21 Mart 2015 Cumartesi

DİKİŞ SEVDA'SI: PAMUK PRENSES'İN NİŞAN TERLİKLERİ :))

DİKİŞ SEVDA'SI: PAMUK PRENSES'İN NİŞAN TERLİKLERİ :)):                                 TERLİK DÖNÜŞÜMÜ               Kül Kedisi'ne ayakkabı göndermesi yapıp,Pamuk Prenses'i atlamak olma...

PAMUK PRENSES'İN NİŞAN TERLİKLERİ :))

                                TERLİK DÖNÜŞÜMÜ
              Kül Kedisi'ne ayakkabı göndermesi yapıp,Pamuk Prenses'i atlamak olmazdı.O yüzden eski terliklerimi de kendisine ithaf ettim.Başlangıçta ayakkabı olarak aldığım bu cicilerin bağcıkları kopunca terliğe dönüştürmüştüm.15-16 yıl önce aldığım çok fazla giyemediğim,atmaya kıyamadığım için dolap bekçisi yaptığım bu ayakkabılar oldukça pahalı bir markanındı.Terlik olarak da güzellerdi ama derileri soyulunca kötü bir görünümleri olmuştu,ben de giymeyi bırakmıştım.Yani marka demek her zaman kalite demek değil,bir daha hiç bir ürününü almadım bu markanın.Ayakkabılarım şöyleydi,





Öncelikle soyulmuş kısımları akrilik boyayla boyadım.Peçete dekupaj yapacağım için bu şarttı.




Boya üç kat sonrası hazırdı,boyadığım kısımlar iyice kururken,bantlı bölümleri kızımın dolabından aşırdığım renk renk ojelerle boyadım.



Sonra dekupaj işine geçtim.Sürekli çiçek desenleriyle çalıştığım için bu kez bir değişiklik yaptım ve hayatımda ilk kez bir giyside hayvan deseni kullandım.Bu kısım biraz zorlayıcı oldu çünkü düz bir yüzeyde çalışmadığım için peçetenin kırışmadan yapıştırılması zorlaştı.Ben de parça parça yapıştırdım.Peçete dekupaj yaparken ,önceden peçete yapıştırdığınız yerin üzerine tekrar yapıştırma yapabiliyorsunuz yani bazı yerlerde peçete üst üste gelebiliyor.Bu kağıt ve pirinç dekupajda çirkin bir görüntü oluştursa da peçete dekupajda sorun olmuyor.Dekupaj işlemi de bittikten sonra terliklerimi kurumaya bıraktım.Daha sonra siyah oje ile  terliğin açıkta kalan yerlerindeki soyulmuş bölümleri boyadım.Böylece daha yeni bir görüntü elde ettim.Tüm uygulama yaptığım bölümler kuruyunca da iki kat su bazlı verik attım.Veee işte sonuç,







Sağ tekinin topuk desteği erimiş,o yüzden yükseklik farkı var,ayakkabıcıya küçük bir ziyaret sonrası bu sorun da hallolacak.Ve biraz da konsept çekim yaptım :P



İşte bu kadaaar.

















18 Mart 2015 Çarşamba

DİKİŞ SEVDA'SI: PİRİNÇ DEKUPAJ

DİKİŞ SEVDA'SI: PİRİNÇ DEKUPAJ:                         VİNTAGE ÇANTA        Bugün ilk kez pirinç dekupaj kağıdı ile çalıştım.Bayıldım bu malzemeye,doku olarak peçete gibi ...

PİRİNÇ DEKUPAJ

                        VİNTAGE ÇANTA

       Bugün ilk kez pirinç dekupaj kağıdı ile çalıştım.Bayıldım bu malzemeye,doku olarak peçete gibi zarif ancak peçete gibi parçalanmıyor.Dekupaj kağıdından daha sağlam ama incecik.Şiddetle öneririm size de.Özel bir de tutkalı var insanın sürdükçe süresi geliyor.İlk kez Derya Baykal'ın videosunda izlemiştim,merak edip aldım.Cadence markasınınmış ürünler,ben de Meyra Hobi'den ısmarladım.Marka adlarını memnun kaldığım için veriyorum,yanlış anlaşılmasın.Neticede bloguma reklam almayan birisiyim ben.Gelelim ne yaptığıma,


Bu çantayı 16-17 sene önce almıştım.Bir vintage sever plarak alırken bayılmıştım.Ancak sadece üç dört kez kullanabilmiştim.E malum,anne olduğunuzda çantayı mantayı unutup bebek bavuluyla geziyorsunuz.Hele bir de benim gibi çocuklar ikiz olunca bayağı kelli felli bir bavulunuz oluyor.Çanta aslında uzun saplıydı ama ben asma çanta sevmediğim için sapını kesmiştim.Bu zavallıcık da diğer dolap bekçilerim gibi nöbetteydi yıllardır.Pirinç dekupaj kağıdının her türlü yüzeye yapıştırılabildiğini duyunca çantaya göz diktim.İşte malzemeler,


Öncelikle çantayı akrilik boyayla krem rengine boyadım ki alttan siyah siyah gözükmesin.




