok cami yapılması beni düşündürüyor. Yaz tatillerinde okul öncesi küçücük çocuklara
kurslarda o yaşta çok zor anlayacakları bilgiler verilmesini yadırgıyorum. Halkı aydınlatacak anlayışlı,
hoşgörülü gerçek din adamlarını özlüyorum. "İyi insan" olabilmeye çalışıyorum. Ama karşılığında bir ödül bekleyerek değil, öyle olmam gerektiğine inandığım için. "Doğru, dürüst" olmayı ilke edindim, kendim istiyorum.
Dinin pozitif bilim olacağını düşünemiyorum. Ahlaki bir disiplin olduğuna inanıyorum. Ama ne yazık, günümüzde pek çok kural dışı etkinlik din adına yapılıyor.Toplumda pek çok inançlı insanın bundan yakındığını biliyorum.
Esenlikler diliyorum.

EQ dedi ki...

Sevda'cim (bugün telefonda da demistim) bu yazini esimle birlikte okuduk, ona da gösterdim. Okadar güzel ve dogru ifade etmissin, okadar güzel yazmissin ki, bastan sona benim düsüncelerimi dile getirmissin sanki. Ne eksik ne de fazla. Budur! diyorum.
Eline, fikirlerine saglik.

oytunla hayat dedi ki...

Yazılıya hazırım artık :)
Şaka bir yana çok güzel bir yazı olmuş. Bizim lisanımızca çok güzel açıklamışsın. Bu sıralarda bazı şeyleri Oytun'a aktarırken zorlanıyorum aslında. Bugünlerde günah ve sevap kavramları okulda işlendikçe haliyle Paşa'nın soruları da ağır olabiliyor. 2 gün önce mesela akşam eve dönerken birdenbire ben şehit olmak istiyorum dedi . Kalakaldım öylece bir an. Hiçbir şey söyleyemedim. Sonra neden olduğunu algılamaya çalıştım. Çünkü ben cennete gitmek istiyorum cennette şehitler gidiyormuş gibi bir yanıt verdi bana. Muhtemelen de din dersinde bu konu işlenmiş o gün.
İyilik, güzellik, doğruluk dedim.. Saygı dedim. Sevgi dedim.
Çocuklarımızın hepsi o kadar masum ki... O altın çağ bir an evvel gelsin artık...

Eskiden laiklik diyorduk... Yapnayın diyorduk... Artık o kadar çirkinleşti ki ortalık inançlarımızı korumak zorunda hissediyoruz kendimizi... Geçsin hakikaten bu günler.
Öpüyorum canımcım

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Hay Allah,benim size yazdığım cevap yayınlanmamış.Diğer yorumlara cevap vermek için sayfamı açınca fark ettim.Tekrar yazıyorum,öncelikle teşekkür ederim.Dinin özünü kavramak okumakla çsindir ekle oluyor işte.Aynı düşünceler etrafında toplanmışız.Kimin iyi insan ,makbul insan olduğunun hükmünü ancak yaratan verir ,kulların böyle bir lüksü yoktur,işin özü bu.Fikrinize sağlık.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Şok oldum,bu nasıl bir zihniyet.Bit kadar çocuğu şehitliğe özendirmek nedir?O derste neler konuşulduğunu çok merak ettim şimdi.Cennete gitmenin yolu şehadetse madem,yol belli,yapılacak belli;önden cennete gitmek isteyen ,cennet vaat eden yetkilileri ve onların oğullarını alalım lütfen.Biz sıramızı bekleriz.Oytun öğretmenine hadi beraber gidelim desin bakayım ne cevap verecek??Benimkiler de din öğretmenlerine soru soraralar sıklıkla ve öğretmen de cevaplayamaz.Bir toplantıda desim ki,hocam genel geçer konuları ben de cevaplayabiliyorum,siz bu konunun profesyonelisiniz,benim cevap veremediklerime sizden cevap bekliyorum.Aldığım karşılık,koşulsuz teslimşyet ve bazı konuların konuşulamayacağı yönünde zırvalamasından öteye geçemedi.Din adamının çaresiz kaldığı soruları geçiştirmesi de çocuklarımda ona karşı saygı eksikliği yaratıyor tabi.Senin hoca tam yalakaymış ki,çocuk işi şehadet istemeye kadar götürmüş.Tekrar esiyorum,şehadet mevkiine erişmekte öncelik hükümet yetkilileri ve çocuklarınındır.Sen Oytun'a dürüstlük be doğruluğun yaşının olmadığını ama şehit olmak için belli bir yaşta ve yetkide olması gerektiğini ve ülkemizin savaş halinde olması gerektiğini anlat bence.Vallahi acayip sinirlendim

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Sağol canım benim,aklı eren ,azıcık okuyup merak eden insanın aşağı yukarı böyle düşüneceğini tahmin ediyorum zaten.Yaradan halimize acısın diyeceğim ama kendimle çelişeceğim için diyemiyorum ,hihigigi

Gökçe dedi ki...

