28 Ocak 2016 Perşembe

ANILAAARR-NÖBET DEFTERİ

                        Şimdi,ben nöbet defterinden söz edince,hatırı sayılır bir meraklı kitlesi oluştu.Keşke o zamanlar akıllı telefonlar olsaydı da yazdıklarımı belgeleyebilmiş olsaydım.Böyle bir şansım olmadığı için,hatırladığım kadarıyla yeni bir sayfa yazacağım size.
                        Öncelikle bazı ayrıntıları vermem gerek;acile gelen hastalara ilk müdahaleyi yapmakla görevli olmamızın yanında ,hastanın takibinden de sorumluyduk.Normal olarak acil servislerde hasta takibi yapılmaz,yapılamaz.Bunun için ekstra personel gerekir,en azından bir doktor ve bir hemşire olmalıdır.Ne yazık ki ,benim ilk başladığım dönemde,bir doktor ve bir hemşire hem acili hem de takip odasını idare ederdik.Bu nedenle de ,bir nevi yatan hasta işlemi gören takip hastalarının orderlarını ( bakım ve ilaç düzeni ) vermek,kesin tanılarını koymak,onları hayatta tutmak da acil doktorunun işiydi.Bunu yapabilmek için de icapçı uzmana danışmak zorundaydık.Daha sonraki olası bir ters durumda icapçıya danışıp danışmadığımız ilk sorulan şey olurdu çünkü.İcapçı demek,o gece boyunca aranacak ilgili dalın uzman hekimi demektir.Buraya kadar her şey olağan ve normal.Ancaaak,bazı uzmanlarımız kendi branşlarının acili olamayacağını savunur ve asla telefonu açmazlardı arandıklarında..Bazı a'bilerimizse telefonu açar ama telefon başında uyuyakalırlardı.Kimisinin her hastalık için söyledikleri standart bir reçeteleri vardı ve sırf arama kayıtlarında arandığımız görülsün diye telefon açardık.Bazılarını ise aramaktan nefret ederdik çünkü yalan yanlış orderlar verirler,biz de onları yapmamak için türlü iş çevirip kendi söylediklerimizi onlar söylüyormuş gibi hissetmelerini sağlamaya çalışırdık.Ay yazması bile zor,bir de yapmasını düşünün.Basitçe şöyle yazayım,asla ama asla damardan uygulanamayacak bir ilacı seruma katıp vermemi isteyen enfeksiyon uzmanına,' ha tamam a'bi,kalçadan Difilin yapıp,izotonikle de damar yolu açıyoruz,anladım ' diyerek onu yönlendirirdim.Zaten icapçıyı aradığımda ben tedaviye çoktan başlamış olurdum.İcapçı uygulaması ancak travmalı hastalarda işe yarardı.Çünkü yetkim olmayan tek şey hastayı açıp içine bakmaktı ve bu da cerrahlarımızın işiydi.Allah'tan cerrahlarımız gayet başarılıydı.Göğüs cerrahımız olmamasına rağmen,hayat kurtarmak adına kendini riske atıp göğüs tüpü takan cerrahımız bile vardı.Şimdi olsa kimse yapmaz çünkü şimdilerde hayat kurtarmak suç oldu.Acı bir örnek vereyim,bir trafik kazasının yanından geçerken durup yardım edemem yeni yasaya göre.GÖREVLİ OLMADIĞIM BİR KAZAYA MÜDAHALE ETMEM,HAYAT KURTARICI HERHANGİ BİR GİRİŞİMDE BULUNMAM,HATTA HASTAYI ELLEMEM BİLE YASAKTIR.Vatandaş karga tulumba kazazedeyi taşıyabilir,kalp masajı yapabilir ama ben yapamam çünkü yasaktır.Vatandaş hastayı taşırken sakat bırakabilir hatta öldürebilir,suçlu olmaz ama benim müdahale ettiğim hasta ölürse, hastanın kaza nedeniyle öldüğü adli tabipce ispatlansa bile suçlu olurum.
                            Neyse gelelim nöbet defterine,örnek bir nöbet defteri yazısı;

