13 Şubat 2016 Cumartesi

THE DANISH GIRL-TRANSGENDERİZM

                         Oytun'la Hayat-Şebnem ,film tanıtımlarına son hız devam ederken ,bugünkü yazısında söz ettiği film dikkatimi çekti ve bu akşam izleyeceğimi söyledim.O da yorumumu merak etti.Gidip yayının altına da yorum yapabilirdim ama daha çok kişinin dikkatini çekebilmek için yayın yapmak istedim.
                         Şebnem'in tanıtımı şurada;http://oytunlahayat.blogspot.com.tr/



                       Filmin afişi bu,Şebnem yeterince tanıtmış, ben tekrar etmeyeceğim.Oyuncular muhteşemdi.Başrol oyuncuları rollerinin hakkını sonuna kadar vermişler.Hele Lili rolündeki aktörün gerçek hayatta da bir transgender olduğuna inanabilirsiniz.Ben filmi çok çok çok beğendim,yüreğim sızladı,ciğerim yandı.Nedenlerini yazıp spoiler vermek istemiyorum,mutlaka izleyin.Sadece biraz transgenderizmden söz etmek istedim.Çoğu insanın hala inanmakta ısrar ettiği üzere,transgenderizm bir hastalık değildir.Uluslararası psikiyatrik değerlendirme skalası DSM IV listesinden çıkarılmış ve hastalık olarak tedavi edilmesine son verilmiştir.Transgenderizm,özetle ,kişinin var olan bedenine ait cinsel kimliğe sahip olmaması demektir.Dış görünüşüne ait cinsel duyumları yoktur.Tam olarak kadın bedeninde erkek ya da erkek bedeninde kadın da diyemeyiz çünkü bir çok alt başlıkları vardır ve çok farklı şekillerde karşımıza çıkar.Mesela erkek bedende, erkek ruhta ve yalnızca erkeklere karşı cinsel duygular besleyen transgenderlar varken,yine erkek bedende ama kadın ruhta ve yalnızca erkeklere karşı cinsel duygular besleyen transgenderlar da vardır.Aynı örneklem kadın transgenderlar için de geçerlidir.Yani olay;'Allah'ın homosu işte ' den ya da erkek Fatma'dan çok daha karışıktır.
                           Kadın ve erkeğe ait cinsel organlar aynı dokulardan başlangıç alarak farklı organlara dönüşürler.Yani embriyo ilk oluştuğunda henüz cinsiyetsizdir.Genetik olarak belirlenmiş bir cinsiyeti elbette mevcuttur ancak uzun bir gelişim süresi boyunca ,hem erkek hem de kadın embriyonun dış görünüşü aynıdır.Cinse ait görünüm özellikleri tamamlanıp doğum gerçekleştikten sonra bile bir insanın cinsiyeti konusunda kadın ya da erkek demek hiç de kolay değildir tıbben.Dış görünümü kadın olan ama iç organları erkek cinsiyete ait ya da tam tersi olan son derece sağlıklı görünen insanlar vardır.Bu kişilerin cinsiyet analizleri genetik araştırma ile bile tam olarak saptanamaz.Biliyorum kafanız iyice karıştı.Şunu demek istiyorum,bir örneklem yapalım,dış görünüşü kadın,kendisini kadın hisseden bir hasta çocuk sahibi olamamaktan yakınarak baş vurur.Ultrasona sokarsınız,rahmi yoktur,kromozom testi yaparsınız erkek kromozomları vardır.Bu da yetmez Barr cisimciği ararsınız.Evet,sizi kadın olarak tanımlayabilen tek şey yanak mukozanızda bulunan mikroskobik bir cisimciktir.Yanağınızın iç kısmında yerleşik bulunan bu mini minnak cisimcik karar verir kadın olup olmadığınıza...
                         Şimdi cinsiyet tespiti bu kadar zor ve karışık bir işken,olduğu bedenden beklenenin dışında bir hissiyata sahip insanları nasıl yargılayabiliriz ki?!!!!!Yıllarca tedavi edilmeye çalışılmış ama asla başarı elde edilememiş bir durumu,' istese düzelir ' diye kesip atmak ne büyük haksızlıktır.O insanların nasıl acılar yaşadığını görseniz içiniz acır.Hissettiğin duygulara ait bir bedene sahip olmak ne büyük bir nimettir....Transsexüel bir transgenderın ( ameliyatla cinsiyet değiştiren ) ,operasyon sonrası aynada kendini görüp nasıl hüngür hüngür ağladığına şahit olsanız anlatmak istediğim şeye kolayca vakıf olurdunuz.Transgender kimliğe sahip olmak bir seçim değildir,bir yaratılış halidir.Sonradan olunmaz ya da sonradan düzelmez.Gizli kalabilir evet,çeşitli baskılar nedeniyle çoğu insan gerçekte hissettiği kimliğini saklar ama hastalıklı bir ruha sahip olur,hayatını çok çeşitli sorunlarla boğuşarak geçirir.Ülkemizde transgenderizm sorununa hafiften bir göz atmak isterseniz ,Selin Berghan tarafından yazılmış olan Lubunya isimli kitabı mutlaka okuyun derim.Bitirme tezi olarak hazırlanıp sonrasında kitaba dönüştürülmüş bir araştırmadır aslında.