İnancli ya da inancsiz kimseyi yaralamayan bir yazi olmus, tebrikler. Ben bu kadar duzgun ve kimseyi kirmadan ifade edemeyebilirim dini inanclar ile ilgili hislerimi, o yuzden cok guzel yazi diyip bitiriyorum :)
Sevgiler..

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Çok özel bir durum inanç meselesi,bu kadar ortalık yerde,bu kadar göze soka soka olmamalı,özel kalmalı.Ne demek şstediğini çok iyi anladım Garficiğim,biz bizi biliriz.

Merih'in Atmosferinde dedi ki...

OOOOOO maşallah buna iyi zaman ayırmalıyım kahvaltı etmedim,biraz sonra keyfini çıkara çıkara okuyup yorum yazacağım.dün aksilikler yasadım bugün inşallah sizlere ulaşmakta sıkıntı yaşamam görüşmek üzere.

oytunla hayat dedi ki...

Birkaçgün allak bullak hissettikten sonra kendimi bugün soluğu dün hocasının yanında aldım...
Askerliğini Gaziemirde yapmış... Hiç şehit olmak istediniz mi diye sordum. Mertebe, müstesna, hediye vs kem küm etti...
Kendisine hiçbir karşılık vermeden idarede aldım soluğu...
Öğretmeni çağırttırdım konuyu izah ettikten sonra...
Hassas konular bunlar denildi, benim oğlum benim için daha hassas bir konu dedim...
Bu konuyu ya sınıfta çözeceksiniz yada devamını getireceğim dedim...
Artık sabır taşım çatladı çünkü bu konuda...
Bekliyorum şimdi nasıl çözecek... Çözmezse heryere şikayet etmeye devam edeceğim...
Elbet benim gibi düşünenbirine rastlarım...

Kafanı çok şişirdim :/ Öpüyorum seni kocaman

Handan dedi ki...

Dur şu koşturmacalarım bitsin sakin sakin okuyacağım bu yazıyı:)

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Oh,iyi yapmışsın,bu zihniyete izin verilemeyeceğini bilsinler.Okullarda mücahit değil şnsan yetiştirmek için maaş aldıklarını bilsinler.Evladını mücahit yapmak isteyen zaten ilgili yere yolluyor.Kesinlikle çok haklısın,Balıkesir gibi bir şehirde ,efelerin,kurtuluşun dedelerinin mekanında bunu yapamayacağını anlasın.Terbiyesiz,vicdansız ve hatta ileri gideceğim ,dinsiz.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Merakla bekliyorum yorumunu Merih hanımcığım.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Ne zaman istersen bacım,dükkan senin.

dr.coffee dedi ki...

Yazini görünce okudum ama yorum yapmaya usendim azicik.. bi de ne diyecegimi bulamadim çünkü konuyu binbir yönden ele almış, kritiğini yapmışsın..
Bence toplumda tabu olan, sorgulanamayan konular daha kolay bozuluyor.. hz.ibrahim yıldızi ayı sorgulaya sorgulaya Allah'a ulaşmiş.. bizim de aynısı -sorma kısmını- yapabilmemiz gerek..

Merih'in Atmosferinde dedi ki...

