24 Ocak 2016 Pazar

ANILAAARRR-DEVAM

                  En son ,benim ilk nöbetimi hep beraber tutmuş ve sağ salim sabaha ulaşmıştık.Nöbetler sabah saat 09:00'da teslim edilirdi.ancak 08:59'da gelen hasta da o sıradaki nöbetçinin olurdu.Hafazanallah o saatte kaza maza gelirse onun adli raporu maporu bize ait olacağından eve gitmemiz öğleden sonrayı bulurdu.Genelde o kadar acımasızlık yapmazdık birbirimize ama zaten sabah beş altı sularında,tam şafak vakti,havanın alaca karanlıktan gün ışığına döndüğü o tuhaf aydınlık vakti, mutlaka çoklu trafik kazası gelirdi,haliyle de işimiz bitmez asla 09:00'da,' nöbetim bitti oh ' diyemezdik.Neyse ki,ilk nöbetimin sabahı böyle bir durum yaşamadık.Artık yaratıcı mı bize acıdı,başka bir şey mi oldu bilmiyorum.Tam hatırlayamıyorum ama sanırım iki yüze yakın hastayı, üç kişi ( bir doktor,bir hemşire,bir pansumancı ) sağ salim bir şekilde acilden çıkarmayı başardık.O nöbette hiç ölüm olmadı ve hiç ex duhul ( ölü halde acilden giriş yapan hasta ) vakası gelmedi.Yine bu da yaratıcının armağanıydı belki de.Çünkü her iki durumda da acil karışır,biz hastaya mı müdahale edelim,hasta yakınlarıyla mı cebelleşelim şaşırırdık.Acil bu şekilde karıştığında ne hikmetse hastane polisi arazi olur,olaylar yatıştığında ortaya çıkardı.Önceleri çok kızdığım bu durumu sonradan anladım ve anlayışla karşıladım.Küçük yerlerde herkes bir şekilde ya tanış ya akraba oluyor.E,haliyle acil karıştığında  olayın kahramanlarının ucu bir şekilde polis arkadaşlara da değiyordu,böyle olunca da memur arkadaşlar olaya müdahil olmak istemiyorlardı.Olan bize oluyor,kimimize hakaret ediliyor,kimimiz dayak yiyorduk.Can o kadar tatlı ki,onu verenin de alanın da biz olmadığımız hep unutulur ne yazık ki.Dinsel inançlarında her şeyin Allah'tan geldiğine kesin ve koşulsuz inanan bu halk,nedense ölüm karşısında canı alanın biz doktorlar olduğuna inanır.Ölümün acısını bizden çıkarmak ister,bazen söğer,bazen döver,bazen de öldürürler çünkü bunların hiçbirini,inandıkları,teslim oldukları ve canı alan esas varlık olan Allah'a karşı yapamazlar.Ellerinin altında günah keçisi olarak doktor vardır ve ölümün öfkesini ona yöneltirler.Dikkat edin genelde yardımcı sağlık personeline değil doktora yönelir öfke,çünkü statü olarak doktor tüm ekibin amiridir yani oradaki otoritedir.Ulaşamadıkları ya da kutsal kabul ettikleri otoriteye yönlendiremedikleri öfkeyi doktorlara yönlendirmeleri işte bu yüzdendir.Biz buna tıpta Yansıtma Mekanizması deriz.
                Efendim,ilk nöbetimin son dakikaları büyük bir huzur ve tatmin duygularıyla geçerken,acil muayene odasının bitişiğindeki sözde dinlenme odasına geçtik hemşiremle,ikimizin de yorgunluktan beti benzi atmıştı.Ama ikimizin de suratında engel olamadığımız mutlu bir sırıtış vardı.Birbirimize baktık ve sarıldık.İkimiz de çocuktuk daha,o on sekiz, ben yirmi üç...Bir süre öyle sarılmış halde ileri geri sallandık,hatta birer damla da yaş akıttık gözlerimizden.Aslında olan biten adrenalin deşarjından da öte bir şeydi.Evlerinden çok uzakta iki genç kız olarak üzerimize yüklenmiş o çok ağır sorumluluğu bu gecelik başarıyla halletmiştik.Hilal,her neredeysen,seni çok seviyorum küçüğüm,inşallah çok mutlusundur.Daha sonraki pek çok nöbetimizi birlikte tuttuk Hilal'le.Aslında yan tarafta ayrı bir doktor nöbet odası olmasına rağmen ben hiç o odada yatmadım veya oturmadım.Nöbetlerimde acil muayene odasına bitişik dinlenme odasındaki kanepede,hemşiremle sırt sırta yattık hep.Tabi bu yatışlar dakikalarla ölçülüydü ama arada vücudumuzu yatay pozisyona getirmezsek nöbete devam edemiyorduk.İşte Hilalim'le de çok sırt sırta yatmışlığımız vardır...Sonraları ikili nöbetlere geçtiğimizde mecburen diğer doktor nöbet odasını kullanmam gerekecekti.
                Biz uykusuz ve başarıyla atlattığımız nöbetimizin sonuna gelişimize sevinirken,bizim gibi geceyi uykusuz geçiren başkaları da varmış meğerse...Gece boyunca ha arandık,ha çağrıldık diye endişe içinde sağdan sola,soldan sağa dönmüş durmuş acilin diğer doktorları.Meğer endişe içindelermiş, benim nöbetin altından kalkamayacağımı düşünüyorlarmış.Yahu madem endişeleniyordunuz,niye beni tek başıma en tecrübesiz hemşirelerden biriyle nöbete yazdınız değil mi?Gece boyunca acile çağrılmayı beklemiş hepsi de.O zamanlara göre, ben oldukça marjinal bir tiptim.Kısacık ama gerçekten kısacık saçlarım,kopkoyu rujum,gümüş yüzüklerim ve bileziklerimle hippiyle rockçı arası bir dış görünüme sahip uçuk bir tip izlenimi veriyordum.Haliyle yeni mezun böyle bir tipin doktorlukla pek alakası olamayacağını düşünmüşler.Sabah nöbeti devrederken bendeki ciddi ve profesyonel havaya şaşırıp kalmıştı doktor arkadaş.Ben çalışırken çok ciddi olurum,bakmayın bu uçuk hallerime.İş başında beni görseniz asla aynı kişi olduğuma inanmazsınız.Uludağ Tıp şimdilerde nasıl bilmiyorum ama bizim zamanımızda hekim yetiştirmek üzere çalışırdı.Uzmanlık sınavına öğrenci yetiştirmek gibi bir amaç gütmezlerdi hocalarımız.Allah hepsinden razı olsun,hekimlik hayatım boyunca hasta karşısında hiç apışıp kalmadım,hiç ben şimdi ne yapacağım diye düşünmedim.
                Nöbeti devrettim ve hastaneden çıktım.Amanın o ne çıkış yarabbi,sanki dünyayı ben yaratmışım,en zor ameliyattan çıkmışım,olmayanı oldurmuşum....Bu duygunun tarifi yok ne yazık ki,hayat kurtarmanın,bir hayata dokunmanın hazzını anlatamam size.Seke seke evime yürüdüm ve zili çaldım,eveett zili çaldım çünkü canımın yarısı kardeşim Vedam evde beni bekliyordu.Yaaa,ben mecburi hizmet yaptım ama canımın yarısı da mecburi ev arkadaşlığı yaptı bana.İşte öyle fedakar öyle candır benim bebeğim.Bundan sonraki anlatılarda kendisi de yer alacaktır efenim.
               Bugünlük de bu kadar,kalın sağlıcakla.

