2 Aralık 2014 Salı

                                               ÇAĞANOZ DİŞLİSİ
                   Benim zavallı,yirmi yıllık dikiş dostumun çağanoz dişlisi kırılmış meğerse....Bu yüzden,dikiş projelerim bir süreliğine rafa kalktı.Hele bir iyileşsin ne ciciler dikip beğeninize sunacağız yine....
                   Duymasın da,acaba diyorum,yeni bir tane alıp,onu da yazlığa dinlenmeye mi yollasam :))))
                   Pfaff 2.0 kullanan var mı ??  :))

30 Kasım 2014 Pazar

DOKTORLAR VE DİĞERLERİ

                                               DOKTORLAR VE DİĞERLERİ
                   Bir dakika bir dakika,bu benim lafım değil.Yıllar önce gencecik yeni mezun bir hekimken,yaşlı bir hastam söylemişti bunu...Ve devam etmişti,'kızım,Allah'la peygamber arasında bir yerde duruyorsunuz siz doktorlar,kıymetini bil,ona göre yap mesleğini' diye.Yıllar içinde,ne demek istediğini daha iyi anladım hastamın.Öyle bir yetenek ve beceri bahşedilmiş ki bize neredeyse peygamberin becerilerine yaklaşıyormuşuz,buymuş demek istediği.Biz hekimlere,özellikle ben ve bana yakın yaştakilere ve büyüklerimize,daha on yedi yaşımızda bu sanatı icra etmek öğretilmeye başlanır ve henüz yirmi üç yaşımızdayken de can emanet edilirdi.Şimdilerde de çok farklı değil sadece mezuniyet yirmi beş oldu.Düşünün daha ergenliğini tamamlamamış bir çocukken tababet sanatını öğrenmeye başlıyorsunuz ve henüz tam bir erişkin olmamışken de onlarca can emanet ediliyor size.Bu yüzdendir ki, ne çocukluğunu ne de gençliğini tam yaşamış olan bizler,azıcık genel geçer toplum ilişkilerinden uzak,kocaman kocaman sorumluluklar altında ezilmiş,korku ve endişelerini bastırmış bireyler olarak yetişiriz.Çoğumuz bunlarla baş etmenin kendince yollarını bulur ama az bir kısmımız ise sizlerin ukala,doktor olmuş kendini bir şey sanıyor şeklinde değerlendirdiğiniz bireyler oluruz.Aslında olan biten sadece savunma mekanizmalarıdır.
                      Hiçbir doktor ,hadi ben doktor olayım da,bir zengin olayım diye soyunmaz bu işe.Çünkü doktor olup para kazanmanız otuzlu yaşlarınızın sonunu bulur ve kazandığınız para da öyle ahım şahım bir para olmaz.Çok para kazanmanın bir sürü daha kolay yolu varken kimse önce altı yıllık temel eğitim ardından en az beş yıllık uzmanlık eğitimini göze almaz.Bizler tıp fakültelerini yazarken büyük umutlar,büyük hevesler ve büyük bir aşkla yazarız.Arkadaşlarımız çocukluklarını yaşarken bizler ders çalışırız.Kazandıktan sonra ise,gezmeyi tozmayı,uykuyu hatta bazen yemeyi içmeyi bir kenara bırakırız.Altı yıl su gibi akar geçer,çoğumuz mezun olurken saçlarımız beyazlamıştır bile.Başka birçok ülkede tıp dört yıldır,son iki yıl intern doktor olarak eğitiminizi tamamlar ve uzman pratisyen olarak diploma alırsınız.Bizde ise maalesef elinizdeki tıp diplomasına rağmen patisyenseniz,stajer sanılırsınız.Bu yüzden mezun olan genç doktorlar öncelikle iyi bir hekim olmanın derdine değil,adının önüne uzman yazdırmanın derdine düşerler.Aksi durumda hep ne doktorusun diye sorulacaktır bir ömür.Uğraşıp didinip uzmanlığı kazanan ve bitiren arkadaşlarımız nihayet iyi hekimlik yolunda ilerlemeye başladıklarında bir yığın engelle karşılaşırlar