Beklenmedik misafirlerim oldu inan aklımdan çıkmadı ama aceleyle okumak istemiyorum yarın okuyacağım kusura bakmayın yoksa çok önemsiyorum dikkatimi vermeden okursam yazık olur çok değerli bilgilerin olduğunu düşünüyor şimdiden tebrik ediyorum.Benden kolay kolay kurtulamazsınız artık sevgiler.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Merih hanımcığım,niye kendini sıkıyorsun ki,istersen aylar sonra oku.Öyle bir zorunluluğumuz yok ki,şu an kendini bunu okuyacak kafada da hissetmiyor olabilirsin.Ben,ay bak yazımı okumadı,yorum yapmadı ,diyecek zihniyette biri değilim.Yazımın en başında da belirttim,erişkinler ilgi duyduklarında öğrenir diye.Ben de bazen arkadaşlarımın yazılarını hemen okuyamıyorum,çok sonra okuduklarım oluyor.Bu ara yoğunluğun var,niye kendini sıkıyorsun?Ne zaman denk düşerse o zaman okursun.Rahat ol,birbirimizin üzerinde böyle baskı yaratırsak,bloglarımızın amacı yolundan sapar.Kucakladım seni.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Çömezim,cevap yazmak zorunda değilsin ki.Ben de seni hep okuyorum ama bazen cevap yazmıyorum,çünkü senin dediğin gibi ne yazacağımı bilmiyoeum.Hem,her yazdığımız her seferinde ilgimizi çekmeyebilir,gönüllerimiz bir olduktan sonra ne gam...Sorgulama işi bilinçli olarak günahlaştırılıyor,insanlar ne kadar bilgili olursa yönetmesi o kadar zor olur çünkü.Sen bir bilim insanısın,senin işin sorgulamak.Sorgulamazsan insanlığa faydan olmaz.Öptüm yüreğinden.Yok,öptüm aort kapakcığının üstünden,hihihihi

Merih'in Atmosferinde dedi ki...

Sevda Hanım, yazınızı beğenerek okudum. Emeğinize, yüreğinize sağlık. Düşünen, araştıran herkesin kendisine soracağı, yaşamın gerçekleri, teknolojik gelişmeler ve bize öğretilen inanç sistemi. Bazen çelişkiler yaşamamıza neden oluyor. Altın Çağ (Mehdi'nin geleceği inancı gibi..) birkez geldi. Kilisenin Kudüs'ü ele geçiren toplumların refah içinde yaşayacakları, cennet v.b. vaatleriyle yüz yıl süren din savaşları. milyonlarca ölü ve sakat kalan insanlardan sonra insanların kiliseye 'bu dünya işlerine karışma' diyerek 'dinde reform yapulması' ile başlayan 'aydınlanma' 'fransız İhtilali',laik yönetim...İslam dünyası hangi çağı yaşamakta!?

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Kast edilen Altın Çağ dinler ğstü bir durum,tüm dünyanın barış ve raefah içinde birlik olacağı bir çağın geleceğinden söz edilşyor.Dinlerle alakalı bir beklenti değil.Ezgi Duran- Altın Çağ isimli kitaptan söz ediyorum.Bu konuda yazılmış çokça kitap var,bunlardan biri.Oldukça aydınlatıcı ve teorilerini kaynaklara dayandıran bir kitap.

Mevlude Turk Topal dedi ki...

Hani onceki yayininda dedim ya bazan canim ciddi seyler okumak istemiyor diye. Ilk iki gun oyle oldu, sonrasinda yavas yavas sindire sindire okudum.:)
Ateislerden bende soyle birsey duydum: olum insanlarin enerjilerinin bitmesi sonucu meydana gelen bir seymis. Kendi enerjileri bitip, cevresinden de enerji alamayinca oluyorlarmis.:)
Iyi o zaman dedim, el ele tutusp butun enerjimizi olenlere yonlendirelim ve dirilsinler. Olmazmis oyle, niye? Cevap yok:)
Ben acikcasi belli bir yastan sonra sorgulamayi biraktim. Sorgulamadan aklimin yettigince inaniyor ve dinimi kendimce yasiyorum. Cunku simdiki anlatilanlar zirvadan baska birsey degil. Sen oldur, cal cirp sonra muslanim de. Oldu canim, bende yedim:)
Annemle gittigim bir kur-andahocanin anlattiklarini sorgulayip, hadi anlat bana olen kisilerin cennette yada cehennemde ne yaptiklarini nasil biliyorsun sana vahiymi geldi deyip, kurandan kovulunca, ben sizin ki gibi bir din, sizinki gibi bir muslumanlik istemiyorum dedim.
(Tabi aksam annem oklavayi salladi burnuma burnuma, rezil ettin beni dinsiz diyerek:))
Gurcu yengem vardi. Kiliseye gider mum yakar dua ederdi. Ve agzindan allah lafi dusmezdi. Amcam birgun hem kiliseye gidiyorsun, hem allah diyorsun dedi. Dediki, iyide hepimizi yaradan tek bir yaradan var. Hepimiz allaha inaniyoruz, sadece peygamberlerimiz farkli.
Biz sozde muslumaniz, dinimiz guya hosgoru ve sevgi dini. Ama ne yazikki bu erdemlere sahip degiliz.
O yuzden ben artik, sorgulamiyorum, derinlere inmiyorum ve tartismiyorum. Cocuklugumuzdaki bize ogretilen saf dinimize tutunup devam ediyorum.
Kalemine, yuregine saglik. Sahane bir yazi olmus Sevdam.

