Ay aslında hakkımda merak ettiğiniz bir şey kaldı mı,esas ben onu merak ediyorum??
Üç kız kardeşin ortancasıyım ben,ortancalık zor zanaat.
Taa 6-7 yaşlarından başladım hasta muayenesine,zavallı küçük kardeşimi yatırır sırtını dinlerdim plastik bardakla,meğer eski yüzyıllarda da öyle yapılırmış,doktor olunca öğrendim.
Köy hayatını,gelenekleri,eskiyi çok severim.Daha on yaşımda ekmek pişirirdim köye gittiğimizde,hem de bir haftalık falan.Birgün rahmetli ciciannem(anneannemize öyle derdik biz) fındık toplamaya giderken yavrum demişti,bu hamur şuraya gelince beni çağır da ekmekleri yapayım.Saatler geçip de ben seslenmeyince bahçeden eve dönmüş ve pişmiş ekmekleri görünce çok şaşırmıştı.O sene koca bir yaz hamurunu karmak da dahil ekmek işi benim olmuştu.Belki de ekmek takıntım oradan geliyordur,kendi ekmeğimi yapıyorum yıllardır.Sadece makinede değil ama ekşi mayalı Trabzon ekmeğini tamamen elde yapıyorum,hıhı bildiğiniz dev gibi ekmeklerden.Sanırım 8 yaş civarına getirdiğim bir ekşi mayam var ev yapımı.
Zavallı küçük kardeşim Veda çok çekti benden çocukluğumuzda.Kendisi minyatür bir insan olduğu için (34-36 beden 1.55 boyunda minik kompakt bir insan) benim oyuncak bebeğimdi,her türlü oyunumda kendisinden yararlanırdım.Bir zamanlar televizyonda Dımıdım diye bir program vardı,yöresel baş bağlamalar gösterilirdi.Allahım,evde ne kadar eşarp,tülbent,namaz örtüsü varsa ortaya dökülür,Veda'nın başına bir tas geçirilir sonra kat kat bunlarla sarılırdı benim tarafımdan.Zavallı yavrum sesini çıkarmaz katlanırdı,en nihayeti annem kızar,rahat bırak kardeşini derdi de yavrucak kurtulurdu elimden.
Hahahaha,bir de şu Amerikalılar'ın yaptığı ,kadınların ve erkeklerin karşılıklı dizilip topluca yapılan danslar vardırya filimlerde falan,hah öyle danslar uydurup zavallı kardeşimle yapardık saatlerce.
Ablam benim idolümdü çocukluk ve gençlik yıllarımda.Onun yaptığını yapar gittiği yoldan giderdim.Onunla en çok kitap okurduk.Hatta bazen aynı kitabı beraber tutarak okurduk.Çok paramız yoktu,idareli olmamız gerekiyordu,çoğunlukla da okunacak kitap birer birer alınıyordu,öyle olunca da aynı anda okuma teknikleri geliştiriyorduk.Akşamları anne baba yatınca herkes yatmak zorundaydı,şimdiki gibi gençlerin istedikleri saatte yatması söz konusu değildi.Işık açıp okuma yapamazdık çünkü elektrik pahalıydı.Biz de ablamla ayışığında kitap okurduk gizli gizli.Belki de o yüzden miyopuz ikimiz de.
Dedimya çok para yoktu okunacak kitapları konu komşudan topladığımız çok olurdu.Öyle olunca da yaşıma uygun mu,okuyup anlayabilir miyim demeden elimize geçeni okursuk.Bazılarını tam anlamazdım ama yine de okurdum.Başkadığım kitabı bitirmesen bırakamam hala,suç işlemiş fibi hissederim yoksa.Neyse işte okuduğum kitaplar beni ben yaptı,o zaman anlamayıp hafızama kilitlesiğim kitaplar günü geldikçe bir bir su yüzüne çıkıp görevlerini yaptılar.
Annem çok becerikli kadındır.El işi dünyasında yapamayacağı bir tür yoktur.Tel kırmadan Antep İşi'ne,kanaviçeden makine nakışına,beyaz işten dantele,siz sayın ben de bilir yapar diyeyim.İğne oyasından takımlar yapmıştı ablama.Ben istemedim,gözlerine yazık diye.Zaten her iki gözünden de ameliyat oldu katarakt yüzünden.Hala daha halk eğitimlere gidip yeni şeyler dener.Neyse işte insanın böyle bir annesi olunca,evde her türlü el işine bulaşma şansı oluyor.Bir de annem bize eli işi konusunda hep destek olmuştur,ziyan olur falan diye düşünmemiştir.Kendisi pratik diikiş diker ama kalıp çıkarmayı da bilir,sırf bunun için kız sanata girmiştir.İşte evdeki yegane iki adet Neu Mode dergisi de buradan gelmektedir ve ilk kalıbımı da annemin tarifiyle bu dergilerden çıkarmışımdır.Sonra ben dikişe iyice sardırıp yaptıkça öğrendim.Bursa'da yaşarken kumaş konusunda çok şanslıydık.Bursalı arkadaşlara selam olsun,hiçbir şehirde böylesine çeşitli ve sudan ucuza kumaş alamazsınız.