bu sefer.Yirmi yirmi beş hasta bakması gereken hekimin kapısında yüz yüz elli kişi sıra bekler,hekim hastayı uzunca muayene ederse;'ne oluyor içeride,ameliyat mı yapıyor?' denir,çabuk çabuk hastayı dinleyip reçete yazsa,'yüzüme baktı ,ilaç verdi' denir.Biz pratisyen hekimlerin sadece ilaç yazdığı ve görevimizin bu olduğu sanılır;tedaviye ilaçlara müdahale ettiğimizde ya da uygunsuz ilaç kullanımının önüne geçmek istediğimizde'iyi bir şey olsan seni burada oturtturmazlardı' diye hakaret edilir.Hiçbir doktor,hasta bakmamak,hastayı yanlış tedavi etmek için doktor olmaz.Hepimizin hayali,tüm hastalarımızı iyileştirebilmek üzerinedir.Tedavi ettiğimiz hastamızın ve yakınlarının gözlerindeki ışıltının madden değeri yoktur,ölçülemez.
                     Bizler kaybettiğimiz her hastamız için belli etmesek de üzülür,çoğu zaman da göz yaşı dökeriz.Ancak,okula başladığımız ilk günden itibaren bizler,duygularımızı belli etmeme,güçlü görünme,hissiyatımızı paylaşmama konularında eğitilmeye başlarız.Oh nasıl da tedavi etmedim hastamı,oh ne güzel hata yaptım,yaşasın hastam öldü diye sevinen doktor yoktur.Bizler,insanın anne karnına düşüşünden ölümüne kadar her aşamayı hastalarımızla bire bir yaşarız.Pamuk ipliği denen şey,bizim cebimizde gezer bir nevi.henüz çocuk denebilecek bir yaştan itibaren bu baskıyla yaşadığımız için,hayatı algılayışımız,hayata bakış açımız farklı gelişir doktor olmayanlara göre.O yüzdendir ki,çoğu zaman;ukala,snob,kendini beğenmiş gibi sıfatlara maruz kalırız.Halbu ki,en ukala bulduğunuz meslektaşım bile aslında kendini toplumdan gelebilecek eleştiri,hakaret,darp,suçlama gibi durumlara karşı koruma çabasındadır.
                       Uzun bir yazı oldu,daha yazacak çok şey var.Demem o ki;bu yazıyı okuduktan sonraki ilk doktor randevunuzda her şeyi hekiminize bırakın.Hepimiz aynı eğitimi alıyoruz,üç aşağı beş yukarı aynıyız.Kaygılarınızı,korkularınızı açıkça anlatın,hekiminizi yönlendirmeye çalışmayın,neyi neden istediğinizi belirtin ve bırakın o hekimlik sanatını icra etsin.Hepimiz ciddi donanıma sahibiz,izin verin o donanımı sizin için kullanabilelim,unutmayın ki hepimiz bir hastayı tedavi etmenin hazzını yaşamak içim hekim olduk.Maalesef başka bir meslek öğrenmeye vaktimiz kalmadığı için de,hayatımızı devam ettirebilmek için hekimlik sanatından para kazanmak zorundayız.Sağlığın parasal bir karşılığı olamayacağını en iyi biz hekimler biliriz.
                        Son olarak;iki tık tık bir şık şık diyenlere şu yaşanmış hikayeyi anlatacağım;Amerika'nın bir eyaletinde,bir fabrikada ana cihaz bozulur.Usta çağırırlar,gelir cihazın orasına burasına bakar,bir noktaya çekiçle bir kez vurur ve cihaz çalışmaya başlar.Neyse birkaç gün sonra fatura gelir; 2000 dolar.Fabrika sahibi çıldırır,tek bir çekiç darbesine 2000 dolar nasıl olur diye itiraz eder ustaya.Bir iki gün sonra ustadan mektup gelir;çekiçle bir noktaya vurmak 1 dolar,o çekicin nereye hangi hızla vurulacağını bilmek 1999 dolar.Yani kıssadan hisse,iki tık tık bir şık şık yapabilmek için ömrümüzü harcayan biz hekimlere biraz daha güven ve saygı istiyoruz.Hepinize sağlıklı günler diliyorum,işte bu yüzden emekli oluyorum.