Merih'in Atmosferinde dedi ki...

Anladım.kastedilen tüm dünya olsada İslam dünyası orta çağdan çıkana kadar O Altın Çağıda yakalyacağı mechul.Dinle alakalı beklentileri bitmeyen bir corafyada yaşıyoruz ne yazık.ben asır sonrasının değilde şu anın acısını yüreğimde hissederken,gelecek Altın Çağ bana ütopya.Kaldıki Altın Çağ gibi bir Kurtuluş Savaşı yaşamış bir ülke bunun kıymetini din yüzünden bilemedi,Laik çizgiden uzaklaştıkça yaşadığı içler acısı eğitimsizlik, şu an içimizde yara ve bu yüzden dinlerin insanları nerelere getirdiğini konuşuyoruz.Ben hiçbir canlıya-doğaya zarar vermeden dinini, yaşayan kişilere değinmiyorum.Ancak ilim-bilim insanlığın yararı için çalışan ahlaklı-erdemli-hakkaniyete inanmış kişilere duydugum saygıyı-ilgiyide onlara duymuyorum.Tekrar emek verip araştırmalarınızı ve değerli fkirlerinizi bizlerle paylaştığınız için teşekkür ederim.Sizlerle zıd, fikirde olduğumdan değil,az-biraz düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim.Sevgi ve selamlar.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Yoo,tamamen aynı düşünüyoruz.Altın Çağ zaten dünyanın kurtuluşunu kast ediyor.Bizim görebileceğimiz bir zamnda gerçekleşmeyecek,yazılanlara göre.İslamiyet ne yazık ki bu gidişle taraftar değil,düşman kazanır.Benim inancım kesinlikle şimdi izlediğimiz ve içinde yaşadığımız Müslümanlıkla uyuşmuyor.Ben kendi kabul ettiğim şekilde inanıyorum.Hatta diyorum ki,onların inandığı dine inanmıyorum,benim anladığım inanç onlarınkiyle bağdaşmıyor.Tekrar ediyorum tamamen aynı düşünüyoruz.😍

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Sağol Mevlüdem,aynı noktadayız işte.Yaratıcı tek,kimin makbul olduğuna o karar verir,bize düşmez.Dediğin gibi,gitmiş görmüş gibi sallayıp duruyorlar.Sorduğun zaman da,dinsiz oluyorsun.Ben de kabul etmiyorum onların inancını.

Türkan dedi ki...

Din hakkında yazı istenince merak etmiştim . Ancak bu kadar güzel izah edilir herhalde.
Daha önce okudum , yorum yazmaya fırsat olamamıştı. Yayınladığınız gün, gazetede okudum. Mersin müftülüğü ana okulu çocuklarına ( günah işlerseniz cehenneme gidersiniz ) demiş . Çocuklara evde ölmek istediklerini söyleyince , aileleri tepki göstermiş . Göstermiş de anlayan kim ? Dini korku ve cezayla öğretmekte neyin nesi . Güzel ahlaklı doğru olmayı öğret geresi kişiye kalmış.
İnsanlar aynı olay karşısın da dahi işi Allah a bağlıyorlar ama yorumlar zihniyetlere göre değişiyor Sevda hanım . Mesela benim ağır engelli oğlum var . Kimine göre bize ödül , kimine göre ceza . Bana göre neden ödül osun ki , anne , baba çocuğuna bakmakla yükümlüdür zaten . Ceza ise , yaradan o kadar çaresiz mi ki onun sağlığını alarak bizi cezalandırsın .
Diğer konuları merakla bekliyorum .

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Teşekkür ederim Türkan hanımcığım,yavrunuza ve size geçmiş olsun.Dediğiniz gibi Allah o kadar acımasız olamaz kuluna karşı,vilimle izah edilen bir şeyi tutup Allah'a yüklemek,ona şirk koşmaktır bence de.O kadar aptallar ki,bunu söylerken günah işlediklerinin bile farkında değiller.Yorumlarda oytunla hayat ın yorumuna bakın,o da benzer bir olay yaşamış.Oytun eve gelip,şehit olmak istiyorum demiş.Allah bu zihniyeti kahretsin.

bücürükveben dedi ki...