                         ACİL SEYİR DEFTERİ                                     13/01/93
                         12/01/93 tarihinde,09:00'da teslim alıp,13/01/93 tarihinde 09:00 'da teslim ettiğimiz nöbetimizde toplam 237 (iki yüz otuz yedi) hasta girişi kabul edilmiş olup,bunların 115 (yüz on beş ) adedi adli vaka olarak değerlendirilmiş,diğerleri acil poliklinik hastası olarak işlem görmüştür.Nöbetimiz boyunca ex vakası yaşanmamış olmakla birlikte,bir adet ex duhul ( ölü olarak acile giriş yapan hasta)  kalabalık bir heyetle acile giriş yapmış,tüm müdahalelere ve eşlikçilerin zılgıtlarına rağmen geri döndürülememiştir.Ex duhulün ex olduğunu ilan ettiğimde acilde bir şenlik havası yaşanmış,nöbetçi polis memuru görünmez olmuş kendisine bir kaç saat sonra arka bahçede rastlanılmıştır.Kalabalık heyetin görevli personele sevgi gösterileri yaklaşık bir saat sürmüş,o arada gelen diğer hastalara da yumruklar,sövgüler arasında müdahale edilmeye devam edilmiştir.Sonrasında ex duhulün ( 88 yaşında erkek hasta ) doğal sebeplerle öldüğüne kanaat getirilip ölüm raporu düzenlenmiş ve mefta heyetle birlikte acili terk etmiştir.Akabinde saat 02:47 sularında çoklu trafik kazası acile giriş yapmıştır.İlk müdahaleleri yapılıp gerekli uzman icapçılarla görüşülüp orderları düzenlenmiştir.Toplamda 7 ( yedi ) kazazede giriş yapmış olup 3 ( üç )'ü kadın, 4 ( dört )'ü erkek olan kazazedelerden ,... yaşındaki...nın korneasında ( gözün saydam tabakası) kimyasal yanık tespit edilmiş olup,ne yazık ki icapçı göz uzmanı ... aranamamış ve hasta danışılamamıştır.Bildiğiniz üzere gözün acili yoktur ve bu göz uzmanı ...nın bizzat ifadesidir.Hastanın gözüne bilgimiz dahilinde müdahale edilmiş ve gözün acilinin olmamasına sevinilmiştir.Ardından saat 03:01'de giriş yapan MI ( kalp krizi ) vakasına müdahale edilip,takip odasına alınmış ve nöbetçi icapçı ... aranmıştır.Uzun çalışlardan sonra telefona cevap veren .... uykunun verdiği rehavetten olsa gerek bir şeyler söylemiş ancak ne dediği anlaşılamamış olup,kendisi tekrardan uykuya daldığı için telefonu da açık kaldığından,tekrar uyandırılması mümkün olmamış,hastanın tedavisinde standart order takip edilmiştir.
                         Yukarıda sözü geçen vakalar haricinde ,nöbetimiz olağan düzende seyretmiş olup,başkaca olağan harici vaka yaşanmamıştır.
                                                                                                  ACİL NÖBETÇİ HEKİMİ
                                                                                                      Dr.Sevda Coşkun

                           İşte nöbet defterini genel olarak bu şekilde yazıyordum,acil seyir defteri ifademe önce karşı çıktılarsa da,onları,bunun resmi bir terim olarak kullanılabileceğine ikna etmem çok zor olmamıştı.Defterde de anlayacağınız üzere inanılmaz zor şartlarda ve yokluk içinde hizmet veriyorduk.Şimdi acilde nöbet tut deseler tek gözümle tutarım,neredeyse her dalın uzmanı var hastanede,bir çok tecrübeli hemşire ve yardımcı sağlık personeli hazır,laboratuvar çalışıyor,her türlü alet edevat hazır....Bizim acilde ise her zaman yeni mezun doktorlar ve hemşireler çalışırdı.Hadi doktorları anladım,mecburi hizmetle alakalı bir durum da,zavallı küçücük kızların ilk görev yeri her zaman acil olurdu.Çünkü kimse acilde çalışmak istemezdi.Yeni mezunlar da vur kafasına al lokmasını şeklinde yeni memurlar olduklarından,müdahaleleri öğrenmeleri gerek bahanesiyle acile postalanırlardı.Ne kadar yanlış bir uygulamaydı.Hem hastalar açısından, hem hemşireler açısından,hem de biz doktorlar açısından.Tecrübeli bir hemşireyle birlikte çalışmanın kolaylığı,güvenilirliği,başarısı tartışılmazdır.Herkes kendi işini yapar kimse kimseyi kontrol etmek zorunda kalmaz,hızlı ve başarılı sonuç alınır.Oysaki iki taraftan biri tecrübesiz olduğunda,diğeri sürekli hem kendi işini yapmak zorunda kalır,hem de diğerini kontrol etmek...Bir de iki tarafın da tecrübesiz olduğu durumu düşünün,işte,benim çalışmaya başladığım dönem böyle bir dönemdi...
                           Bugünlük de bu kadar,kalın sağlıcakla.