25 yorum:

Handan dedi ki...

Harika bir kitap olacak bunlar :) Anlatım da çok güzel :)

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

gerçekten mi beğeniyorsun yoksa beni sevdiğin için mi böyle yazıyorsun bilememek ne acı kız,hihihihihi

Kalem Kuklası dedi ki...

Çok güzel yazmışsın abla. Gerçekten sağlık memurlarına özelliklere doktora yapılan şiddetin önüne geçilemiyor. Düşüncelerinin hepsine harfi harfine katıldım.

Hilal Hanımla da keşke tekrar görüşebilseniz. Göğüs germişsiniz tüm zorluklara.

Doktorluk saygı duyulası, kutsal bir meslek. Allah hep yüzünü güldürsün ablacım. Bu arada mesajını aldım. Katılıyorum sana :)

Nuray dedi ki...

Cevval kadın,hiç şaşırmadım,okurken yanında gibi hissettim,kısa saçlarınla,yüzüklerinle gördüm seni ve ciddiyetini...Off off ne güzel bir duygudur başarma duygusu,o öz güven şahanee...Ölüm korkunç bir şey,kabullenmek zor,insanlar acısını nasıl çıkaracağını bilmiyor ama Sevda her meslek insanı da doktorlar mesela senin gibi değil be,hasta ile hiç iletişim kurmayanlara sinir oluyorum mesela,yaa bir konuş,bir gülümse ne olur,şunun var de,şundan de ya da şunları yapma de...Gençleri sevmeyen öğretmenler var yaa,inanabiliyor musun :)) sevgiler canım

Ayselce örgüler dedi ki...