Sevda'cığım bugün sosyal medyada bir şey gördüm, çok güldüm, gerçi güleriz ağlanacak halimize.:)
Aklımda kaldığıyla sana aktarıyorum. Şu an hangi kişinin twitindeydi hatırlayamadım çünkü...

ATEİST: Tanrı yoktur der. Tanrı biz nasıl olduk sorusuna insanların bulduğu cevaptır.
AGNOSTİK: Tanrı var da olabilir, yok da olabilir, bilemeyiz
DEİST: Tanrı vardır ama dinler, peygamberler yollamamıştır
PANTEİST: Tanrı doğadır, doğa tanrıdır
MÜSLÜMAN: İnanmasan da saygı duy, orospu çocuğu, senin ananı, bacını, avradını sikerim, cehennemlik piiiiççç,

Ya hakikaten niye böyle bunlar?...:( Böyle olmayan Müslümanları tenzih ederek yazdım.
küfürler yüzünden yayınlamak istemezsen anlarım:) senin okuman da yeterli:))

deeptone dedi ki...

nası yazabildin bunu yaaa doğru sölemişsin evet benim pek anlayamadığım konular bunlar yaaa. din hoş da dindarlar pek hoş olmuyor :)

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Bunu ben de feyste görüp paylaştımdı Müjdem.Kafalarını çalıştırmadıkları için,kendilerine ait düşünceleri olmadığı için,kraldan çok kralcılıkla eksik gidermeye çalışıyorlar da ondan.İnsanlıktan nasip almaya değil,pastadan pay almaya çalıştıkları için.Allah hepsinin belasını versin.Biliyorsun,beddua etmenin yasal yükümlülüğü yok :))

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

İçimdekileri döktüm ortaya işte yaa.Dinin çıkış amacıyla ,şu andaki amacı bambaşka olduğu için sahte dindarlar hoş değil işte :(

ÖRGÜÇANTAM-Hatice yazıcı dedi ki...

Sevda'mm yazıyı ve yorumları(benim de böyle bir alışkanlığım var illa ki yorumlara da göz atarım:)okudum bu aralar bir iki arkadaşla benzeri konuları konuştuk .Senin yazını okuyunca hah işte aynen böyle dedim iç sesim kelimelere dökülmüş gibi hissettirdin bana eline yüreğine sağlık olsun.
Günümüz de yaşanıldığı gibi bir islam olduğunu sanmıyorum sapıklar ve sapkınların kendi işlerine gelircesine uyguladığı bir rezillik.
çok bilim ilim sahibi değilim ama 300 küsür İncilden ortak alıntı bir tane seçip ona inananlar da bile yaşadıklarımızın milyon da biri görüldü mü acaba?
( bahsettiğin ikilemleri yaşıyor olmama rağmen herşeyinAllaha havale edilmesine kızıyorum bir fıkra okumuştum özetle bir kaç ülke olaylarını Allah aktaran meleklere ccevap bırakın onlar kendileri başa çıkar. türkiye de olup bitenler aktarılınca aman hemen onrayı düzenleyin şimdi yaptıklarının kabahatını da bize yüklerler gibi birşeydi bence tam da öyle yaşıyoruz son 15 yıldır:((
Kur'an da dil din,dil ırk ve insan ayrımı yapmayın diyor mu bitmiştir ben ona bakarım. derler ya eşeğini sağlam kazığa bağla sonra emanet et ona bakarım.
Mevlana yı baştacı edip sonra da sen osun sen busun diyen müsvetteler önce bir kendi yaşamlarını gözlemlesinler.
daha geçtiğimiz hafta İzmir'imiz de rahmetli olan musevi esnaf için esnaf arkadaşları camiden sela okunmasa da esnafımızdan basmacı yusuf(yasef)kaybettik diye duyurulması istenince hoca,müftü ve diyanet red ediyor rezilliği bakar mısın.......................... sözüm ona müslümanım diye gezen kendini bilmezler.
Bir de bu değerli zt gerçek bir insan ve kul olarak yaşamış bu memlete askerlik yapmış dükkanına gele malların kartonlarını saklayıp cumaya gelen vatandaş sokak betonuna oturmasın diye elleriyle her hafta serip kaldırırmış onları bir sonraki hafta lazım olur diye şimdi kim gerçek kul bana cevap versin diyanet ..................
İnsnlar olayı abarttı artık facebook yoluyla ibadet eder oldu kendimi zor tutuyorum bir gün birine cevap geldi mi diye soracağım o kadar yani ,işte laçkalaştırmanın en iyi mecrası yaptıklarına okuduklarına şahit tutuyorlar gibi geliyorbana kötü niyetli olmadıklarını biliyorum ama biraz içlerin de sorgusunu yapmalılar Allah ve kul arasın da kalması gerekene şahit tutmaya gerek yok.
Ben insana bakarım,kalbine bakarım bundan gayrisi Yaradanla onun arasındadır ne karışırım ne sorgularım .
Gözyaşı olmayan güzel günler görelim huzur için de yaşayalım inş.
Teşekkürler