29 Kasım 2014 Cumartesi

                                             EMEKLİLİĞE ADIM ADIM
                        İlk merhaba yazımı okuyanlar bilirler,emeklilik hazırlıkları içindeyim ben.Son altı aydır,ücretsiz izin yapıp kafamı toplamaya çalıştım.Haftaya işime geri dönüyorum.Yaklaşık bir buçuk yıl önce aktif hekimliği bırakıp,yönetici kadroya geçmiştim zaten.Geçen bu altı ay içinde aslında aktif hekimliği ne kadar özlediğimi ama artık günümüz şartlarında yapmak istemediğimi daha iyi anladım.Ben,hasta mıncıklamadan (özür dilerim ama en iyi bu şekilde tarif edebiliyorum,hastaya dokunmadan tedavi edemem ben) duramayan hekimlerdenim.Hasta istemese de zorla muayene ederim.Benim uzmanlık yapmaya vaktim ve imkanım olamadı.Eşim kariyer yapıyordu ve prematüre doğmuş astımlı ikizlerimiz vardı.Ben de olabileceğimin en iyisi olmaya karar verdim,araştırmaktan,öğrenmekten hiç vazgeçmedim.Kadın-Doğumdan Dahiliyeye,Yeni Doğandan Göğüs Hastalıklarına,Acilden Cerrahiye tüm branşlarda çalıştım,bizim mesleğimiz usta çırak ilişkisiyle döner,ben de çok şey öğrendim ustalarımdan.Elbette cilt cilt kitaplar,tıbbi yayınlar okudum takip ettim.Hiç tevazu göstermeden diyorum ki,ben çok iyi bir doktorum.Bunları övünmek için yazmıyorum,neden artık klinisyen olarak çalışmak istemediğimi anlayabilmeniz için girizgah oluşturuyorum.
                        Benim şahsi kanaatimce,bir hekimin hekim olması yaklaşık on yılını alıyor.Onuncu yıldan itibaren gerçek bir şifacı olabiliyorsunuz tabi eğer istiyorsanız.Yoksa hastanın da sizden pek bir beklentisi yok,ilacını yazıp yollayan doktor en iyi doktor.Benim gibi; hastayı takibe almak,tahlil ve muayenelerini izlemek,gerektiğinde ileri tahlil ve tetkiklerle tanı koymak,bunların sonucuna göre tedavi ya da sevk etmek,yani aslında yapılması gerekenleri yapmak hususunda takıntılı bir hekimseniz bu ülkede işiniz çok zorlaşıyor.
                         Ben yirmi iki yıldır hekimim.Mesleğimin en verimli ve en bilgili olduğum çağındayım ancak artık hastalarımdan uzaktayım.Çok özlüyorum;şifa vermenin,hayata geri döndürmenin,hayata getirmeye yardım etmenin,acıları dindirmenin,endişeleri gidermenin hazzını anlatabilmem olası değil.Beni hastalarımdan,hastalarımı da benden mahrum eden şartlar düzelmedikçe de özlemeye devam edeceğim.Ha,bu işin iyi yanı da var elbet;yıllardır özlediğim hobilerim,blogum ve sizler......
                                          AY NAZARLARA GELDİ MAKİNEM :))
                  Yaklaşık yirmi yıldır iyi günde,kötü günde beraber dikiş diktiğimiz,dikmeyi düşe kalka öğrendiğimiz canım kızım,Singer Cobram,bugün itibarıyla bayrağı çekti ne yazık ki.E tabi,yıllardır iki arada bir derede diktim dikişleri ben.Haliyle aralıklı oldu dikmeler.Şimdi ben boş vakti bulup her gün dikiş dikmeye kalkınca,iflas etti zavallıcık.Aslında uzun zamandır bir Pfaff'a gözümü dikmiş olduğumu mu anladı acaba diyorum.Hani gözümü dikmişliğim var da,sadece bakıcıyım,alıcı değilim ki!!!Kıyamıyorum kızıma.Her ayarını biliyorum,bu yaştan sonra yeni bir ilişkiye hazır değilim:))
                  Dur bakalım,güzelce temizledim,yağladım (ki yıllardır yağ yüzü görmemiştir zavallıcık),fişten çektim (olası statik elektrik yüklenmesine karşı,belki de bu yüzden naz yapmış olabilir diye) dinleniyor şimdi.Öyle de alengirli bir model seçmişim ki,dikerken zaten bahaneler bulup başından kalkıyordum,şimdi tam oldu.Kendime söz verdim,bir kaç tane kolay model alacağım araya :PP Eh şimdilik örgüyle idare ediyorum ama bekleyin oldukça hoş bir elbiseyle döneceğim.