Üç kat boyadan sonra pirinç kağıtlarımı çantama göre parçalara ayırdım.



Sonra kağıdı yapıştıracağım yere biraz tutkal sürüp yavaş yavaş kağıdı yerleştirdim ve bir yandan da üstten de tutkal sürerek kırışıksız bir şekilde yapıştırdım.






Yaklaşık 15 dakika sonra kağıdın yanlardan artan kısımlarını makasla kesip ( biraz paylı kestim ki kenarlarını çantanın dikiş yerlerinin arasına sıkıştırabileyim ) biraz daha tutkal sürüp içe doğru yapıştırdım.


Çantanın ön,alt ve arka yüzünü sırayla kapladım.Kuruduğunda bir kat daha tutkal attım.Yarın da vernikleyeceğim.Sonuçta çok şık,özel yapım,şahsa münhasır vs vs bir çantam oldu.Buyrun,






















DİKİŞ SEVDA'SI: TÜM DÜNYA TARİHİNDE GÖRÜLMEMİŞ BİR DESTAN,ÇANAKKAL...

DİKİŞ SEVDA'SI: TÜM DÜNYA TARİHİNDE GÖRÜLMEMİŞ BİR DESTAN,ÇANAKKAL...:                                    ÇANAKKALE GEÇİLMEZ!!!!                                           YAŞANAN GİZEMLİ OLAYLAR!!               ...

TÜM DÜNYA TARİHİNDE GÖRÜLMEMİŞ BİR DESTAN,ÇANAKKALE

                                   ÇANAKKALE GEÇİLMEZ!!!!
    
                                   YAŞANAN GİZEMLİ OLAYLAR!!





                   Epik bir öykü gibidir Çanakkale.... Adeta gerçek bir destandır.Tüm ülkemin kalbinin tek bir bölgede attığı,tüm insanlarımın yek vücut olduğu,çoğu yerde sırları çözülememiş,adeta kült bir film gibidir.Film gibidir çünkü akla hayale sığmayacak olaylarla doludur.
                   12 Ağustos 1915 sabahı,gökyüzü açık ve parlaktır.Sayıca binleri bulan düşman askerleri son darbeyi vurmak için toplanmış,destek birlikler çağrılmış ve aşılacak tek bir tepe kalmıştır.Gece başlayan yürüyüş sabah saat dokuz civarı nihayetlenmiş ve tepenin üzerine gelinmiştir.İngiliz 54. Tümeni'nden Norfolk Alayı tam tepenin üzerinde saldırıya geçmek üzereyken,ne olduğu halen anlaşılamamış olan yoğun sis benzeri bir oluşum alayın üzerine çöker ve adeta bir elektrik süpürgesi gibi  2760 askeri,20 tankı ve çok sayıda ağır makineli tüfeği içine çeker.Türk askerleri ve Yeni Zellanda askerleri şaşkınlık ve korku ile olayı izlerler.İngiliz askerlerinin çığlıkları duyulmaktadır ancak kimse ne olduğunu görememektedir.Dakikalar sonra ortalık yatışır,hava açılır ancak Norfolk Alayı ortadan yok olmuştur.
                    Savaş sonrası tüm aramalara karşın bu alayın askerlerine dair hiçbir iz bulunamamıştır.Görgü tanıklarının yeminli ifadeleri doğrultusunda böyle bir olayın yaşandığı kabul edilmiş ancak bir açıklama getirilememiştir.
                    25 nisan 1915; Şefik yarbay kumandasındaki 27. alay cepheye doğru yürüyüşe geçmiştir.Ancak önlerinde geçmeleri gereken denizden ve karadan rahatlıkla gözlenebilen bir ova vardır.Üstelik tepelerinde de bir gözetleme balonu uçmaktadır.Alay yürüyüşe geçer,yaklaşık bir saatlik yürüyüşün sonunda ova aşılır ancak bu süre boyunca tek bir silah sesi dahi duyulmaz.Alayın son askerleri ovayı aşarken silah sesleri tekrar başlar.Bir saatlik yürüyüş boyunca koca alayın ya denizden,ya karadan ya da gözetleme balonundan görülmemesi imkansızdır.Ancak bir saat boyunca alaya tek bir kurşun bile sıkılmamıştır.Bu olay bugün de gizemini korumakta,o günkü hava şartları göz önüne alınarak bölgede araştırmalar yapılmaktadır, ancak mantıklı bir açıklama halen bulunamamıştır. 
                    Ve hepimizin bildiği Seyit onbaşı,Queen Elizabeth gemisinden atılan top mermisiyle tüm arkadaşları ölmüş olan Seyit 257 kiloluk mermiyi kucakladığı gibi topun ağzına sürer ve ateşler.Hedef bile belli değildir ancak mermi Queen Elizabeth'in bacasından girer ve gemiyi batırır.
                     Daha nice nice destansı hikayeler,ne acılar,ne insanlık öyküleri yatıyor Çanakkale'de.Bu vatan çok büyük acılar ve mücadelelerle vatan oldu.Mehmet Akif Ersoy'un dediği gibi Allah bu millete bir daha istiklal marşı besteletmesin.Çanakkale Savaşı ,Kurtuluş Savaşımız içinde yer alan bir savaş olmamakla beraber,bu millete tek yürek olmayı öğreten bir savaş olmuş ve kanımca kurtuluş mücadelemize ilham vermiştir.Atamızın ve tüm şehitlerimizin önünde saygıyla eğiliyorum,ruhları şad olsun.....




