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Sağol Hatice ablacığım,tastamam da vudur demek istediğim.İnternet ğzerinden dua edeip bunu da marifet sanana ne desek boş zaten.Yeni bir din yarattılar,çalıp oynuyorlar,putlar ortalarda dolaşıyor,mezarlar da yeni putlardan oldu,değişmeden geldiği söylenen kutsal kitap ekleye çıkara,mendeburların anı defterine döndü,vs vs.Biz doğruyu bilip yapalım da,belki bir deniz yıldızı da biz kurtarırız.

ÖRGÜÇANTAM-Hatice yazıcı dedi ki...

Aynen öyle kuzum öpüyorum:)

siyah kuğu dedi ki...

Evett çok haklısın çok güzel bir yazı olmuş Ben bu kadar anlamamki bizde köyden gelen bir şey var daha düne kadar eteklerin altına pijama giyerdik biz:) bunları okudukça bambaşka dünyalar bambaşka insanlar görüyorum :) Çok karışık konular :)

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Güzel kuğum,bizler yıllarca bize denileni bildik,kabul ettik.Eskiden bu kadar kitap yoktu,Arapça bilmediğimiz için de Kuran'da anlatılanı anlamazdık.Koyun gibi güdüldük durduk yıllarca,ben pantolon giydiğim için çatır çatır yanacağımı düşünerek korktum yıllarca.Şimdi kızlar başlarını örtüp altına dar pantolonlar giyiyorlar,çoğu da üstüne uzun bir şey giymiyor,toto olduğu gibi ortada.O zaman diyorum,ne demeye yıllarca yanacağım diye korkuttular beni,üstelik de en bollarını giydim .Erkek kıyafeti giymek haram derdi babam,e baba Arap erkekleri entari giyiyorlar,o zaman elbise de mi giymeyeceğiz deyince de küfrü yerdim.Şimdi küfür ettiğinde ,Müslüman küfretmez baba,hacı adamın ağzından temiz kelimeler çıkmalı,konuşmana dikkat et diyorum,çok kızıyor ama bir şey diyemiyor,sinirliyim ben deyip kaçıyor.Ben gene üsteliyorum,Müslüman sabırlı olur,sinirini tutmak zorundasın,kul hakkı almaman lazım diye,hepten deliriyor.E,diyorum sade oruçla,namazla ibadet olmaz,davranışlarınla ibadet edeceksin,tıpkı Hz.Muhammet (SAV) gibi.Öfkeden barut oluyor,ben senle baş edemiyorum,hadi sus diyor.Anlayacağın,din hem çok kolay hem de çok zor.Allah'ın ayırmadığı kulunu ayırmak bana düşmez diye düşünebilen gerçek inanandır bence,gerisi Allah'la kul arasında 😍

Virginia Kuşu dedi ki...

Canım yazını okudum, kalbinden ve aklından geçenleri samimiyetle dile getirmişsin. Sorduğun sorulara benim ilmim yetmez, o yüzden Hak dostlarının nurlu beyanlarıyla bir tablo çizmeye çalışacağım inşallah. Din, bahsettiğin gibi insanlık tarihinde yeni bir kavram değil aslında. Yani insanlığın dinsiz kaldığı yüzlerce yıl olmamış. Çünkü ilk insan Hz. Adem, aynı zamanda ilk peygamber. Allah toplumları hiçbir zaman başıboş, sahipsiz bırakmamış. Burda şunlar sorulabilir, neden isteğimiz dışında bizi yarattı, sorumluluk yükledi, bazıları refah içindeyken, bazıları acı çekiyor? Bediüzzaman Hz. buyurmuş ki, bir terzinin nasıl üstünüzdeki kumaşı dilediği şekilde, en uygun olarak kesip biçmeye hakkı vardır, aynı öyle Allah da kullarının üzerinde sonsuz tasarruf sahibidir... Bu dünya ahiretin küçük bir numunesi hükmünde. Basit bir okul hayatında bile nice sınavlardan geçiyoruz. Ebedi ahiret hayatı da elbette kendi değerinde sınavlarla çevrili olacak. Ayette buyurulduğu gibi insanlar açlıkla, korkuyla, evlatla, malla imtihan olacaklar ki kömür ile elmas ayrılsın. Gelelim bize sormadan neden yarattı diyenlere. Böyle düşünenler keyif içinde oldukları zaman yaratılmış olmanın tadını çıkarırken, iş kulluk görevine gelince bu soruyla kaçış yolu arıyorlar. Hz. İsa ile şeytanın arasındaki şu diyalog meşhurdur. Şeytan, Hz. İsa'ya, at kendini şu duvardan, bakalım Allah seni kurtaracak mı deyince; Hz. İsa, ben Allah'ı sınayamam, ancak O beni sınar buyuruyor.....