27 Kasım 2014 Perşembe

                                                     BİRAZ DA ÖRELİM
                       Hastalık nedeniyle uzuun bir aradan sonra nihayet buradayım.Hatırlarsanız kardeşimin ördüğü ama yün olması nedeniyle giyemediğim kazağı daha havadar bir hale dönüştüreceğimi yazmıştım daha önce.Kazak şöyle bir şeydi.


 Ben de şöyle bir şey yapmaya karar vermiştim.

Uzun süredir örmemiştim,şiş numarası konusunda bir kaç denemeden sonra 3 numarada karar kıldım ve parçaları ördüm.Buharlı ütüyle sadece buhar püskürterek ütüledim.

Daha sonra sadece omuzları dikerek yakasını ördüm.
Tabi sökülmüş ipten ördüğüm için her tarafı düğüm doluydu,dıştan olduğu kadar içten de düzgün görünsün diye bir tığ yardımıyla düğümleri ilmeklerin içinden yürüterek temiz bir görünüm elde ettim.


24 Kasım 2014 Pazartesi

                      BAŞ ÖĞRETMEN ATATÜRK'ÜN İZİNDE YÜRÜYEN,ÜLKEMİN GELECEĞİNİ İNŞA EDEN,YAVRULARIMIZA VE BİZLERE YOL IŞIĞI OLAN TÜM ÖĞRETMENLERİMİZİN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLU OLSUN.

21 Kasım 2014 Cuma

DİKİŞ SEVDA'SI:                                               ...

DİKİŞ SEVDA'SI:



                                              ...
:                                                               DİVİTİN ETEK                     Söz verdiğim gibi eteği diktim.Yine ...




                                                              DİVİTİN ETEK
                    Söz verdiğim gibi eteği diktim.Yine söz verdiğim gibi yapılışı çok kolay ama çok da şık.Divitinlerin eni 90 cm,biz enin tamamını büzgü olarak kullanacağız.Ben uzun etek yapacağım için 150 cm aldım,kısa yapacak olanlar belden itibaren boy alsınlar.Şimdi,kumaşımızı tam ortadan ikiye böleceğiz ve her iki yanını makineye çekeceğiz.Kumaşın yan kenarları zaten temiz olduğu için ayrıca temiz dikişe gerek yok.


unutmadan söyleyeyim,divitin ve pazenlerinizi biçmeden önce mutlaka yıkayın.%100 pamuklu olduğu için çekiyor.Eteğin her iki yanını makineye çektikten sonra,bel kısmına geçiyoruz.Kalın siyah lastikten belimizin ölçüsüne göre kesiyoruz,gerdirmenize gerek yok,tam bel ölçünüzü alın,yarım santim dikiş payı bırakın.Sonra lastiğin iki ucunu üst üste getirip,önden ve arkadan zigzag dikişiyle sabitliyoruz.
Sonra lastiği dört noktadan eteğin beline kumaş altta kalacak şekilde iğneliyoruz.Yani 




Tabi bunu yaparken lastiği ve kumaşı gösterdiğim şekilde ikiye katlayıp uçlardan iğneliyoruz,sonra da iğnesiz kısımları ikiye katlayıp aynı şeyi tekrar ediyoruz.Sonra dikmeye başlıyoruz,bir iki santim dikince,resimdeki gibi lastiği gerdirerek,iğnelediğimiz kısıma kadarki lastiği kumaşa yediriyoruz.

Eğer bu kısım zor gelirse,sadece iki kat kıvırıp,içinden bebe lastiği de geçirebilirsiniz,ama bu şekilde daha şık oluyor.

iç kısımdaki kumaşımızın kenarlarını zigzagla temizliyoruz.ütüden sonra şöyle oluyor.
Bu işlem de bittikten sonra,etek ucunun düzgün olmayan kısımlarını düzeltip iki kat kıvırıp makineye çekiyoruz.