Kalın sağlıcakla.


25 yorum:

bücürükveben dedi ki...

Sevda'cığım ne kadar karışık hakikaten. Ya şimdi hastalık olamaz zaten de, ben hep genetik bir hata yani hatalı üretim olarak düşünüyorum bu tür şeyleri. Kadın bedeninde erkek, erkek bedeninde kadın normal bir şey gelmiyor bana. Yanaktaki o minik şeyi bilmiyordum bu arada ne kadar ilginç. Aklıma Bülent Ersoy geldi, o zaman bayağı mutlu olmuştur herhalde ameliyattan sonra..:)
eline kalemine sağlık çok ilginç, bilmediğim şeyler öğrendim.

DARK_BLUE dedi ki...

Sizin de dediğiniz gibi "allahın homosu" değil olay.. verdiğiniz bilimsel bilgiler biraz olsun açıklıyor gibi durumu.. bu konuda çok yazılıp çizilen film, kitap var oldukça da etkileyici ama bunu görmemiştim burada paylaştığınız için teşekkürler.. gerçi bu konuda dünyanın en iyi eserleri verilse de "kadını" anlayamamış kabullenememiş bir toplumda transseksuellerin yahut homoseksüellerin anlaşılıp insanmış gibi davranılacağını düşünmek hayal geliyor..

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

çok ama çok karışık bir konu,ben her zaman şükrediyorum hissettiğim bedene sahip olduğum için...

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

ne yazık ki haklısınız,ama ne kadar anlatırsak o kadar bilinçlenme yaratırız.En azından homofobiyi biraz azaltabiliriz,deniz yıldızı misali..

oytunla hayat dedi ki...

Yorumuna sağlık doktorcum. Şimdi bunları okuyunca film daha iyi oturdu aklımda ve yüreğimde. Titremeleri abartılı bulmuştum demek varmış sebebi.
Bazen sebeplerini bilmeden ne kadar kolay yaftalama yapıyoruz. Anlamak lazım, yargılamamak lazım. Son bölümlerde Gerda 'ya hayran kaldım bende. Hani dedi ya Lili ben bu sevgiyi hak edecek ne yaptım diye. Yaralandım resmen o ifadesine...
Hayat sevgiyi ve saygıyı çokça hakedecek kadar kısa.
Öpüyorum seni

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Çok çok güzeldi,harika bir anlatımdı,homofobik bir yaklaşım görmedim ben.Bu konuda yapılmış en iyi filmler arasına girer rahatlıkla

sevdicann dedi ki...

Tıbbi açıdan anlatman iyi oldu benim icin. Bu o insanların seçimi degil. Yanlış işler yapanlar olduğu için insanlar tarafından tepki görüyorlar. Güneşi gördüm filminde de bu konu islenmisti. Filmi izleyeceğim

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

bizim gibi olmayanı dışlamak hatta eziyet etmek,ne kadar insanlık dışı bir davranış,öyle acılar çekiyorlar ki....