Gelelim şimdiye,aslında sürekli takip edenler beni neredeyse komşuları kadar iyi tanıyor artık.Çünkü gizlim saklım yoktur.Burada ne görüyorsanız ben de oyum işte.
Tembel insanları sevmem,onların çevresinde olmamaya çalışırım.Bir şey üretmeden gün geçiren insana diş bilerim.
Aceleciyimdir,bekletmeyi ve bekletilmeyi hiç sevmem.Her randevuma en az yarım saat önceden giderim.Topluca evden çıkışlarımızda kapıda bekleyen hep ben olurum.Kocasını kapıda bekleten kadınlara özenirim çünkü ben hep kocamı beklerim.
Abartılı derecede sabırlıyımdır ama tersim çok pistir ben bile kendimden korkarım.
Çok güzel yemek yaparım,yufka açarım,mantı yaparım,sarma sararım.Yapamayacağım yemek yoktur.Süper yaş pastalar yaparım öyle süslü püslü.Yaparım çünkü yapabilenlere danışır hatta onlara yapışırım öğrenmek için.
Çılgınım ve de deliyim.Ay şu ne der,bu ne der umrumda olmaz.Beni eleştiren insan gerçekten iyi bir insansa ancak umursarım.Aşkım güneşimle en anlaşamadığımız konu budur,elalemin akrabanın sözünden lafından tırsmam,neysem öyle davranırım.Çünkü dünyanın enn iyi insanı da olsanız,arkanızdan konuşurlar.Ben de derim ki,bırak konuşsunlar,konuşa konuşa yorulur başka konu bulurlar.
Bir konuda düşündüğümü zırt siye söylerim,ailenin doğrucu davutu benim.Eğilip bükülmem,kıvrılıp dökülmem.
Çalışırken son derece ciddiyimdir,başarı ve çözüm odaklı çalışırım.Bir insan bana başvurduğunda işi hallolsun kapı kapı gezmesin isterim.O yüzden hekimlik hayatımda çok yoruldum ve sonunda sisteme isyan edip emekli oldum.Yaptığım işin en iyisini yapmak isterim ,bunun için teorik ve pratik ulaşabilsiğim tüm verilere ulaşmaya çalışırım.
Sert ve otoriter bir görünüm sergilememe rağmen,ota püsüre ağlarım.Hayvanlar ve insanlar için acı çeker,depresyon yaşarım.Haksızlık ve adaletsizlik karşısında kendimi paralarım,empati ve sempatiyi abartarak yaşatım.
İnsanı insan olarak severim,rengi ,düşüncesi,kılığı kıyafeti beni bağlamaz.Ama üzerindekini ve aklındakini çıkarları için kullananları ,ağzı başka anlatıp yaptığı başka olanları hiç sevmem hatta nefret bile ederim.
Atatürk konusunda çok hassasım,Atatürk'ü sevmeyeni sevmem,kim olursa olsun.Bir tek bu konuda önyargılıyımdır.Ama zaten onu anlamayan insanın da insan sevgisinden şüphe ederim.
Hangi inanç sistemine inanırsa inansın,aşırıcıları sevmem.Çünkü kendinden hariç düşünenlere zarar verirler.
Çocukları çok severim,onlara karşı aşırı derecede sabırlıyımdır.Hatta ana-çocuk sağlığı doktoruyken,bebekleri ve çocukları önce sever oynar sonra muayene ederdim.Bu iş biraz uzun sürerdi.Hemşirem de annelere,ay kusura bakmayın kendi çocuğu yok da,derdi.Kadıncıklar üzülürlerdi.Halbu ki hemşirem benimle dalga geçerdi,bu ne sevgi diye.Sizin evde bunların ikiz olanı var,bıkmadınız mı derdi.
Kitap okumayı abartırım.Dipsomani gibikitapsomani yaşarım.Okurken dış dünyayla bağlantım kopar,hiç bir şeyi duymam ve farketmem.Bir de acayip hızlı okurum,paragraf paragraf görürüm yazıyı.Hızlı okuma kurslarında öğretiyorlarmış.Bence çok kitap okumaktan kaynaklanıyor yaptığım,çok okuyanlar kendini şöyle bir yoklasınlar,bence siz de aynısını yapıyorsunuz.Yani kelime okumayıp paragrafın resmini çekiyor beynimiz sonra da anlamlandırıyor onu.Bir bakın kendinize,öyle olmuyor mu?
Ay bir de böyle çok anlatırım.Aslında konuşmayı pek sevmem ama beni anladığını düşündüğüm kişinin yanında da susturabilene aşk olsun.
Tartışmalarda neredeyse hiç sinirlenmem,çok ağır ve derinden gelirim kelimelerle karşımdakini boğarım.Yani bu eşim güneşimin tarifi,hihihihi,öyle yapıyormuşum.Yani ben olsam benimle tartışmam.
Daha da merak edecek bir şey bırakmadım herhalde.Şimdi ben de mimleyeceğim ya,buradan link atamadığım için lütfen diyorum,bana yorum bırakmış yeni ve eski tüm bloger arkadaşlarım kendilerini mimlenmiş kabul etsinler ve yazsınlar,olur mu :)))