İşte eteğimiz bitti,toplam yarım saatimizi aldı almadı.Ve geldik en zevkli kısıma,şimdi içinizden geldiği gibi süsleyin.

Sonra da ütüleyip,istediğiniz gibi kombinleyin.


20 Kasım 2014 Perşembe

                         ÇİÇEKLER VE KADINLAR ETKİNLİĞİ İÇİN DUYURU
                    Etkinliğe katılmak isteyen ama acemi olduğu için zorluk çeken arkadaşlarım için yarın çok çok kolay ama çoook şık bir etek dikeceğim.Sadece makinenin pedalına basıp düz dikiş dikebilenler bile bu eteği yapabilecekler.yapım aşamalarını paylaşacağım ayrıntılı olarak.Şöyle bir şey dikeceğiz.
                                    DİVİTİN KUMAŞLA SÜSLENMİŞ MUTFAK ÖNLÜĞÜ
                          bir firmanın hediye ettiği ama üzerinde reklam olduğu için kullanmadığım mutfak önlüğünü,şimdilerde dikmekte olduğum divitin elbisemin artan kumaşlarıyla süsleyip,kullanabileceğim bir hale getirdim bu akşam.Toplam yarım saat falan sürdü yapımı.
önce divitin kumaşın üzerindeki gül desenlerini etraflarını gelişi güzel keserek çıkardım.Sonra da önlüğün üstündeki reklamı kapatacak şekilde yerleştirdim.
tam şekline karar verip iğneledim.Teyel falan yapmadım,divitin alttaki kumaşa tutunduğu için pek kaymıyor.Ayrıca divitinin kenarları pazen gibi saçaklanmıyor.
sonra makinemi zigzag ayarına getirip,tüm parçaların etrafına ince ve sık zig zag geçtim,yani sarma yaptım.

19 Kasım 2014 Çarşamba

                                          WOMEN AND FLOWERS
            Women,who live any other countries,please send  me your handmade clothes photos (which made of traditional fabrics).Let's share our ability each other.Have a nice day.
                                              ÇİÇEKLER VE KADINLAR
                         Sevgili hanımlar;ben henüz çok acemi bir blog yazarıyım.Bu bir etkinlikten çok,bir öneriydi.Ama hepiniz öyle güzel ilgilendiniz ki,dün sayfa ziyaretimde patlama yaşandı.Dikiş Blogları Sahibeleri facebook sayfası da destekledi fikrimi.Hepinize çok çok teşekkür ederim.Hamarat maharetli elleriniz dert yüzü görmesin.Türkiye'nin üreten kadınları çoğalsın.Bugün yeni projem için tuhafiye ararken ve bulamazken,kırtasiyeci bey;'tuhafiyecilik öldü hanımefendi,artık hanımlar el işi yapmıyorlar,hep hazır,hep hazır'dedi.Ne kadar üzücü,bizim zamanımızda bir kız ne olursa olsun,en az bir el işini öğrenirdi.Yapamayanlar beğenilmez,kınanır,yapabilenler övülüp göklere çıkarılırdı.Okuyan kız el işi yapmaz falan diye bir şey yoktu,hele okumayan kızların el işi bilmemek gibi bir şansı hiç yoktu.Basit bir kurdele lazımdı bana oysa ki....Bir kurdele için ta Ümraniye ya da Kadıköy'e gitmem lazım.Gücüme gitti,zoruma gitti.Tıpkı teyel ipi bulamadığım zaman yaşadığım hayal kırıklığını yaşadım.
                           Neyle başladım nereye geldim?Demem o ki,etkinlik düzenlemenin bir kuralı kaidesi varsa ben bilmiyorum.Sanırım herkes diktiği cicileri bana mail atacak,ben de yayınlayacağım bir başlık altında.İstemeyenler göndermese de olur,benim amacım dolaplarınıza bu güzel,geleneksel kumaşlarımızı kazandırmaktı zaten.Sanırım başarıyorum da....Ben bu ayın üçüncü,blogumu açtığım ekim sonundan bu yana sayarsak da dördüncü divitin-pazen elbiseme bu gün başlıyorum kısmetse.Eee,en çok ben çalışmalıyım ki sizler de yapmak isteyin değil mi ama ???
                            Hepinize kolay gelsin.....
                           