31 yorum:

Büşra Bayram dedi ki...

hep merak etmişimdir hastane günlerini. Merakla bekliyorum :)

oytunla hayat dedi ki...

Acil Seyir Defteri hakikaten tamda tahmin ettiğim gibiymiş :))
İnce ince :))) Zeki kadının hali bir başka oluyor doktorcum ;)
Hakikaten sen bu anılarını kitap haline getir. Geçen sene bir kitap okumuştum Bacak Arasından Türkiye diye. Dr. Feraye Sünev Çokgürses'in anlatımıyla Kaan Arer kaleme almıştı. Jinekoloji uzmanı olduğu için kadınlarla ve yaşadıklarıyla ilgili bir kitaptı. Hastahane anıları da çokçaydı.. Çok mükemmel olmasa da hoş bir kitaptı... Senin bir aracıya da ihtiyacın yok üstelik.. Kitap hedeflerini kesinlikle ikiye çıkartmalısın...
Öpüyorum seni doktorcum :)

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

ileriki yazılarımda benim de olacak kadın-doğum hikayelerim.Aile planlaması doktorluğu da yaptım yıllarca,var epeyce ilginç anı da oradan.Ama kitap yazması kolay da bastırma işi sakat yahu.Gün doğmadan neler doğar,bekleyelim bakalım ne olacak ??

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

hoş geldiniz.Dilim döndüğünce yazıyorum işte,bakalım sonu nereye varacak....

Mevlude Turk Topal dedi ki...

Defteri sevdim, okurken bashekime hak verdim, ben olsam bende merak ederdim bu hunisiz deliyi:))
Krsinlikle kitap olmali Sevda'm. Bastirma isindede buluruz birilerini. Eski baglantilarim olsaydi coktan halletmistim ama aradan uzun zaman gecti iste:((
Ay cok heyecanli:) Tabi buradan okumasi eglenceli, ama yasanan kismini en iyi sen bilirsin, biz sadece tahmin edebiliriz...

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

hehehehe,kız bir de iflah olmaz bir deliydim yani,"sayın başhekimim,tutanak tutmak yerine bu şekilde uyarmak daha iyi değil mi,tutanak tutayım da soruşturma mı geçirsinler ? " diyebilecek kadar yani,hihihi

Handan dedi ki...

Hahahaha bayıldım deftere :D

Adsız dedi ki...

İlk defa böyle bir yazı okuyorum, çok güzel; bu tür paylaşımların devamını merakla bekliyorum :)

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

ehi,ehi

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

teşekkür ederim,hoş geldiniz.

Türkan dedi ki...

Merhaba Sevda hanım, dün yorum yazamaya fırsatım olmamıştı. Bu gün anının devamı gelmiş, tarih tahminde yanılmamışım . 93 -94 yılları diye düşünmüştüm .Doktorlarla karşılaşınca biz kendi derdimizde oluyoruz. Tabii olayın bir de karşı tarafı var. Kalabalık bir ortam ve sayısız hastaları düşünürsek , güzel anılar okuyacağımızı tahmin ediyorum.
Dikiş etiketinin sonuna kadar baktım . Hepsi bir birinden güzel, şık kıyafetler . Gelinlik dikmekte , komşu yardımı ile olsa herkesin harcı değildir. Yetenekli insanlar bir başka oluyor.
Ben de beklerim , sevgiler.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

hoş geldiniz,hemen geldim baktım blogunuza ve takibe aldım.O saatin aynısı vardı bende de eskiden,o zamanlar dekupaj bilmiyordum,üzerinde reklam var diye atıvermiştim.Sizde görünce hem şaşırdım,hem de attığıma üzüldüm.Artık hiçbir şey atmıyorum zaten.

Kalem Kuklası dedi ki...

Çok güzel yazıyorsun Sevda abla :) Merakla bekliyorum hastane yazılarını :)

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

Sağol kuklamu..

bücürükveben dedi ki...

İnanmıyorum yahu! Hani filmlerde olur ya, biri kalp krizi geçirir, yere yığılır veya trafik kazası olur bir adam veya kadın "Açılın ben doktorum !" diyerek koşar ama şimdi sen koşmayacaksın, millet karga tulumba kırılmadık kemiğini de kırarak götürecek!!! Yuh yani! Ya arkadaş bu ülkenin neresi doğru hani deve gibi , her yeri eğri:((( çok severek okuyorum Sevda'cığım, devam et:)))

Nuray dedi ki...