Virginia Kuşu dedi ki...

Kul olmak çok zor... Çünkü biz Allah'ın, ben sizin Rabbiniz değil miyim sorusuna belâ (evet) diyerek dünyaya gönderilmişiz. Dünya kelimesi deni kökünden gelir ve alçaklık demektir. Yani biz Yaratıcımızdan uzağa gönderilmişiz, hangimiz daha iyi işler yapacağız ve belâ (evet) demekteki samimiyetimiz anlaşılsın diye. Burada şu soru akla geliyor. Peki tüm yaratılanlar, evet sen bizim Rabbimizsin dediğine göre insanlar nasıl kafir, ateist olabiliyor? Hak dostları buyurmuşlar ki Allah her insanın kalbine inanma ihtiyacı koymuştur. Dağa baksa tefekkür eder, farklı bir canlı görse tefekkür eder, hiçbir şeyi fark etmese kendi bedenine bakar tefekkür eder, sorgular ve bu onu Yaratıcıya götürür. Tesadüf diyen, sorumluluktan kaçmak için kendini kandırır. Biz aciz insanlar arkadaşımızın en küçük bir vefasızlığına bile içerliyoruz, birine hediye verdiğimizde teşekkür etmese ne kadar nankör diyoruz. Ama iş bunca nimetleri verene vefalı olmaya, şükretmeye gelince türlü bahanelere sığınıyoruz. Kendimizi kandırmaktan başka bir şey değil. Malesef biz toplum olarak din, gelenek ve hurafe kavramlarını karıştırıyoruz. Mesela gece tırnak kesmek, ev süpürmek hoş karşılanmamış ama uğursuzluk getireceğinden değil, elektriğin olmadığı dönemlerde çer çöp etrafa dağılır diye. Tesettür evet önemli bir konu zira kıymetli şeyler saklanmaya layıktır. Bu noktada erkeklerin de tesettürü var. Ama biz kadınlar saçın ve bedenin örtülmesine takılıyoruz çünkü zor geliyor, güzelliğimizi göstermek istiyoruz. İşte bu noktada İslam bize diyor ki elbette güzelliğini göstereceksin ama eşine. Erkeklere de diyor ki elbette kadına bakacaksın ama eşine, güzelliğinden hoşnut olacaksın ama eşinin. Yani sorumluluk her iki cins için de geçerli. Bir insan örtünmediği için, namaz kılmadığı, oruç tutmadığı veya dinin başka gereklerini yapmadığı için günahkar olur ama dinden çıkmaz. İslamda bu emirler yok derse dinden çıkmış olur. Dünyada neden bu kadar kötülük olduğu, Allah'ın neden buna izin verdiği konusuna gelince, Hz. Mevlana buyurmuş ki, bir insan halıdaki tozlar temizlensin diye değnekle ona vurur. Çırpa çırpa tozlardan arındırır. Aynı onun gibi Allah da, dert ve sıkıntılarla kulunu günahlardan arındırır. Zalim de, mazlum da kendi sınavını vermekte. Bazı meseleleri aklımızın almadığından dolayı sorgulanmasının yasak gibi görülmesi konusuna gelirsek, insan sınırları olan bir varlık. Görebildiğimiz alan sınırlı, duyabildiğimiz sesler sınırlı. Bu halimizle elbette Allah'ı kavrayamayız. Zaten Peygamber Efendimiz (s.a.v) Allah'ın zatını değil, eserlerini tefekkür edin buyurmuş. Hz. Mevlana da, Hak yoluna akıl ile girilir, kalp ile devam edilir. Akıl, Allah yolunda batağa saplanmış eşek gibidir buyuruyor. Çünkü akıl sorar da sorar. Yine Peygamber Efendimiz (s.a.v) sizden önceki ümmetleri çok soru sormaları ve peygamberleri ile münakaşaya dalmaları helak etti buyuruyor. Esasında İslam bir güneş gibidir, inanmak istemeyen gözünü kapatan sadece kendine karanlık yapmış olur. O güneş inananlara parlamaya devam eder. Allah marifet, muhabbet ve ihlasımızı artırsın. Başta Peygamber Efendimize (s.a.v) ve bu yazıda adı geçenlere selam olsun. Varsa kusurlar bendendir. Sevgilerimle ❤