18 Kasım 2014 Salı

DİKİŞ SEVDA'SI:                                                PAZ...

DİKİŞ SEVDA'SI:                                                PAZ...:                                                PAZEN ELBİSE               Dün de söylediğim gibi,biraz zorladı beni bu elbise ama değdi gal...
                                               PAZEN ELBİSE
              Dün de söylediğim gibi,biraz zorladı beni bu elbise ama değdi galiba.Bu kumaş için birkaç model belirlemiştim,eşim bu modeli beğenince ben de diktim.Burda kalıpları bana uymuyor demiştim daha önce,o yüzden üzerlerinde bayağı bir oynamam gerekiyor.Bu modelde dört adet roba olduğu ve deseni sıralı olduğu için uğraştırdı biraz.Dün de dediğim gibi ilk denemenizi düz bir kumaşla yapıp,modeli tam vücudunuza uydurduktan sonra desenli kumaşla deneyin.Desenli kumaşla dikecekseniz ön orta ve etek ortasını aynı desen çizgisine denk getirirseniz kayma olmaz.Keza arka taraf için de aynı durum söz konusu.Gelelim modele;



gördüğünüz gibi,bolca parçası olan bir model.Kalıp çıkarırken ve biçerken açıklama üzerinden karalayarak gidiyorum ki bir daha başa dönüp unuttuğum kalıbı çıkarmakla uğraşmayayım.

Kalıp çıkarma aşamasını çoğu kez paylaştığım için bu kez fotoğraflamadım.Keza biçki aşamasını da.Kenarlardan bir cm dikiş payı bırakarak biçtim,sadece gerekli işaretleri çizdim ve benim meşhuur bol teyelle alttaki kumaş katına aktardım.Bu arada dikkatinizi çekmiştir,ben kumaşı her zaman düz yüzünden biçerim.Desen falan ayarlarken daha kolay oluyor.
Biçme ve bol teyel işi bitince,üst bedeni teyellemeye başladım.Üst bedeni tam olarak bitreyim ki,alt bedenin belini üst bedene göre ayarlayabileyim.Öncelikle robaları yerleştirip teyelledim

sonra,pensler,yandikişler,yaka pilesi hepsini teyelledim.Bu arada ön parçayı modeldeki gibi ortadan dikişli yapmadım.Eğer yakayla ilgili bir atraksiyon yoksa ön parçayı her zaman tek parça yapıyorum,öylesi daha şık geliyor bana.
Ve tabi ki bu aşamada bolca prova,yap bozla üst bedeni bedenime oturttum.Biraz yan dikişlerden,biraz peslerden ayarladım.Sonra alt bedenin robalarını yerleştirip,üst bedenin beline ölçerek yanlarını ve arkasını teyelledim.Ancak burada robalar kavisli olarak birleştiriliyor.Bu işleri biraz karıştırdı çünkü potluk yaptı.Bu arada alt ve üst bedenin pens ve roba çizgilerini denk getirmem ve de deseni de kaydırmamam lazımdı,o yüzden uzun sürdü.İşte bu nedenle ilk denemeyi düz kumaşla yapın dedim.

Bu arada bedenimi ayarlayınca üst bedende penslerin ve alt bedende robaların üzerinden iki taraflı süs dikişi geçip sonra parçaları birleştirdim.Parçaları birleştirirken de her birleştirdiğim parçanın kenarlarını makinemin zigzag ayarıyla temizledim.

Kol ağızlarını makineye çektim.Yakaya pervaz geçirdim.Pervaz kalıbı verilmemişti ancak daha önce Pervaz yayınımda anlattığım şekilde hallettim.
Tüm parçalar hazır olunca dikişleri dikişlere denk getirip üs ve alt bedeni birbirine ekledim.

Etekteki küçük yırtmacı dikip eteği makineye çektim.


 En son fermuarını diktim,gizli fermuar kullandım.