Acillerin dili olsa da konuşsa diyorsun haa Sevdacığım,neler neler yaşanıyor değil mi,hasta açısından ayrı,doktorlar açısından ayrı,diğer çalışanlar açısından ayrı...Ya Sevda en çok da olmayacak bir şeyi uyku sersemi söyleyen doktora ,olacak şeyi üslubuyla söylemen çok hoş ve çok zekice...Ya onun dediği yapılsaa :(((Güzel doktorum sen hakkı ile güzel işler yapmışsın,bravo sana,kazandığının her lokması helal canım .Zevkle okuyorum ben de :))

EQ dedi ki...

Bir de benim icin cok ilginc oluyor oradaki olaylari okumak, ögrenmek. Bircok sey ayni olsa da, bazi seyleri dehsetle, ya da tebessüm ederek, üzülerek ya da sasirarak okuyorum /dinliyorum/ izliyorum/duyuyorum.

Bence sen bu kitabini yazdiktan sonra Almanca'ya da cevirt ve burada da ciksin. Asil burada cok ilgi ceker doktorcum:))

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

yaa Müjdeciğim,eskiden müdahale etmeden geçersek suçtu,şimdi ellesek suç.Hani doktorlar suratsız,empati yapmıyorlar,zorluk çıkarıyorlar falan deniyor ya ( yanlış anlaşılmasın,doktor olduğum halde, bu yazdıklarımdan ben de bolca alıyorum payımı ) bazen hak veriyorum onlara da,o kadar bıkmışlar ki herkese aynı şekilde davranıyorlar.Bu memlekette doktor olmak suç kardeşim...

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

değil mi Ayşem,mesela sizde hemşireler pratisyen hekim düzeyinde tıp bilgisine sahipler neredeyse.Ama mesela hastaya enjeksiyon yapamazlarmış.Yani ablam buna benzer şeyler söylemişti,eniştem Almanya'da aile hekimi,ablam de muayenehanenin direktörü.Bizde bir ara hemşirelere çok sıkı bir eğitim verilmeye başlanmıştı ama son beş yıldır falan her yer özel sağlık lisesi kaynıyor.Okul kazanamayan buralara kayıt yaptırıyor.Önümüzdeki yıllarda bir felaket bekliyor bizi.Hemşirelik öyle herkesin yapacağı bir meslek değil ki.Nuray'ın yorumuna yazdığım tüm nitelikler hemşireler için de geçerli.Biz eskiden tıbbımızla övünürdük,artık utanacağız bu gidişle.

EQ dedi ki...

Enjeksiyon yapiyoruz da, damardan degil. Onu sadece doktor yapiyor, ya da bir belge, bir sertifika gibi birsey alip ondan sonra yapabiliyoruz.

Dehsetle izliyorum derken mesela su olayi hatirladim: Bundan yine birkac sene evvel annemi hastaneye götürdüm ve hemsire kanini alacak. Oturttu annemi sandalyeye, actirdi kolunu ve direkt bastirdi igneyi damara. Hic öncesinde o batirdigi yeri desenfekte etmeden!! Nasil sok olmusum anlatamam. "Dezenfekte etmeniz gerekmiyor muydu??" demisim kadina. Hic cevap vermedi, duymazdan geldi (belki de soracagimi beklemiyordu)
Inanamadim o gün gördügüme. Burada böyle birsey mümkün olmazdi, asla dezenfekte etmeden kan alinmaz. Orada da kural öyledir elbette ama takan kim bazi seyleri... olacak is degil yahu. Ve buna benzer daha neler neler... TR'den döndügümde yazmistim bir yazimda, bahsetmistim buna benzer seylerden.

Hemsirelik herkes yapabilir de, bilmesi, ögrenmesi gereken herseyi ögrenip, bu ögrendiklerini uygularsa, isini dogru yaparsa.
Illaki hatalar yapilabilir bazen, gerek hemsireler, gerek doktorlar. Insaniz sonucta hepimiz... Ama bazi seyler yapilmamali yahu.
Anlattigin durum nekadar üzücü. Insanlarin sagligi kimlerin eline emanet ediliyor bazen var ya... cok yazik.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