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Gelip okuduğun,yorum yaptığın için sağol Emine.Aslında aynı noktalarda birleşmişiz,şu anki ilimle bazı sorulara yanıt vermek imkansız.Ama ben dinin kanıta dayalı bir bilim olacağına yürekten inanıyorum.Kaç yüz yıl sonra olur bilmiyorum ama olacaktır.Defalarca insanın ana karnına düşmesinden ölmesine kadar geçen sürece şahit oldum.Kah ultrasonda atan kalbi gördüm,kah bir bebeği ellerimle doğurttum.Bir an önce yaşayan insanın,bir an sonra ellerimden kayıp gidişini gördüm.Tohum ektim,türlü çeşit bitki büyüdü.Aslında kafamı çevirdiğim her yerde bir mucize var.Dinlerin tarihine gelince,sanırım orada bir yanlış anlaşılma oldu,söz ettiğim dört büyük dinin gelişiydi.Hz.Adem'i tüm dinler ilk peygamber olarak kabul ediyor zaten.Dört büyük dine gelene kadar pek çok peygamber de gelmiş,çoğu yaşadığı toplumla birlikte helak olmuş.İnsanların doymak bilmeyen egoları sonunda kitaba ihtiyaç doğurmuş,bir nevi anayasa gibi.Yani insan doymak bilmeyen ,obur,bencil bir canavar.Bunlar içinden çıkıp dini kalkan olarak kullananlar yüzünden de,insanların bir kısmı inançlarını koruyamayarak dine inanmamayı seçiyorlar.Karşılıklı konuşulacak zor ve derin bir konu,yazışarak altından kalkmak çok zor.Allah nasip ederse birgün yüz yüze konuşuruz.

siyah kuğu dedi ki...

😊😍

paticanlar dedi ki...

Sevda hanım düşüncelerinizi çok güzel özetlemişsiniz. Ve bir çok noktada ne güzel, çok doğru sonuçlara varmışsınız.
Dinin vicdanlara sıkışmış ve sadece ahiret için olduğuna inanan o kadar çok insan varken, ağırlık olarak dünya için olduğunun farkında olmanız zaten başlı başına mükemmel. Allah'ım razı olsun. En son noktada size bu konuda bir şeyler eklemek istiyorum.
Nacizane bazı konularda yazacaklarım var. Konular derin ve çok. Ben de kısa anlatmayı pek beceremem ki zaten kısa konular değil. Ezberden yazmamak için ayet ve Hadisleri araştırdım, toparladım ve ilk önce başka yerde yazdım ki bloggerın bir azizliğine uğrayıp uçmasın yazdıklarım. ☺️
Öncelikle 3 konuda yazmak istiyorum.
1-(olmayan) 3 büyük din
2-mezhepler
3-kader mevzuları
Bu arada bir süre internetiniz olmayacakmış. Sanırım ancak daha sonra okuyabileceksiniz, o zaman karşılıklı yazışırız inşallah.
En sonda da bugünkü ağlanacak halimizi yazışır konuşuruz.
Çünkü sizin yazınızda çok güzel belirttiğiniz gibi:
Peygamber Efendimiz'in buyuruyor:
1-"Ben, ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.” (bk. Muvatta, Husnü'l Halk, 8; Müsned, 2/381)
2-Din, güzel ahlaktır ” [Deylemi]

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Yazınızı bekleyeceğim kedili teyze

Adsız dedi ki...

Sevda hanim sizi dikis ayaklari ararken buldum. Yazi tarziniz cok samimi. O nedenle benim gibi fikirlere acik goruslu oldugunuzu düşünüyorum. Nacizane tavsiyem nouman ali khanin vidrolarina bakmanizi tavsiye edecegim bir cok sorumuza cevap veriyor.
Iyi dikislerr ��

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Teşekkür ederim,izleyeceğim mutlaka.