29 Kasım 2014 Cumartesi

                                             EMEKLİLİĞE ADIM ADIM
                        İlk merhaba yazımı okuyanlar bilirler,emeklilik hazırlıkları içindeyim ben.Son altı aydır,ücretsiz izin yapıp kafamı toplamaya çalıştım.Haftaya işime geri dönüyorum.Yaklaşık bir buçuk yıl önce aktif hekimliği bırakıp,yönetici kadroya geçmiştim zaten.Geçen bu altı ay içinde aslında aktif hekimliği ne kadar özlediğimi ama artık günümüz şartlarında yapmak istemediğimi daha iyi anladım.Ben,hasta mıncıklamadan (özür dilerim ama en iyi bu şekilde tarif edebiliyorum,hastaya dokunmadan tedavi edemem ben) duramayan hekimlerdenim.Hasta istemese de zorla muayene ederim.Benim uzmanlık yapmaya vaktim ve imkanım olamadı.Eşim kariyer yapıyordu ve prematüre doğmuş astımlı ikizlerimiz vardı.Ben de olabileceğimin en iyisi olmaya karar verdim,araştırmaktan,öğrenmekten hiç vazgeçmedim.Kadın-Doğumdan Dahiliyeye,Yeni Doğandan Göğüs Hastalıklarına,Acilden Cerrahiye tüm branşlarda çalıştım,bizim mesleğimiz usta çırak ilişkisiyle döner,ben de çok şey öğrendim ustalarımdan.Elbette cilt cilt kitaplar,tıbbi yayınlar okudum takip ettim.Hiç tevazu göstermeden diyorum ki,ben çok iyi bir doktorum.Bunları övünmek için yazmıyorum,neden artık klinisyen olarak çalışmak istemediğimi anlayabilmeniz için girizgah oluşturuyorum.
                        Benim şahsi kanaatimce,bir hekimin hekim olması yaklaşık on yılını alıyor.Onuncu yıldan itibaren gerçek bir şifacı olabiliyorsunuz tabi eğer istiyorsanız.Yoksa hastanın da sizden pek bir beklentisi yok,ilacını yazıp yollayan doktor en iyi doktor.Benim gibi; hastayı takibe almak,tahlil ve muayenelerini izlemek,gerektiğinde ileri tahlil ve tetkiklerle tanı koymak,bunların sonucuna göre tedavi ya da sevk etmek,yani aslında yapılması gerekenleri yapmak hususunda takıntılı bir hekimseniz bu ülkede işiniz çok zorlaşıyor.
                         Ben yirmi iki yıldır hekimim.Mesleğimin en verimli ve en bilgili olduğum çağındayım ancak artık hastalarımdan uzaktayım.Çok özlüyorum;şifa vermenin,hayata geri döndürmenin,hayata getirmeye yardım etmenin,acıları dindirmenin,endişeleri gidermenin hazzını anlatabilmem olası değil.Beni hastalarımdan,hastalarımı da benden mahrum eden şartlar düzelmedikçe de özlemeye devam edeceğim.Ha,bu işin iyi yanı da var elbet;yıllardır özlediğim hobilerim,blogum ve sizler......
                                          AY NAZARLARA GELDİ MAKİNEM :))
                  Yaklaşık yirmi yıldır iyi günde,kötü günde beraber dikiş diktiğimiz,dikmeyi düşe kalka öğrendiğimiz canım kızım,Singer Cobram,bugün itibarıyla bayrağı çekti ne yazık ki.E tabi,yıllardır iki arada bir derede diktim dikişleri ben.Haliyle aralıklı oldu dikmeler.Şimdi ben boş vakti bulup her gün dikiş dikmeye kalkınca,iflas etti zavallıcık.Aslında uzun zamandır bir Pfaff'a gözümü dikmiş olduğumu mu anladı acaba diyorum.Hani gözümü dikmişliğim var da,sadece bakıcıyım,alıcı değilim ki!!!Kıyamıyorum kızıma.Her ayarını biliyorum,bu yaştan sonra yeni bir ilişkiye hazır değilim:))
                  Dur bakalım,güzelce temizledim,yağladım (ki yıllardır yağ yüzü görmemiştir zavallıcık),fişten çektim (olası statik elektrik yüklenmesine karşı,belki de bu yüzden naz yapmış olabilir diye) dinleniyor şimdi.Öyle de alengirli bir model seçmişim ki,dikerken zaten bahaneler bulup başından kalkıyordum,şimdi tam oldu.Kendime söz verdim,bir kaç tane kolay model alacağım araya :PP Eh şimdilik örgüyle idare ediyorum ama bekleyin oldukça hoş bir elbiseyle döneceğim.

27 Kasım 2014 Perşembe

                                                     BİRAZ DA ÖRELİM
                       Hastalık nedeniyle uzuun bir aradan sonra nihayet buradayım.Hatırlarsanız kardeşimin ördüğü ama yün olması nedeniyle giyemediğim kazağı daha havadar bir hale dönüştüreceğimi yazmıştım daha önce.Kazak şöyle bir şeydi.


 Ben de şöyle bir şey yapmaya karar vermiştim.

Uzun süredir örmemiştim,şiş numarası konusunda bir kaç denemeden sonra 3 numarada karar kıldım ve parçaları ördüm.Buharlı ütüyle sadece buhar püskürterek ütüledim.

Daha sonra sadece omuzları dikerek yakasını ördüm.
Tabi sökülmüş ipten ördüğüm için her tarafı düğüm doluydu,dıştan olduğu kadar içten de düzgün görünsün diye bir tığ yardımıyla düğümleri ilmeklerin içinden yürüterek temiz bir görünüm elde ettim.


24 Kasım 2014 Pazartesi

                      BAŞ ÖĞRETMEN ATATÜRK'ÜN İZİNDE YÜRÜYEN,ÜLKEMİN GELECEĞİNİ İNŞA EDEN,YAVRULARIMIZA VE BİZLERE YOL IŞIĞI OLAN TÜM ÖĞRETMENLERİMİZİN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLU OLSUN.