DİKİŞ SEVDA'SI: CINDERELLA'NIN AYAKKABILARI

DİKİŞ SEVDA'SI: CINDERELLA'NIN AYAKKABILARI:                            Nicedir aklımda olan bir projeyi daha bu gece hayata geçirdim.Benim ünlü dolap bekçilerimden biri daha gün ışığın...

CINDERELLA'NIN AYAKKABILARI

                           Nicedir aklımda olan bir projeyi daha bu gece hayata geçirdim.Benim ünlü dolap bekçilerimden biri daha gün ışığına kavuşmuş oldu böylece.Yıllardır ama gerçekten yıllardır giymediğim,atmaya da kıyamadığım ayakkabılarımı dönüştürdüm.Eminim sizin de dolabın en arka köşesine itilmiş bir çift ayakkabınız vardır.Bence bu dönüşümü siz de bir deneyin.
                           Gerekli malzemeler; bir çift ayakkabı,tutkal ve sim.Simi biraz büyük parçalı tercih ederseniz sonuç daha iyi olur bence.Ben iki türden de almıştım,istediğim rengi elde etmek için karıştırdım.Uygulama sırasında gördüm ki büyük parçalı sim hem daha rahat yapıştırılıyor hem de daha şık oluyor.


Öncelikle fırça yardımıyla tutkalı sürüyoruz


Küçük bölümler halinde sürmek lazım çünkü kuruyor ve simler yapışmıyor.Sonra üzerine bolca sim döküp elimizle hafifçe bastırıp fazlasını silkeliyoruz.



Bazı yerlere yapışmayabiliyor önemli değil,tüm ayakkabıyı kapladıktan sonra yapışmamış olan yerlere tekrar tutkal sürüp sim yapıştırabiliriz.Tutkal başlangıçta beyaz görünüyor ama kurudukça şeffaflaşıyor bu nedenle simin iyi yapışmadığı yerlere tutkal sürmekten korkmayın.ben malzemelerimi Meyra Hobi sitesinden ısmarladım ve yukarıdaki tutkalı aldım.Benim ayakkabım bantlı bir model olduğu için biraz uğraştırdı,eliniz çok yatkın değilse kapalı bir ayakkabıda deneyin derim.Uğraştırdı ama sonuç çok güzel oldu bence.Sanırım ilk düğünde bunları giyeceğim.






Işığa göre renk değiştirdiğini göstermek için koydum bu iki fotoyu.













16 Mart 2015 Pazartesi

YAŞASIN KANAVİÇE

                     Masa örtüsüne başladım bakalım,fena gitmiyor.Şu boyun ağrısı da olmasa oldukça hızlı ilerleyen bir örnek bu.Ben Buldan Bezi'ne işlediğim için biraz zor ilerliyor.Çünkü count sayısı yani 1 cm e düşen delik sayısı biraz fazla.14 ya da 16 counta çok hızlı ve rahat bir şekilde işlenebilir.Renk geçişleri az ve basit bir örnek .İşemek isteyenler olursa diye dergi ve örneği tekrar veriyorum,




Ben masa örtüsü yapıyorum bildiğiniz gibi.Buldan Bezi yumuşak dokulu bir kumaş olduğu için kasnakla işliyorum ancak etamine elde işlenebilir ve de daha çabuk biter diye düşünüyorum.






Oldukça şık ve zarif olacak gibi.Ben şimdi şu aşamadayım,

Hadi bakalım,hepimize kolay gelsin.