Handan dedi ki...

Ben de çok üzülüyorum tepkilere. Dünya üzerinde sadece iki cins yok işte. Bilmemiz gereken bu. Hayır bilimum bilimkurgu filmlerinde bin çeşit yaratığı beğenen insanlar dünya üzerindeki çeşitliliğe neden böyle abuk davranıyorlar anlamıyorum. Aman zaten ben hiçbişey anlamıyorum da, neyse...

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

ne güzel tarif etmişsin...

Mevlude Turk Topal dedi ki...

Overdoz film yuklemesi ile karsikarsiyasiniz guzel bagyaann. Gelirken getir hepsini izleyelim!!!
Iyice belese bagladim ben olayi:))

Unknown dedi ki...

filmi geçtiğimiz perşembe akşamı izledim,çok etkilendim.ne tesadüf hemen hemen aynı zamanlarda izlemişiz.
sevgiler

Yelek dedi ki...

Bu bilgileri okuduktan sonra bu filmi izlemek daha iyi olacak. Aydınlatıcı bikgilerin için çok sağol Sevdacım.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

olur getiririm harddiskte zaten,aktarırız senin bilgisayara

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

çok yürek yakıcıydı değil mi???

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

eminim çok beğeneceksin Fundacığım

Unknown dedi ki...

kesinlikle evet.

Ersin DOĞAN dedi ki...

Ben geçen yıl, trans nefret cinayetleri günü için hazırlanan bir afiş paylaşmıştım.
Bir çok tepki aldım. İyi veya kötü.

Ama bu şekilde ve böyle böyle aşılacak diye düşünüyorum. Ha aşmak için, biraz kendinden ödün vermek gerekiyor. Çünkü bizler genelde, bizim gibi olmayanları direkt anormal olarak yaftalayıp; olabildiğince yargılıyoruz.

Bu arada, Lubunya kitabını bende okumamıştım. Okuyacağım ama. :)
Çok sevgiler!

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Daha menstürasyon görmemiş çocukları gelin eden bir ülkede,cisel kimliği sadece kendini ilgilendiren bireyler yapılan canavarlık ne büyük bir yüzsüzlüktür.Lubunya kitabında ,ülkemizdeki gizli homoseviciliği ve iki yüzlülüğü öyle güzel anlatıyor ki yazar...Bizler çaba göstermezsek,elimizi taşın altına sokmazsak düzelmez bu işler.

gürültü dedi ki...

Merhaba,
Eğer LGBTI bireylerin konularını içeren başka filmler izlemek isterseniz size bir kaç önerim olacak.
İzlemediyseniz eğer gerçek bir hikayeyi konu alan, adeta bir belgesel niteliğinde "Milk" ve Hilary Swank'e Oscar kazandıran "Boys Don't Cry"

ve

okumadıysanız hermafrodit bir bireyi anlatan jeffrey eugenides'in Pulitzer ödüllü kitabı Middlesex'i şiddetle öneririm.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Milk'i izlemiş ve çok beğenmiştim.Diğer film ve kitabı hemen edineceğim.Swank'ın filminden haberdardım da kitabı atlamışım.Teşekkürler.

deeptone dedi ki...

yani baksana bu farklı hissetme durumu o zaman doğuştan olan bişi. kişi o genle mi doğuyo yani.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Tabi ki,yoksa kimse durduk yere,'hadi ben bi homo olayım ' demez.Kaba tabirle ifade ettim ki,ne kadar önyargılı yaklaşıldığı anlaşılsın.Bak şu Lubunya isimli kitabı mutlaka oku,o insanları çok daha iyi anlayacaksın.Durduk yerde insan o kadar acıya katlanmayı niye seçsin ki??Her zaman diyorum,hissettiğin duyguya sahip bir bedende doğmak büyük bir lutuf.

Merih'in Atmosferinde dedi ki...

Çok bilgilendirici bir yazı olmuş sağolun.Filimi en kısa zamanda izlemek isterim.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Teşekkür ederim Merih hanımcığım,inanın göz yaşlarınızı tutamayacaksınız...