hah tamam,damar yolu açabiliyorsunuz ama oradan ilaç veremiyorsunuz değil mi?Öyle bir şeyler anlatmıştı ablam.Asla ama asla dezenfekte edilmeden damara girişim yapılamaz,aşı ya da enjeksiyon yapılabilir ama damariçi uygulama asla olamaz.Salak görevli ya üşenmiştir ya da bilgisizlikten ya da acemilikten yapmıştır.Ama böyle bir şeyi ilk kez duydum,hiç rastlamadım.Bence hemşire değildir o kişi.Laboratuvar teknisyeni olabilir.Al işte,son yıllarda eğitimin kalitesi düştü derken bunu kast ediyorum.Valla şoktayım şu anda... Gene de söylüyorum,herkes hemşirelik ve doktorluk yapamaz,istediğin kadar eğit,gerekli kişilik özelliklerini taşımayanlar yapamaz bizim işimizi.Diplomaları olmasına rağmen hay seni doktor yapanın,hemşire yapanın dediğimiz tipler çıkıyor ortaya sonuçta :))

complete_the_sentences dedi ki...

Çok ilginç olmuş bu paylaşım. Bir psikiyatristin gizli Defteri kitabı gibi... Yazsanız ne ilginç kitap olur aslında. Okuyanlar da madalyonun öbür yüzünü görüp, empati kurabilir. Faideli bir girişim olurdu vesselam. ;) Sevgiler...

Yelek dedi ki...

Arkadaşım bu olumsuz şartlarda bu kadar özveriyle çalışmışsın. Tebrik ediyorum. Dilerim güzel ülkemdeki bütün doktorlar senin gibi cevval, mesleğini önemseyen, zorluklara göğüs gerebilen, ettiği yemine bağlı kalabilen doktorlar olurlar.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

kırk kere söylersen olurmuş,bu gidişle kitap olacak galiba.Aslında kitap olması çok da lazım değil,neticede buradan yazıyorum herkes okuyabiliyor.Anılarımı niye satayım ki, diye düşünüyordum,sonra aklıma bir fikir geldi.Böyle bir kitap çıkarsam,tüm gelirini de sokak hayvanlarına bağışlasam..O zaman kitap yazma işi aklıma yattı,dur bakalım...

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

ya atomum,eğitim şartları düzelmeden,özel tıp fakülteleri kapanmadan bizim gibi düşünen doktorların gelmesi zor artık..

deeptone dedi ki...

icapçı ne ilginç sözcük ya. senin defterlerin komik ama olmaz öyle şey yaaa :)

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

aah ah,neler oluyor bir bilsen,axiyon filmi senaryosu olur he

deeptone dedi ki...

hayır yaniii böyle defter yazılmaz diyorum yaaa. nasıl izin veriyolar komik yazmanaaa :)

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

23-24 yıl önceydi bu olanlar.O zamanlar herkes herkeste kusur bulup ottan çöpten nedenlerle içeri atmıyordu.Teşbihte hata olmaz ayrıca.Hem başhekime tutanak tutmak yerine buradan yeriyorum işte,isterseniz tutanak tutayım dediğimde beni serbest bırakmıştı.Ayrıca doktor kanaati yasalarla korunurdu eski zamanlarda,ki anayasaya göre halen öyledir ama son yıllarda uygulanamamaktadır.Yani ben neye kanaat getirmişsem o doğrudur ben de böyle yazmaya kanaat getirmişim o zamanlar.Nöbet defteri yazmanın bir kuralı kaidesi de yazılı olarak belirtilmediği için,nasıl yazacağıma kimse karışamaz aslen.İşte bu sebeplerle nasıl istersen öyle yazabiliyordum.

Unknown dedi ki...

Sevda Hanım, artık görevli olmayan hekimin hastaya müdahale etmesinin cezası olabileceğini okuduğumda şok oldum. Ne hallere geldik ya Rabbi. Hani filmlerde olur ya, kaza olur tesadüfen doktor geçer oradan ve müdahalesiyle hayat kurtarır. Yok artık.

Dikiş Sevda’ sı dedi ki...

artık görevli olmayan değil,o sırada ambulansta görevli olmayan hekimin müdahalesi suç .Yani yoldan geçen hiç bir hekim müdahale edemez.Ambulanslarda da hekim yok artık,ATT denilen, sadece kalp masajı,serum takma,gibi teknik işleri yapabilecek eğitimden geçmiş sağlık görevlileri var.Hastayı anında müdahale ile kurtaracak bir işlem yapamazlar,çünkü hastaya ne olduğunu anlayamazlar.Amaç hastayı sağ olarak transfer etmek.Ama her hasta aynı şekilde sağ kalamaz.Ben bir kaza falan gördüğümde hala müdahale ediyorum ama kendimi de riske atıyorum tabii...