Keşke o kısacık saçlı halinden resmin olsaydı:) ilk nöbetin başarılı geçmesi sana cesaret vermiştir hadi kim tutar seni devamını merakla bekliyorum hee unutuyordum acaip cümle kuruluşların kelime seçme yeteneğin var kesinlikle bu sayfaları biriktirip kitapta toplamalısın bence hemen sposor arayışına gir .

Handan dedi ki...

Gerçekten beğenmesem beğendim diyemem ki. İçin rahat olsun :)

Mevlude Turk Topal dedi ki...

Kitabin girisi tamamdir. Onsozde tamam. Hadi bakalim gelismelere dogru yelken aciyoruz.
Emekli oldunda ne oldu ki, hala hayatlara dokunmaya devam ediyorsun, yaptiklarinla, yazilarinla, diktiklerinle, bakisinla, ziyaretlerinle, kisacasi herseyinle... Yuzu guzel, kalbi guzel doktorum benim.
Seviyorum kiz seni, basdeli!!! :))

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

hihihihi,alaaamm ne kadar mes uu duumm

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

çok sağol kuklamu,ne güzel anlamışsın beni.Mesaja gelince,dediğim gibi,anladın sen,hihihi

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

öyle tabi,her insanda empati duygusu olmuyor,hele sempati neredeyse hiç kimsede yok.Bence bizim gibi insanlarla uğraşan mesleklere öncelikle ruhsal durum testi yapılıp,fakültelere öyle almalılar

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

bulursam koyarım buraya o fotolardan narinim.Eleştirine de çok teşekkür ederim,cesaretlendim valla..

bücürükveben dedi ki...

Demek ki, neymiş kimseyi kılığı, kıyafeti, saçı, gümüş bileziklerine bakıp yargılamayacaksın, Sevda'cığım senin doktorluk anılarını çok beğenerek ve ilgiyle okuyorum, üstelik sadece anı değil, ülkenin bir yarası, toplumsal bir konu, hastaların böyle doktor dövmeleri nedense hiç uygar ülkelerde olmaz, Müslüman, Orta doğu ülkelerine özgü bir konu, ben sırf bizde oluyor sanırdım, Irak bizden betermiş. Cahillerle muhatap olmak çok zor:(

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

başdelin sevsin seniii...Ya zaten emekli olmak hükümete ait görevlerimi sona erdirmekti.Hekimlikten emekli olunmuyor ki.Zaten mesleğimi yapmamak hasta ediyor beni.İşte buradan soranlara falan cevap yazarak,yakınlarıma bakarak falan dindiriyorum hasretimi.Paylaşmak besliyor beni :))

EQ dedi ki...

of offf... okudumda yazdiklarini.... velhasil (özellikle bizim ülkemizde) hasta olmak da, doktorluk da, hemsirelik de zor kardesim, cok zor hem de... Allah herkese kolaylik versin.

Ben senin buradan insanlara nasil bir ictenlikle ve özveriyle yardimci olmaya calistigini büyük bir takdir, saygi ve hayranlikla izliyorum. Cünkü bunu bu sekilde yapan cok fazla doktor olmuyor. Kafalarini dinlemek istiyorlar, ugrasmak istemiyorlar (ki onlari da anlamiyor degilim)
Kendim de bunu cok yakindan yasadim seninle (mail üzerinden) , o yüzden kendi adima cok tesekkür ediyorum tekrardan. Iyi ki varsin be doktorcum. Mucuksss:)

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

müjdeciğim bizde eğitim seviyesi ne olursa olsun insanlar,hasta olarak cahildir.Doktordan veya hastaneden ne bekledikleri,ne alabilecekleri,sağlık personeliyle nasıl iletişim kuracakları konusunda cahildirler.Benim reçetemi yan komşuyla veya eczane çırağıyla tartışacak kadar cahildirler,benim tavsiyeme boş verip Ahmet2in Mehmet'in,kırıkçının,çıkıkçının tavsiyesine uyacak kadar cahildirler.Çok yakınım bir akrabam,kendisi öğretmen,doktor doktor gezdiği yetmedi bir de çıkıkçıya gitti ve onun dediğine inandı.Ne yazık ki bizde eğitime saygı yoktur.Batıda ise eğitimli kişi büyük saygı görür,doğuda paran varsa zaten saygı görürsün.Afganistan falan içler acısı.Khaled Huseyni - Bin Muhteşem Güneş,okumadıysan oku da bak neler yaşıyorlar....

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

canımsın Ayşe,ben yeminimi okulu bitirdiğimde yapmadım,okula başladığım gün yaptım.Zaten insanlara kötü davranamam ama tıbbı kazandığımda annem dedi ki;'tek bir hastana bağırıp çağırırsan sana hakkımı helal etmem' bunu hiç unutmadım,canımı ruhumu yakan çok hastam da oldu esasen ama hiç bağırmadım.Ancak sakince yatıklarını yüzlerine çarptığım hastalarım da oldu tabii.İnsanların bazıları direkt kötü olarak doğuyorlar,onlara yapılabilecek hiçbir şey yok.Bu zaten tıbben doğrulanmış bir durum.Öyleleriyle anlaşabilmek mümkün değildir,standart hizmetini sunar geçersin.Ama insanların büyük çoğunluğu iyidir ve ben onlar için yapabileceğimin en fazlasını yapmaya çalıştım hep.İnsanların mutluluğuyla besleniyorum ben.Çok teşekkür ediyorum sana meslek yoldaşım.

Nuray dedi ki...

Bu cehaleti yenebilecek miyiz güzel doktorum,cehalet denince tüylerim diken diken oluyor,Bin Muhteşem Güneşte nasıl ağlamıştım :((

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

halkın cehaleti hükümet politikası olduğu sürece cehaleti yenmek gibi bir şansımız yok Nurayım.Bir çok kapitalist ülkede halk bilinçli olarak cahilleştirilir,kütüphaneler boştur ama alış veriş merkezleri dolup taşar.Kitaplar pahalıdır,alınmasın okunmasın diye ama hamburger ucuzdur mesela.Ulan bu kadar parayı kitaba vereceğime üç kişi hamburger yeriz bir de gezeriz diyor gençler.Öğretmenlerimize çok ağır görevler düşüyor ama onlar da biz hekimler gibi bıkmış durumdalar.Evde gram ilgi,terbiye görmemiş çocuklar gençler acısını okulda çıkarıyorlar.Okullara aşı ya da eğitim vermek için gittiğimde o kadar üzülüyordum ki,ülkemin geleceği bu çocuklar mı diye...İnan özel okul çocukları çok daha terbiyeli,saygılı ve disiplinliler.Tam aksini beklersiniz oysa değil mi?Devlet okuluna giden çocuğun daha saygılı ve ağırbaşlı olmasını,özel okul çocuklarının sa ukala ve saygısız olmasını beklersiniz.Tam 19 yıl okul aşılarına gittim,son yıllarda yukarıdaki tespitim tavan yaptı.Ülkenin gidişatı içler acısı.Belki bir gün,umudum var hala,birileri kendi kendimizi yok ettiğimizi,değerlerimizin yitip gittiğini ve yok olmak üzere olduğumuzu fark eder ve hepimizi hizaya sokar....

oytunla hayat dedi ki...

O sabah eve giderken duyduğun gururu ne de güzel anlatmışsın doktorcum...
Tüylerim diken diken oldu vallahi...
Öpüyorum seni güzel insan ♥

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

kızarık yanaklı masum yüz imojisi olsaydı onu koyardım buraya....Biliyorum her insana nasip olmayacak bir hediyeye sahibim ve bunun kıymetini blmeye çalışıyorum.Çocuklarımın doktor olmasını asla istemedim.Sadece o tarif etmeye çalıştığım duyguyu tadabilsinler diye çok kısa bir süre yapmalarını isterdim ama gerçekten kısa bir süre,çünkü çok acılar yaşattı bize yöneticiler....

Yelek dedi ki...

Yaaaa çabuk bitti be doktor. Ne güzel ekranın teee içine girmiş okuyordum. Öyle güzel anlatmışsınki sanki çalışma ortamın, gelen giden hastalar, yakınları, hemşiren, yoğun bir çalışma saatinden sonra eve giderken duyduğun o güzel hissiyat. Kız birebir yaşadım sanki. Abi lütfen kısa kesme bak zonk diye kaldım ekran başında. Yaz birkaç yüz sayfada rahat bi okuyalım.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

kız okuyan sıkılmasın diye kısa kesiyorum,öyle upuzun yazsam yorulursunuz diye :))

Yelek dedi ki...

Ben yorulmam valla. Yaz kız. Ay daha neler çıkacak bakalım senden. Merakla bekliyorum cicim.

siyah kuğu dedi ki...

Abboo gözüm korktu ben yazarım sanıyordum gidiyor mesleğim elmden , süper anlatım yaşıyorum resmen olayları bir bir ve insanı mesleğinden soğutanlar var malesef ki.çç

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Çok yeşekkğr ederim kuğu,demek o kadar iyi buldun ha,çok mutlu ettin beni 😃